Begüm Erdoğan

Begüm Erdoğan

Cannes’da Neler Oluyor?

Fransa’nın güneyinde, ufak bir şehir olan Cannes’da şu anda film camiası için senenin en önemli olaylarından biri gerçekleşiyor. Bu da tabii ki Avrupa’nın en prestijli film festivallerinden biri olan 78. Cannes Film Festivali. Bu akşamsa iki haftadır süren izleme etkinliklerinin sonu gelecek ve festival ödül seremonisi ile kapanacak. Peki bu zamana kadar neler mi oldu? Gelin bakalım.

Festivalde çıplaklık yasağı

Öncelikle tabii ki Cannes’ın sanatçıların “kırmızı halıda açık saçık giyinmeyin” minvalindeki kural değişikliğini konuşmazsak olmaz. Baktığınızda getirilen bu kural bahsi geçen film festivalinin kadınlara yöneltilmiş ne ilk tartışmalı kararı oldu ne de son olacaktır. Şöyle ki 2016’da yine aynı festival, burka ve benzeri örtülü kıyafetlerin giyinilmesinin bir güvenlik sorunu yaratacağı gerekçesiyle bunu da yazaklamıştı. Aynı şekilde düz taban ayakkabı giyen kadınları 2015’te geri çevirmişti. Aynı senelerde buna tepki gösteren pek çok ünlü olmuştu.

Bu sene ise kırmızı halıda ve festival genelinde çıplaklık ve kabarık elbiseleri yasaklayan festival, buna sebep olarak “uygunluk” gösterdi. Tabii bahsi geçen uygunluk nedir, nasıl “uygun” olunur da epey tartışıldı. Sonuçta kırmızı halıda gösterilen elbiseler, bir kültürü temsil ediyor, elbiseler ve görülmesine izin verilen çıplaklığın siyasi bir tarafı her zaman var. Festival yetkililerinin aldığı bu kararın da Batıda yayılan muhafazakar tutumun bir uzantısı olarak görmemek mümkün değil. Nitekim bu kararda bir ikiyüzlülük görmemek de zor. Sonuçta çıplaklık, insan bedenini odağına alan sinema sanatı için ne yabancı bir şey, ne de yeni. Ekranlarda gördüğümüzde korkmuyoruz da kırmızı halıda mı sıkıntı oluyor, diye sormak lazım.

Festivalin Jürisi

Fransız oyuncu Juliette Binoche’un liderliğini yapacağı jüri şu şekilde: Halle Berry (Amerikalı oyuncu) ; Payal Kapadia (Hintli yönetmen); Alba Rohrwacher (İtalyan oyuncu); Leïla Slimani (Fransız-Faslı yazar); Dieudo Hamadi (Kongolu yönetmen, belgeselci ve yapımcı); Hong Sangsoo (Koreli yönetmen ve senarist); Carlos Reygadas (Meksikalı yönetmen, senarist ve yapımcı); Jeremy Strong (Amerikalı oyuncu).

Ünlü Yönetmenlerin Beklenen Filmleri

Festivalin bir parçası olarak seçkinin içerisinde prömiyer yapan bazı çok beklenen filmler oldu. Bunları her ne kadar heyecanla bekliyorduysak da, bizi biraz yarı yolda bırakmışlar gibi görünüyor.

Eddington, Ari Aster

Aster, yükseltilmiş korku türünün en bilinen isimlerinden biri haline geldi. Ancak son filmi “Eddington”ın fazlaca didaktik olup çok da gerici olmadığını bildiriyor izleyenler. Filmde, COVID-19 pandemisi sırasında bir kasabanın şerifi ve belediye reisi arasında yükselen gerginliği anlatıyor. Gerginlik yükseldikçe, kasabanın sakinleri de iyice vahşileşiyorlar anladığım kadarıyla.

Alpha, Julia Ducournau

Ducournou’yu 2021 senesinde “Titane” ile Altın Palmiye alan sanatçı olarak tanıyor olabilirsiniz. Tuhaf bir çeviriyle “Vücut korkusu” (body horror) olarak ifade edebileceğimiz türün en çok konuşulan temsilcilerinden biri Ducournou. “Titane” da türü kasıp kavuran hayli beğeni toplayan bir film olmuştu. Ancak 13 yaşında bir gencin odağında olduğu bu yeni filmi, izleyenler tarafından pek sevilmemiş gibi gözüküyor.

The Phoenician Scheme, Wes Anderson

“Wes Anderson’ın farklı bir tarzı var ama o tarzı o kadar çok kullandı ki artık klişe geliyor,” dendiğini duymuştum bir radyo programında. Gerçekten daha doğru olamaz. Kısa filmlerinde çok keyif almıştık ancak ünlü yönetmenin uzun metrajları bir süredir ıskalıyor. Son filmiyse çok zengin bir iş adamının, aynı zamanda bir rahibe olan tek kıza tüm mal varlığını bırakmasıyla başlıyor. Ancak araları açık olan baba ve kızın paralarını almak için bir sürü insan peşlerine takılıyor.

Parlayan Filmler

Bu sene sinemalara ya da platformlara gelmeleri için heyecanla bekleyeceğimiz filmlerden bazıları da belli oldu. Bakınız:

O Agente Secreto

Portekizli Kleber Mendonça Filho’nun 7 yıllık aranın ardından yaptığı film, Brezilya'daki askeri diktatörlüğün son yıllarında geçiyor. Bu senelerdeki siyasi karmaşanın ortasında kalmış bir öğretmeni takip ediyor. Brezilya, Fransa, Almanya ve Hollanda ortak yapımı.

The Sound of Falling

Mascha Schilinski’nin ikinci filmi, Alman Altmark bölgesinde, dört farklı zamandan genç kadının bir çiftlik üzerinden birbirlerine bağlı hayatlarını inceliyor. Korku temalarının, gerginlikle iç içe geçtiği bir film olarak karşımıza çıkıyor. Merak ettiklerimizden birisi kesinlikle.

Nouvelle Vague

Bu film sinemaya sanatsal olarak bağlı olan insanlar için büyük bir merak konusu olacaktır. Richard Linklater, Jean-Luc Godard’ın Serseri Âşıklar (À bout de souffle, 1960) filminin yapımını hikayeleştiriyor. Burada ziyadesiyle sinema nostaljisi bulacağımız aşikar. Sinefillerin kaçırmak istemeyeceği bir yapım gibi duruyor.

Sirat

Tüm Festival içerisinde en çok merak ettiğim film kesinlikle Sirat. Bir babanın oğluyla beraber kayıp kızını bulmak için Kuzey Afrika’ya gittiği filmde bolca tekno ve delilik mevcut. Filmin bir kısmının çölde geçmesi sebebiyle ve de yoğun tekno müzikle Mad Max benzeri bir hava yaratmışa benziyor. Ancak konusu gereği, hassas bir tarafı da olacak gibi, ne bekleyeceğimi bilemiyorum açıkçası.

Akşamı heyecanla bekliyoruz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Begüm Erdoğan Arşivi