İBB iddianamesinde ihbarcı CHP'li diyorlardı: AKP'nin seçim işleri başkanı çıktı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik metro ihalesi soruşturmasında dikkat çeken yeni gelişmeler yaşandı. Kirazlı–Halkalı Metro Hattı'yla ilgili “697 milyon TL kamu zararı” iddiasıyla gündeme gelen soruşturmanın, İstanbul Valiliği’nin hazırladığı ön inceleme raporuna rağmen sürdürülmesi tartışma konusu oldu.

İstanbul Valiliği’nin 4483 sayılı Kanun çerçevesinde hazırladığı raporda, kamu görevlileri hakkında “soruşturma izni verilmemesi” kararı yer aldı. Raporda, ihaleye fesat karıştırma, rüşvet ve görevi kötüye kullanma iddialarının somut delillerle desteklenmediği vurgulandı. Ayrıca, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da süreçte herhangi bir sorumluluğu bulunmadığı açıkça ifade edildi.

“İhale İptali Suç Değil, İdari Takdirdir”

Raporda, ihalenin iptali ve yeniden yapılması, geçerli teklif sayısının düşüklüğü gibi işlemlerin idarenin takdir yetkisi kapsamında olduğu belirtildi. Sıkça eleştirilen 21/B pazarlık usulünün ise metro gibi teknik projelerde yasal çerçevede kullanıldığına dikkat çekildi.

İddialar Soyut, Delil Yok

Yaklaşık maliyetin sızdırılması ve SGK yeterlilik iddialarının da delillendirilmediği, ihale iptal edildiği için bu aşamaların gerçekleşmediği belirtildi. Söz konusu süreçte, İBB Raylı Sistemler Daire Başkanı Ceyhun Avşar dahil olmak üzere birçok bürokrat gözaltına alınmış, bazıları tutuklanmıştı.

İhbarcı AK Partili Çıktı

Soruşturmanın dayanağını oluşturan ihbar dilekçesinin, AK Parti Sultangazi Seçim İşleri Başkanı Avukat Ogün Kuzu tarafından verildiği ortaya çıktı. Aynı ismin, Valilik’in soruşturma izni vermeyen kararına da itiraz ettiği belirlendi. Bu durum, sürecin siyasi boyutunu gündeme getirdi.

Yargı Yoluna Rağmen Karar Değişmedi

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi, ilk aşamadaki “işleme konulmama” kararını kaldırarak dosyanın yeniden incelenmesini istemişti. Ancak Valilik, ikinci değerlendirmesinde de soruşturma izni vermeyerek kararını değiştirmedi.

Valiliğin bağlayıcı kararına rağmen dosyanın iddianameye konu edilmesi, yargı çevrelerinde ve kamuoyunda “hukuki dayanaktan yoksun soruşturma” eleştirilerine neden oldu. Soruşturmanın etkin pişmanlık beyanları ve yeni ihbarlarla genişletilmesi, sürecin siyasal boyutunu güçlendirdi.