Begüm Erdoğan

Begüm Erdoğan

Gerçek Teorilerin Kurmaca Yansımaları

Bilim kurgu, bildiğimiz ve bilmediğimiz bilgilerin arasında oturuyor. Bilinen ve gerçek olandan, hayal edilen ve yalnızca olasılıkta var olana bir köprü kuruyor. O köprüyü geçerken de yaratıcı zihinlere teslim oluyoruz.

Geliş, Arrival 2016 (MUBİ, TV+)

“Düşünce tarzımız, konuştuğumuz dil ile yakından ilgilidir” tezini çok ilginç bir biçimde işliyor bu film. Ted Chiang tarafından yazılan, “Hayatının Hikayesi” adlı kısa öyküden uyarlanan film, sinemanın doğumundan bu yana öğrendiğimiz prensipleri uygulayarak aklı ve duyguları eğip büken değişik ve başarılı bir yapım olarak karşımıza çıkıyor.

Filmin konusuysa kısaca şöyle: Amy Adams’ın canlandırdığı Louise Banks bir dilbilimcidir ve ordu tarafından Dünya’nın on iki yerinde konumlanmış uzay cisimlerinden biriyle iletişim kurmaya çalışır.

Film, şu sıralar adını duymaya fazlaca alıştığımız Dune ve Dune İkinci Kısım’ın yönetmeni Denis Villeneuve’in 2016 tarihli başyapıtı. Verdiği bir röportajda, Andrei Tarkovsky “film nedir?” diye soruyor kendine ve cevap veriyor “zamanın mozaiği”. İşte bu film tam olarak Tarkovsky’nin tarif ettiği gibi. Duyguların niteliğine ait, zaman kavramına dair derin tartışmalar açıyor aynı zamanda. Birçok farklı alandan okunmaya müsait çok katmanlı ve döngüsel bir anlatı sunuyor. Sonucu da müziğiyle, derinliğiyle de seneler boyunca akıllardan çıkmayacak bir deneyim oluyor.

3 Cisim Problemi, 3 Body Problem 2024 (Netflix)

“3 cisim problemi” veya “N-cisim problemi” kütle çekimi kanunun uygulamasında özellikle ikiden fazla kütlenin hareketleri ve etkileşimleri uzun süreli tahmin etmenin karmaşıklığına işaret eder. Dizinin temel alındığı romanı yazan Liu Cixin ise bu problemi temeline alan müthiş bir kurgu oluşturuyor. Dizinin başında dünyanın bütün parçacık hızlandırıcıları tuhaf ve rastgele sonuçlar elde etmeye başlıyor. Bu tuhaflıklar olup biterken bu parçacık hızlandırıcıların birinde araştırmasını sürdüren bir bilim insanı intihar ediyor. İşte dizi böyle başlıyor.

Hikaye oldukça fazla kıvrılıp bükülerek izleyiciyi pek çok defa şaşırtmayı başarıyor, o sebeple çok fazla detaya girmiyorum.  Tabii şunu söyleyebilirim, bu yapım, hem Liu Cixin’in Hugo ödüllü aynı isimli romanının Netflix adaptasyonu olma, hem de Game of  Thrones dizini yaratan ekip tarafından çekiliyor olma özelliğini taşıyor. Bu sebeple oldukça büyük beklentiler barındırıyordu. Sonuç olarak da gerçekten de adına ve yarattığı heyecana yetişiyor. Hikaye her anında sürükleyici ve ilginç olmayı başarıyor.

…----------

Bilim gerçek, katı ve esnemez bir yapıya sahip ama tüm sorularımıza cevap verebilmekten uzak. Cevabını bilmediğimiz sorulara dini ya da fantastik yanıtlar vermek yerine, yine bilimden yola çıkınca müthiş yapıtlar ortaya çıkıyor. Birden kendi dünyamız içinde keşfedilmemiş kapılar aralıyor bizlere. Gördüğünüz gibi bu iki yapımda aralanan kapılar, izleyiciyi bambaşka gerçekliklere götürüp, hayran kalmış bir şekilde geri getiriyor.

