HÜDA-PAR'ın raporu: Devlet Şeyh Said için özür dilemeli, Türklük tanımı değişmeli

HÜDAPAR, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’a sunduğu "Çözüm Süreci Değerlendirme Raporu" ile siyasetin gündemine oturdu. Rapor, sadece PKK ile sınırlı kalmayan, Türkiye’nin yönetim biçiminden tarihsel kimliğine kadar köklü değişiklikler öngören radikal talepler içeriyor.

İşte HÜDAPAR’ın raporunda öne çıkan kritik başlıklar:

HÜDAPAR, yapılacak yasal düzenlemelerin "kişiye özel" olmaması gerektiğini savunarak kapsamın genişletilmesini istiyor:

Silah bırakan veya feshedilen tüm yapılar için geçerli olacak bir yasal zemin talep ediliyor.

Şiddet eylemine bizzat katılmamış örgüt üyeleri, kurucuları ve yöneticileri için "örgüt üyeliği" suçlamasıyla ceza verilmemesi öneriliyor.

Zaman aşımı sürelerinin yeniden düzenlenerek "eve dönüşlerin" önünün açılması isteniyor.

Yeni anayasa talebi

Raporun merkezinde 1982 Anayasası'nın tamamen değiştirilmesi yer alıyor:

Kurucu ruhun 1921 Anayasası'nda olduğu belirtilerek, laiklik ve ulusçuluk öncesi döneme atıf yapılıyor.

66. maddedeki Türk vatandaşlığı tanımının, etnik çağrışım yapmayan "kapsayıcı" bir tanıma dönüştürülmesi talep ediliyor.

Türkçenin yanında anadilde eğitimin anayasal güvenceye alınması isteniyor.

HÜDAPAR, sorunun çözümünü "İslam kardeşliği" ve "Ümmet bilinci" üzerinden kurguluyor:

Şeyh Said gibi isimlere yapılan uygulamalar için devletin resmen özür dilemesi talep ediliyor.

Şeyh Said ve Seyyid Rıza’nın mezar yerlerinin açıklanması isteniyor.

Ulusçuluk ve Batıcılık paradigmalarının toplumu parçaladığı iddia edilerek, Sykes-Picot sınırlarının sembolik hale getirilmesi ve bölge ülkeleriyle (Türk-Kürt-Arap) İslami bir ittifak kurulması öneriliyor.

Rapor, 2013-2015 çözüm sürecinin neden başarısız olduğuna dair şu iddiaları barındırıyor:

Sürecin, ABD ve İsrail’in Suriye’deki vaatleri ve "Erdoğansız Türkiye" talebi nedeniyle PKK/HDP kanadı tarafından sabote edildiği savunuluyor.

Gezi olaylarının çözüm sürecini akamete uğratmak için kullanıldığı öne sürülüyor.

HÜDAPAR, iç barışın bölgesel bir dış politika hamlesiyle desteklenmesi gerektiğini belirtiyor