Begüm Erdoğan

Begüm Erdoğan

Yarıdan bakıyoruz: 2025 dizileri

Televizyon dünyasından öne çıkan yeni dizileri her zaman konuşuyoruz. Ancak bu hafta yılın yarısını tamamladığımız noktada geriye dönüp bakarak, konuşmadığımız ama hem popülerliği hem de kalitesiyle öne çıkan yapımlara bakacağız. Şimdiye kadar yeni çıkan diziler arasında “Adolesence”, “Dying for sex”, “The Studio”, “Asteriks ve Oburiks” dizilerini konuştuk. Bunların hepsi de keyifle izlenecek, bayağı iyi yapımlardı. Bir de Netflix’e özel çıkan yerli dizimiz “Adsız Aşıkları” var, onu da unutmamak lazım. Bunun yanında, geri dönen dizilerden de “Black Mirror”ın, “Severance”ın ve “The Rehearsal”ın yeni sezonları listelerimizdeydi. Bunlar da dikkatte ve izlenmeye değer sezonlarla ekrana dönmüştü. Peki konuşmadıklarımıza dönecek olursak, burada neler var, biraz da buna bakalım.

  1. Andor (2. sezon, Disney+)

Bu dizi, televizyon eleştirmenlerini kasıp kavurdu gerçekten ve IMDB’de her bölümü 10 üzerinden 9 alan bir diziyi nasıl yaptılar ben de bilmiyorum. “Andor”, izleyicileri Star Wars evreninde, “Rogue One” (2016) filminin olaylarından öncesine götürüyor. Ana karakter olarak da aslında bir hırsız olan ama sonrasında devrimci haline gelip İsyan’a katılan Cassian Andor’u (Diego Luna) izliyoruz. Rogue One’dan tanıdığımız Cassian’ı, İsyan’a burun kıvıran, ahlakı sorgulanabilecek biri olarak görmek garip geliyor ama onun dönüşümünü izlemek ve Rogue One’dan tanıdığımız kahraman olma yolunda adımlarını takip etmek epey tatmin edici açıkçası. Andor, bu sezonuyla da kaliteyi düşürmüyor ve özellikle Star Wars hayranlarının kaçırmaması gereken bir yapım olmaya devam ediyor.

last-of-us-sezon-2-gorsel.jpg

  1. The Last of Us (2. Sezon, Max)

Sanırım Last of Us, şu ana kadarki en sevilen video oyunlarından birini, fanlarını memnun edecek kadar iyi ekrana uyarlayan sayılı dizilerden. Yani en azından bu sezona kadar öyleydi. Birinci sezon oyunla bire bir aynı olması ve karakterlerin arasındaki bağın sahici hissettirmesi sayesinde inanılmaz ses getirmişti. Şimdiyse fanlar “2. Sezonu izlemek yerine oyunun oynanma videolarını izleyin daha iyi” diyor. Yani düştüğümüz yerlerden bizi Pedro Pascal bile kurtaramamış, görüyorsunuz. Ancak dizinin ilk sezonu o kadar güzeldi ki, muhtemelen üçüncü sezon çıkınca, hüsrana uğratacak bile olsa koşa koşa izleriz, bu da bir gerçek.

  1. White Lotus (3. Sezon, Max)

Evet Mike White ve ekibi bu sefer Tayland’deydi. Bu sefer de, iki sezondur alıştığımız tarzda, dünyanın en zenginlerinin kendilerini içinde bulduğu bir cinayet hakkında bir hikaye izledik. Dizi, ilk iki sezonuyla büyük beğeni toplamış olsa da açıkçası, bu sezonu biraz sallanıyor. Emmylere, Altın Kürelere doyamayan dizinin yönetmeni ve yaratıcısı Mike White, dizinin müziklerini yapan Cristóbal Tapia de Veer gibi isimlerle tartışarak sıkıntılar yaşamıştı. O sebeple daha açılış müziğini dinlerken “bu sezon beklediğinizi alamayacaksınız” hissiyatı iyiden iyiye hissediliyordu. Ancak bu noktada şunu belirtelim: bu sezon izleyicilerin fikirlerinde tam bir ayrılık yaşattı. Bu sezon için bazıları “en iyi sezon, en iyi final” derken, bazıları da “yavaş ve boş” buldu. Ben izlediğim için pişman değilim şahsen. Ancak yeni sezonu bu kadar beklenen bir diziden daha iyi bir performans beklememek de elde değil.

