Begüm Erdoğan

Televizyon dünyasının en önemli ödüllerinden olan Emmy Ödülleri’nde adaylıklar açıklandı. Sinema için ne kadar sakin bir sene oluyorsa da, televizyon için tam aksi geçerli.

Emmy Ödülleri’nde, içerik platformları da adaylıklarıyla yarışıyor tabii. Şöyle bir baktığımızda BluTV’nin yeni sahibi HBO ve online izleme platformu HBO Max 142 adaylıkla diğer kanalların arasından sıyrılıyor. Bu sırada Disney’in 137 adaylıkla ikinci sıradayken Netflix’in 121, Apple TV+’ın da 81 adaylıkla takip ediyor. Bu sene hem HBO Max için hem de AppleTV+ için Emmy adaylıkları bakımından rekor bir sene oldu.

Hangi Yapımlar Kaç Adaylık Aldı?

Apple TV+’ın parlayan yıldızı ve gurur kaynağı Severance, toplam 27 dalda ödüle aday gösterildi. Mükemmel çıkış sezonunun kıyasla 2. sezonu biraz ağır ve sönük kalmış diye düşünsek de belli ki oylamayı yapan Televizyon Sanatları ve Bilimleri Akademisi aynı fikirde değil. İkinci en çok adaylık alan yapımsa 24 adaylıkla HBO Max’te izleyebileceğiniz The Penguin oldu. Gotham’ın karanlık yüzünde yükselmekte olan suç örgütü liderini konu alan dizi, hepimizin beklentilerinin üstünde bir performans sergilemişti. Colin Ferrel’ın başroldeki eşsiz performansıyla bu kadar başarılı olması aslında beklenen bir durumdu. Rolü ne kadar iyi oynadığını anlatmak için şöyle bir örnek vereyim: eğer yapımda kendisinin oynadığını biliyor olmasaydım, tanıyamazdım. Gerçekten inanılmaz bir dönüşüm yaşamış.

Yine HBO yapımları arasından The White Lotus, izleyenleri sevmek ve sevmemek arasında büyük bir fikir ayrılığına sürükleyen son sezonuyla 23 adaylık elde etti. Geçen haftalarda konuştuğumuz ve harika bir iş olduğunun altını çizdiğim AppleTv+’ın The Studio’su da 23 adaylık elde etti. Martin Scorsese’nin kendini oynadığı bir bölüm olduğunu duyduktan sonra hala izlemediyseniz, işte hatırlatmanız.

HBO Max tarafında, yine çok sevilen Hacks de Emmy Ödülleri’nde 4. sezonuyla ses getirdi. Özellikle “En İyi Kadın Oyuncu” dalında Jean Smart, “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” kategorisinde Hannah Einbinder ve “En İyi Komedi Dizisi” kategorilerinde güçlü adaylıkları var. Her sezonunda kalitesini ve komedisini bir adım ileriye taşıyan dizinin her adaylığı sonuna kadar hak ettiği görüşündeyim.

Tabii bu sene eli boş dönenler de oldu. Squid Game, ilk sezonuyla tam 14 adaylık almış olmasına rağmen bu sezon hiçbir adaylık alamayarak şaşkınlık uyandırdı. Lee Jung Jae, Bir Drama Dizisinde En İyi Erkek Oyuncu kategorisinde kazandığı Emmy’le, bu kategoride kazanan ilk Asyalı oyuncu olarak tarihe geçmişti. Şimdiyse hem dizinin hem de oyuncularının esamesi okunmamış olması ırkçılık dalgasının bir esintisi mi diye düşündürüyor.

Ödül Töreni Ne Zaman?

77. Emmy Ödülleri 14 Eylül’ü 15 Eylüle bağlayan gece açıklanacak. Ödül törenini Amerikalı komedyen Nate Bargatze üstlenecek. Ödüllerin adaylarını bulmasını heyecanla bekliyor olacağız.

