Begüm Erdoğan

Begüm Erdoğan

Ulaşamamak Üzerine

Bu hafta memlekete dönüyoruz ve bizim hikayelerimizden bahsediyoruz. Geçtiğimiz hafta MUBİ kütüphanesine “Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri” eklendi. İzleyince gördüm ki bu film, bu zamana kadar sinema gündeminde yankı yarattığı kadar bir de içimizde yankı yaratacak. Onu yalnız bırakmak olmaz diyerek bir de “Rosinante”yi ona eşlik etmesi için yazdım.

Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri, 2024 (MUBİ)

Murat Fıratoğlu’nun yazıp yönettiği ve başrolünde oynadığı film, Siverek’te bir domates kurutma işinde çalışan Eyüp’ü takip ediyor. Patronu Hemme’den yevmiyelerini alamayan ve geçim sıkıntısıyla sıkışmış kalmış olan Eyüp’le patron arasında bir kavga kopunca, Eyüp patronundan intikam almaya karar veriyor. Tarlada yaşanan kavga sonrası pek düzgün çalışmayan motoruna atlayıp eve geliyor, tabancasını alıyor.

Filmi böyle anlatınca, Eyüp maço ve şiddet yanlısı biri sanabilirsiniz. Halbuki sizi yanıltmasın bu özet, Eyüp hayatını sürdürmeye çalışan, yumuşak başlı tanıdık birisi. Ama ne yapacak o tabancayla? Hemme’yi öldürecek mi? Oraya gitse onu görse ayağına mı sıkacak? Yönetmen filmde buna bir cevap vermiyor, “onu öldüreceğim!” dese inanır mıyız, onu bile bilemem. Ancak açık olan bir şey var o da Eyüp’ün içinde olduğu sıkıntı. Karakter, motoru bozulunca hızlı hızlı yürümeye başlıyor. Karşılaştığı insanlarla konuşmaları onun hayatına, geçmişine dair bilgi veriyor bize. Eyüp sustukça, çevresi konuşuyor.

hemmenin-oldugu-gunlerden-biri-2.jpg

Filmin en ilginç özelliğiyse komik olması. Böyle bir filmden komik olması belki bekleyeceğiniz son şey, ama komik işte. Eyüp bir karpuz omuzlamış, yaşlı adama yardım ederken veya onu zorla yanına oturtup gülleri ne kadar sevdiğini anlatan adamla otururken gülmeden edemiyorsunuz. Nitekim, gösterildiği festivallerde kahkahalarla karşılandığını da belirtelim. Bir taraftan da ağlanacak halimize gülmek gibi bir şey yani.

Rosinante, 2023 (TV+)

7 yaşında hiç konuşmayan bir çocuğun dünyasını izliyoruz Rosinante’de. Onun suskun evreninde, anne ve babasıyla motosiklet üzerinde yaptıkları geziler, eğlenceler var. Aynı zamanda kentsel dönüşümün kapılarını çaldığı, geçim sıkıntısıyla el ele tutuşmuş sıkıntılı zamanlar.

Baran Gündüzalp’in ilk uzun metrajı olan “Rosinante”, aynı Fıratoğlu’nun filmi gibi bir sıkışmışlık hikayesi aslında. Filmde gördüğümüz ve duyduğumuz her şey gerçek hayatın bir parçası. Berbat evlere istenen astronomik kiralar gibi, tüm emeğini sarf ederek dahi geçinemeyen aileler gibi. Gündüzalp ve Deniz Yeşilgün’ün beraber kaleme aldıkları senaryo, abartıdan uzak, gerçeğe olabildiğince yakın bir metin. Eskiden beyaz yaka olan ailenin ekonomik düşüşleri ve sıkışmışlıkları, bizi su altında nefes almaya çalışıyor gibi hissettirebiliyor. Yine de sevginin ve umudun tadını da vermeyi biliyor Gündüzalp.

rosinante-poster.jpg

Platformlarda Yeni Çıkan ve Mutlaka İzlemeniz gereken Diziler

Son zamanlarda izlediğim ve gerçekten çok beğendiğim bazı dizileri paylaşmak istiyorum. Bu diziler konuları ve işlenme biçimiyle, sinema filmi kalitesinde yapımlar.

