Cumartesi Anneleri 1070’inci haftada: “Adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz”

Cumartesi Anneleri, kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 1995’ten bu yana sürdürdükleri oturma eylemlerinin 1070’inci haftasında Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Polis bariyerlerinin önünde yapılan açıklamada, 32 yıl önce gözaltına alınarak öldürülen Ankara Altındağ Nüfus Müdürü Abdülmecit Baskın için adalet çağrısı yineledi.

Haftanın basın açıklamasını kayıp yakını Maside Ocak okudu. Ocak, devlet görevlilerinin işlediği suçlarda zamanaşımı uygulamalarının sorumluluğu örtbas ettiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’de gözaltında kaybedilmeler gibi toplumsal vicdanda derin yaralar açan suçlar söz konusu olduğunda, zamanaşımı adaletin gerçekleşmesini engelleyen bir unsur hâline dönüşmektedir. Özellikle devlet görevlilerinin işlediği suçlarda zamanaşımı, sorumluluğun üstünü örten bir kalkan işlevi görmektedir.”

Abdülmecit Baskın’ın dosyası

Üç çocuk babası olan 41 yaşındaki Abdülmecit Baskın, 30 Eylül 1993’te makamından çıktıktan sonra özel harekât polislerince gözaltına alındı. Dört gün boyunca varlığı inkâr edilen Baskın’ın cansız bedeni, 3 Ekim 1993’te Gölbaşı’nda bulundu; elleri arkadan bağlı, ateşli silahla öldürülmüştü.

Yıllarca sonuçsuz kalan dosya, 2011’de eski özel harekât polisi Ayhan Çarkın’ın itiraflarıyla yeniden gündeme geldi. Çarkın, Baskın’ın dönemin Özel Harekât Daire Başkanı İbrahim Şahin’in emriyle gözaltına alındığını ve infaz edildiğini anlattı. Bunun üzerine dönemin üst düzey yetkililerinin de sanık olduğu, kamuoyunda “Ankara JİTEM Davası” olarak bilinen dava açıldı.

Ancak 2014’te başlayan yargılamalar 2019’da beraatla sonuçlandı. İstinaf mahkemesi bu kararı bozsa da 2023’te yeniden görülen davada sanıklar tekrar beraat etti. 32 yıllık süreçte 41 hâkim, 8 savcı değişmesine rağmen adalet sağlanamadı.

“Adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz”

Cumartesi Anneleri, açıklamalarını şu sözlerle tamamladı:

“Kaç yıl geçerse geçsin; Abdülmecit Baskın için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten ve devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”