Platformlarda İzleyebileceğiniz Belgesel Filmler

  1. Kedi, 2017 (Tv+)

İstanbul’a ve ülkemize ait en güzel parçalardan biri sokaklarda bizimle olan hayvanlarımız. İstanbullu yedi kediyi takip eden filmde, onları günlük hayatta görmeye alıştığımız halleriyle göreceksiniz. Bir dükkanın müdavimi olarak, favori insanlarına kur yaparak, yavrularını koruyarak… Sonunda da kuvvetle muhtemel, gözleriniz yaşaracak. Uluslararası film camiasında da bol beğeni ve birkaç ödül toplamış olan “Kedi” aslında sadece sokaktaki dostlarımızı değil, kalbi büyük insanımızı da beyaz perdeye taşıyor. Bu canlara bakan, onları seven ve hayatında yer açan insanımızı görmek izleyenlere iyi geliyor.

  1. Ahtapottan Öğrendiklerim, My Octopus Teacher, 2020 (Netflix)

Eğer doğa belgeseli izlemekten hoşlanıyorsanız, bu filmi denemeye davet ediyorum sizi. Film, klasik bir doğa belgeselinden öteye geçerek insan ve doğa bağına özel ve öznel bir yerden yaklaşıyor. İnsanların Dünya’da bir ziyaretçi değil, doğanın ve Dünya’nın bir parçası olduğu savıyla yaklaşıyor. Bunu yaparken de Craig Foster, bir ahtapotla arasındaki çok boyutlu ilişkiyi temeline alıyor. İzleyenlere muhteşem görüntüler göstermekten de geri kalmayan bu belgesel aynı zamanda 2021 “En iyi Belgesel” Oscar’ına sahip.

  1. Free Solo, 2018 (Disney+)

Neredeyse dümdüz granit bir kaya düşünün. Şimdi o kayanın 2308 metre uzunluğunda olduğunu da hayal edin. İşte bu film dünyanın önde gelen solo tırmanıcılarından olan Alex Hannold’un “El Capitan” adlı bu kayayı güvenlik ipi olmadan ve tek başına fethetme hikayesini konu alıyor. Bu belgeseldeki atletik başarılara akıl sır erdirmekte güçlük çekebilirsiniz. Hatta izlerken koltuğunuzun ucunda, tırnaklarınızı ısırırken bulabilirsiniz kendinizi. Gerçekten de insan doğasının ve kapasitesinin son noktasında dolaşan öyküler bunlar ama izlediğiniz sporcuların motivasyonları evrensel. Özellikle bir spor belgeseli arıyorsanız, bu pekala iyi bir tercih, zaten 2019 “En iyi belgesel” Oscar’ı sahibi.

  1. Aşk, Mark ve Ölüm (MUBİ)

Berlin Uluslararası Film Festivali’nde 2022 “En iyi belgesel” ödülü kazanan bu film, Almanya’daki Türk müzik kültürünü konu alıyor. Müzik üzerinden sunulan anlatıda aslında Almanya’ya göç eden Türklerin yaşantısını da gözler önüne seriyor. İyisiyle kötüsüyle gurbet yaşamına ait ve ona özel kültürün oluşumuna da şahitlik ediyor belgesel. Anlatımıyla dönemin içine giriyorsunuz, tanımadığınız insanlarla gülüp eğleniyor, bazen kızıyor, bazense gözyaşı döküyorsunuz. “Aşk, Mark ve Ölüm” hem ustaca işlenmiş bir belgesel hem de bizim içimizden bir hikaye.

  1. Frida (PrimeVideo)

Fark etmişsinizdir, Frida Kahlo ilginç bir biçimde popüler kültürün ögesi haline geldi. T-shirtlerin, çantaların üzerinde yüzünü görmeye bile alıştık ama bu sanatçıyı bir baskı görseli olmanın ötesinde tanıyanlar pek az. O yüzden onu insan olarak tanımak, hikayesini dinlemek belki her zamankinden daha kıymetli. Bu belgeseli kıymetli yapansa ressamın günlüklerinden, deneme ve mektuplarından faydalanılmış olması. Yani onu, kendi sesinden tanıyabiliyoruz bir anlamda. Tablolarının  Kahlo’ya ait büyüyle gerçeği birleştiren bir stilde hareketlendirilerek filme serpiştirilmiş olması da farklı bir hava katıyor bu belgesele. Daha önce sanatçı hakkında bir şeyler okuyup izlemediyseniz, başlamak için güzel ve keyifli bir yapım diye düşünüyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Begüm Erdoğan Arşivi