MUBİ’de bizden yapımlar

MUBİ, yerel sinemamızın eserlerini bizimle buluşturmaya devam ediyor. Platformun son senelerde bağımsız sinemanın önemli bir kalesi haline geldiği yadsınamaz bir gerçek.

Hakkı (2024)

Bülent Emin Yarar’ın başrolde müthiş bir iş çıkardığı bu film, Bergama’da hediyelik eşya satan tatlı bir adamın açgözlülükle yoldan çıkmasını işliyor. Hikayesine bir korku filmi gibi yaklaşan ve türün tüm kaynaklarını da kullanan yönetmen Hikmet Kerem Özcan, ortaya izleyeni ensesinden yakalayan bir gerilim çıkarıyor. Bir taraftan açgözlülüğün bir lanet gibi Hakkı’nın kanına girmesini izliyoruz, bir taraftan da onun üzerine laneti koyanın yoksulluk olduğunu hissediyoruz. Ancak Hakkı çok zengin olsaydı da sanki olayların işleyişi çok değişmezdi gibi geliyor, bu da verilmek istenen mesajı kısmen baltalasa da, ülkemizde tarihi eser kaçakçılığı hakkında sosyolojik yaklaşım barındıran güncel bir film olmasının haklı memnuniyetini yaşıyorum.

Filmin bu kadar beğeni toplamasında Bülent Emin Yarar’ın güçlü performansının büyük bir payı var kesinlikle. Ayrıca onu filmin başında kızıyla tiktok dansı çeken bir baba olarak görmek, karakterle anında yakınlaşmamızı sağlıyor. Sonrasında yaşananları da bir o kadar kan dondurucu yapıyor. Filmin görünürdeki tek eksisi, yan karakterleri potansiyelinin epey altında kullanması.

Bina (2019)

Bir apartmanın görevlisi olarak çalışan Mehmet, yeni bir uydu anteninin kurulacağı gün, üst üste farklı evlerden çağırılır. Binanın her tarafında tuhaf aksaklıklar olmaktadır. Aynı günün sabahında, anteni kurmak için gelen belediye görevlisinin garip bir şekilde ölmesi de herkesi germiştir.

Filmi izlerken David Lynch’in Eraserhead’ini anımsatan bir görsel dil görebilirsiniz. Ayrıca her sahnede, bu filmin yerli bir yapım olmasına şaşırmanız da çok normal. Sanki yabancı bir 1984 tarzı yapım izleyecekmişsiniz de şans eser Türkçe çıkmış gibi hissettiriyor. Ancak bu hiçbir şekilde kötü algılanmamalı, çünkü bu tuhaf evren hem çok yabancı hem de çok tanıdık. Orçun Behram imzalı “vücut korkusu” türünden yapım, tüyler ürpertici ve derin konulara girmekten çekinmeyen bir iş. Nereden bakarsam bakayım, “Bina” cesur ve başarılı bir yapım olarak parlıyor.

Dilan Hakkında Konuşmalıyız (2024, kısa film)

Bir “mockumentary” yani dalga geçme amaçlı çekilen bir belgesel olan bu kısa film, ülkemizde gençlerin içinde bulundukları sıkıntıları ve kaybolmuşlukları ortaya koyuyor. Bu amaçla, Dilan’ı izliyoruz. Kendisi film mezunu ve tam olarak ne yapmak istediği konusunda biraz kafası karışık. Filmin adında da bahsi geçen Dilan karakteriniyse Sude Belkıs performansından izliyoruz. YouTube’da geliştirdiği içerikler ve yarattığı Neslihan Hasçelik karakteriyle bilinen biri Sude aynı zamanda yerli YouTuberlarımız arasında en popülerlerinden. Dolayısıyla onu, film mezunu kendini arayan ama bir türlü bulamayan Dilan olarak görmek değişik bir his ve başarılı bir karar diye düşünüyorum.