white-lotus.png

  1. Your Friends and Neighbours (Yeni Dizi, Appletv+)

White Lotus’tan sonra Amerika’nın kocaman evler, spor arabalar, özel kulüpler dünyasına giriyoruz Appletv’nin yeni dizisinde. Ana karakterimiz Coop, George Clooney tipli, çok karizmatik ve bir o kadar da zengin, yeni boşanmış bir finansçı. Dizinin başında, hoş bir kadınla aralarında bir çekim oluyor ve geceyi beraber geçiriyorlar. Ancak bunun hayatını altını üstüne getirecek yolun taşlarından biri olduğunu bilmiyor. İşinden kovuluyor ve tahmin ediyorum ki Coop kadar uzun süredir aynı yerde parlayan yıldız olarak çalışıyorsanız bu baya şok edici olabilir. Kendisi ve ailesi için kurduğu hayat standartlarından vazgeçmek istemeyince de geçinmenin bir yolunu bulması gerekiyor. E ne yapsın yazık (!), gidip milyoner arkadaşlarının satın alıp unuttukları binlerce dolarlık şeyleri çalmaya başlıyor. İşte “Your Friends&Neighbours” bu çok karizmatik görünen ama son derece kötü kararlar veren adamın trajikomik hikayesini işliyor. Bu sırada dış ses olarak hikayeyi anlatan Coop, kendinin ne kadar salak olduğunu fark ederek sürekli kendiyle dalga geçmesi diziyi baya güzelleştiriyor.

your-friends-and-neighbours-poster.jpg

  1. Dept Q (Yeni Dizi, Netflix)

“A discovery of Witches”, “The Imitation Game” gibi yapımlardan tanıdığımız Mathew Goode başrolde ve o kadar iyi ki aklınız durur. Jussi Adler-Olsen’ın aynı isimli romanından uyarlanan dizi, Scott Frank tarafından hayata geçiriliyor ve bu da öyle boş bir isim değil. Kendisi, “Logan”, “Godless” ve “Queen’s Gambit” gibi yapımları hayata geçirmiş bir isim. Diziyse, bayağı bir kendini beğenmiş, zeki ama aynı zamanda depresif (klasik kokteyl) bir dedektif olan, Carl Morck’un (Matthew Goode) ve onun başını çektiği ekibini takip ediyor. Ekip, artık pek çözülme şansı olmadığı düşünülen bir dosyayı çözmeye çalışıyor. Bu sırada Carl da kendi travmalarıyla yüzyüze gelmek zorunda kalıyor.

dept-q.jpg

  1. Murderbot (Yeni Dizi, Appletv+)

Bu bilim-kurgu komedi dizisinde bilinçli hale gelen bir robot var. Ancak ne kıyamet koparmak istiyor ne de o tarz başka bir şey. O oturup dizi izlemek istiyor. Kendisine “Murderbot” (Cinayet robotu) diye hitap eden robot, insanlardan hiç haz etmiyor. Ancak kendisini kapatıp, bilincini silmesinler diye bilinçli olduğunu belli etmeden, dizisini filmini izleyip yuvarlanıp gidiyor. Bir noktada da onu bir başka gezegende çalışması için yolluyorlar. Buradaysa tam bir hippi grubun içine düşüyor. Aynı isimli kitaptan uyarlanan dizi, tatlı ve hafif bir şeyler izlemek isteyenler için eğlenceli bir kaçamak.

Gördüğünüz gibi senenin başında “2025’te en çok merak ettiklerimiz” dediğimiz isimler bizi biraz hayal kırıklığına uğratıyor (Andor hariç tabii). Ancak bunun yanında “Adolesence” gibi mükemmel işler de izliyoruz. Aslına baktığımızda mini dizilerin, gerek uyarlama olsun, gerek orijinal, uzun soluklu dizilere göre çok daha başarılı olduklarını görebiliyoruz. Daha orijinal materyaller izleme şansımız oluyor böylece. İkinci üçüncü sezona kalan senaryosu yeterince geliştirilmemiş dizilerdense, değişik fikirlerin denenmesi çok daha keyifli oluyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Begüm Erdoğan Arşivi