Begüm Erdoğan

Begüm Erdoğan

İlk Çeyrek Raporu

 

İçerik dünyası platformların seri üretime geçmesiyle çok çeşitli, hatta karmaşık bir yere dönüştü. Öyle ki bunun sinema ve televizyon sektöründe yaratıcılığı azalttığını ve fabrika benzeri üretim formlarını teşvik ettiğini söyleyenler bile var. Tabii bu durumun diğer bir etkisi de izlediğimiz yapımların tartışılma ve başarılı yapımların gündemde kalma sürelerinin inanılmaz derece düşmesi. Çok yoğun çalışma ve üst derece emekle ortaya çıkan bu yapımlar, bir anda gündem olup unutulabiliyor, karşı tarafta duran bizler de ne izleyeceğimizi şaşırabiliyoruz.

Bu sebeple sizin için bu hafta “ilk çeyrek raporu” olarak adlandırdığım bir kısa liste hazırladım. Tamamladığımız üç ay içinde yayımlanmış olup bahsetmemiş olduğum dizilerin öne çıkanlarını burada bulacaksınız. Eğer içerik bolluğundan sizin de kafanız bulanıyor ve ne izleyeceğinizi bilemiyorsanız, bu haftanın yazısı özellikle size gelsin.

Platformlarda son dönemde öne çıkan diziler

1. Shogun (Disney+)

Dizilerin sürekli olarak yeniden çekilmesi son dönemlerde oldukça sık karşılaştığımız bir durum haline geldi. Genelde yeni yapılan işler de eskisini aratır oldu. Örneğin “Avatar: Son Hava Bükücü” orijinal animasyonu izleyenler için büyük bir hayal kırıklığı oldu. Her ne kadar çok seven ve hala izlemeye ve okumaya devam eden bir hayran kitlesi olsa da başarısız bir yeniden yapımı izlemek için yeterli bir sebep olmuyor. Ancak Shogun bu normu kırıyor ve çok başarılı bir yapım olarak karşımıza çıkıyor.

Gerçekten de dizi; aşk üçgenleri, politik gerilimler ve aksiyonuyla “Taht Oyunları”na yakın bir tat bırakıyor. Artı olarak Japonya anlatımı da ekliyor ve lezzetini arttırıyor. İlk bölümde bir sahnede, Osaka kıyısına yanaşırken, İspanyol asıllı gemici soruyor İngiliz başrole “Burayı gördükten sonra bizim medeniyetimizin en üst nokta olduğunu söyleyebilir misin?”

Dizi hakkında takdir ettiğim bir şey daha var o da bir “mini dizi” olarak ortaya konmuş olması. Yani dizinin bir ikinci sezonu olmayacak. Bu da büyük bir artı çünkü pek çok yapımın düştüğü uzatmak için kaliteden ödün verme durumunu yaşatmayacağını anlıyoruz. Dizinin yaratıcılarından Justin Mark durumu şöyle ifade ediyor: “kitabın bittiği yeri çok seviyoruz, biz de hikayeyi oraya kadar götürdük ve bir nokta koyduk.” Kendilerine bu keyifli anlatı için teşekkür ediyoruz.

2. Mr. Mrs. Smith (Amazon VideoPrime)

Dizi, Brad Pitt ve Angelina Jolie’nin başrolleri paylaştığı filmle, adı dışında yalnızca temasal olarak benzerlik gösteriyor. Bu sebeple filmi izlemediyseniz de hiç sorun değil.

Dizideki Smithlerimiz birer uluslararası ajanlar. Kendileri aynı zamanda biraz tuhaf ve kontakları biraz sıyırmışlar ama onları çok seveceksiniz. Hikayeleri, sevgiyle olan yolculuklarını anlatıyor aslında ama aynı zamanda görevlerinin gerilimiyle birleşiyor ve biraz absürt ve oldukça sürükleyici bir yapım ortaya çıkıyor. Bu diziyi özellikle “Killing Eve” fanlarının severek izleyeceğini tahmin ediyorum. Hatta dizi ilk duyurulduğunda yazar ve “Jane Smith” olarak kadrosunda Phoebe Waller Bridge’in de olacağı söylenmişti (Killing Eve’in de yazar kadrosundaydı kendisi) ancak son durumda Bridge ekibe dahil olmamıştı. Bu durum her ne kadar talihsiz olsa da dizinin son haliyle hiçbir hayal kırıklığı yaratmadığını belirtmek isterim.

3. One Day (Netflix)

Aynı isimli David Nicholls’ın romanından uyarlanan yapım, son günlerin en çok beğenilen içeriklerinden. Gerçekten de kendine has denebilecek ve keyifli bir anlatısı var. Diziyi izlerken idealist karakterimiz Emma Morley ve karizmatik Dexter Mayhew ile gençliklerinde tanışıyor ve yirmi sene boyunca onları takip ediyoruz. Acılarıyla, neşe ve keyifleriyle daha iyi tanıyoruz ve karakterlere tutunuyoruz. Sevgililer Günü çılgınlığı zamanında Netflix’e gelen 14 bölümlük dizi, iki boyutu aşan karakterleriyle izlemeye değer, hem tatlı hem de hüzünlü yanlarıyla başarılı bir yapım.

4. The Gentleman (Netflix)

“Bu film değil miydi?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Evet öyleydi, Guy Ritchie kendi filmini dizi formuna uyarlamış ama ilginç bir biçimde aynı isimli filmine kıyasla çok daha başarılı bir iş ortaya koymayı başarmış. Bir de izlerken “tam bir Guy Ritchie yapımı” diye düşündürmeyi de ihmal etmemiş. Kendisinden görmeye alıştığımız hikayeleri ve temaları direkt olarak dizide bulabilirsiniz. Diziyi izlemeye karar verirseniz de bölüm adlarına dikkat edin çünkü bunlar bayıldığım detaylar oldu. Örneğin ilk bölümün ismi “rafine edilmiş saldırganlık” olarak tercüme edebileceğimiz, “Refined aggression” ve bence bölüme verilebilecek en müthiş isim.

5. House of Ninjas (Netflix)

Bu sekiz bölümlük dizi, aksiyon severler için güzel bir tercih. “Brothers Sun”dan sonra aynı tarzda bir iş arıyorsanız, bu diziye bir şans vermenizi tavsiye ederim. Dizinin konusuysa şöyle: bir Ninja klanı olan Tawara’lar yaşadıkları trajik olay sonrası normal bir aile gibi yaşamaya çalışırken yeni bir tehditle karşılaşır. İlk bölümde temposu, bir aksiyon dizisi için düşük de olsa, takip eden bölümlerde hızlanıyor ve keyifle izletiyor kendini.

…………

Bu arada geçen hafta konuşmuş olduğumuz “3 Cisim Problemi” de bu senenin en popüler Netflix yapımı olmaya aday. Daha önce bahsettiğim için listeye eklememiş olsam da özellikle ilk birkaç bölümünün bilim kurgu hayranlarının severek izleyeceği işler olduğunu hatırlatalım. Zaten çok popüler olan dizi, bu gidişle pek kendini unutturmayacak gibi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Begüm Erdoğan Arşivi