The Studio (AppleTV+)

Bu dizi şu anda sinemaseverler arasında oldukça popüler ve bunun en önemli sebebi de Martin Scorsese’nin ve daha nice yönetmen ve sanatçının dizide rol alması ve bizi Holywood’un cafcaflı dünyasından içeri sokması. İlk bölümde Seth Rogan’ın canlandırdığı sinefil ve saftirik bir adam olan Matt, ani bir terfiyle çalıştığı “Continental” adında film stüdyosunda yönetici oluyor. Hayallerinde sinemanın eski yıllardaki gibi sanatsal filmlerine ağırlık vermek ve saçma sapan filmlerle seyirciyi oyalamamak olsa da, işin içerisinde bu hayallerine ulaşmanın düşündüğü kadar kolay olmadığını anlaması uzun sürmüyor.

the-studio-1.jpg

Matt, umutlarla aldığı terfiyle sanat filmleri yapmayı ve iyi bir iş çıkarmayı amaçlıyor ama her bölümde kendini inanılmaz derecede saçma ve utanç verici durumlarda buluyor. Dizi, sinema endüstrisini tiye alırken onun hakkında yorumda bulunmaya hakkı olduğunu da gösteriyor. Nasıl mı? Dizinin her sahnesini, başarması epeyce zor olan, uzun “plan sekans”larla çekerek. Bu tercih, dizinin hem dinamizmini çok sıkı tutmasını sağlıyor hem de “evet biz bu konularda atıp tutuyoruz ama bildiğimizden konuşuyoruz,” havasını veriyor. Ek olarak izleyici her bölümü heyecanla ve aksiyonun çok daha içinde hissederek izliyor.

Dying For Sex (Disney+)

Bu çarpıcı mini dizi, kara komedi aşıkları için kesinlikle atlanmaması gereken bir yapım ve gerçek bir hikayeye (ve onun podcastine) dayanıyor. Molly (Michelle Williams), meme kanserini yendiğini düşünürken, kanserinin metastas yaptığını ve dördüncü evrede olduğunu öğreniyor. Bunun üzerine kendisine sürekli acıyan ve artık birlikte mutlu olmadığı 15 senelik eşini terk ederek, kalan hayatını cinselliğini keşfetmek için kullanmaya karar veriyor. Bu sırada en yakın arkadaşı Nikki’ye (jenny Slate) kendisinin yanında olmak isteyip istemediğini soruyor. Nikki en yakın dostuna “tabii ki evet” diyor ve yolculukları başlıyor.

dying-for-sex-2.jpg

İşin açığı, ağlamaktan gözleriniz şişebilir bu diziyi izlerken ancak Nikki ve Molly arasındaki dostluğu izlemeye değer kesinlikle. Bu hikaye pembelere boyanmış bir hikaye de değil. Ne Nikki ne de Molly birer kahraman olarak resmediliyor. Nikki, yapabileceği tek şey olduğu için ne kadar zorlanırsa zorlansın Molly’nin yanında oluyor. Molly’yse her şeyi kenara bırakarak kalan vaktinde kendini keşfetmeye çıkıyor. Sonuçsa, cinselliğin her türlüsüne temas eden bir kara komedi.

Asteriks ve Oburiks: Şefler Savaşı (Netflix)

Fransız çizgi romanlarının sevilen karakterleri Asteriks ve Oburiks’i yeniden görmek sizleri mutlu etti mi? Beni kesinlikle etti. Looney Tunes benzeri çok başarılı aksiyon ve fiziksel komedi unsurlarıyla bezenmiş bir animasyon dizi olarak karşımıza çıkıyor “Asteriks ve Oburiks: Şefler Savaşı”. Karakterleri orijinal dilleri olan Fransızca izliyoruz bu sefer. Ayrıca, “canlı aksiyon” görselinde değil de animasyon olmaları da çok daha evinde hissettiriyor karakterleri.

asteriks-ve-oburiks-2.jpg

Dizinin hikayesinin yeni nesilleri Asteriks ve Oburiks’le tanıştırmak için özenle tasarlandığı belli oluyor. Oburiks’in kazana düştüğü ve sihirli iksirin ilk defa oluşturulmasını anlattıkları bir bölüm bile mevcut. Diziyi izlerken, çocukluğumuzdan beri sevdiğimiz karakterlerin içerik mezarlığına gömülmekten kurtarıldığını hissediyorsunuz. Ailece izleyecek bir şey arayanlar için de bu dizi kaçırılmaması gereken bir yapım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Begüm Erdoğan Arşivi