BOĞAZİÇİ FİLM FESTİVALİ SONA ERDİ & GÜNEY KORE YAPIMI BİR TRAJEDİ: BEBEK SERVİSİ !

Boğaziçi Film Festivali Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması filmlerinden “Kabahat”, Adana Altın Koza Film Festivali’nin Ulusal Uzun Metraj Film Yarışmasında da yer almıştı. Film, ülkemizin kutuplaşmış ikliminde kırsal muhafazakar kültür ile çarpık kapitalizmin sözde modern kent kültürü arasında oluşan çelişki ve bu bağlamda ülkemizde yıllarca bir arada yaşamamış da; sanki yeni bir araya gelip yaşamak zorunda kalan iki sosyal katmanın, Cumhuriyet modernleşmesini temsil eden kesimlerle, dini inancını yaşam kültürü olarak içselleştirmiş muhafazakar kesimin ideolojik çelişkilerine  yoğunlaşıyor.

İçinde bulunduğumuz 2022 yılının son film festivallerinden olan Boğaziçi Film Festivali, bu yıl da zengin bir programla 21-28 Ekim 2022 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Festivalin şüphesiz önemli bölümlerinin başında Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması geliyordu. Bu yarışmada yer alan bazı filmler, daha önce Adana Altın Koza ve Antalya Altın Portakal Film Festivallerinde de gösterilmişti.

ULUSAL UZUN METRAJ FİLM YARIŞMASI

Boğaziçi Film Festivali Ulusal Uzun Metraj yarışması filmlerinden “Kabahat”, Adana Altın Koza Film Festivali’nin Ulusal Uzun Metraj Film Yarışmasında da yer almıştı. Film ülkemizin kutuplaşmış ikliminde kırsal muhafazakar kültür ile çarpık kapitalizmin sözde modern kent kültürü arasında oluşan çelişki ve bu bağlamda ülkemizde yıllarca bir arada yaşamamış da; sanki yeni bir araya gelip yaşamak zorunda kalan iki sosyal katmanın, Cumhuriyetin modernleşmesini temsil eden kesimlerle, dini inancını yaşam kültürü olarak içselleştiren muhafazakar kesimin ideolojik çelişkilerine yoğunlaşıyor.

KABAHAT KİMDE !

Şüphesiz bu saptamaları “Kabahat” filminin satır aralarından okumak olası... Yukarıda tanımladığımız muhafazakar yaşam tarzının egemen olduğu bir köyde yaşayan Ümmü’nün (Işıl Acaray) torunları Reyhan (Mina Demirtaş) ve Mehmet ile gelini Hatice (Berivan Edebali), her yaz tatilinde olduğu gibi yanına gelir. Ergenliğe yeni girmiş ve ilk kez regl olan Reyhan, muhafazakar yaşam tarzından ve dayatmalardan bunalan “doğrucu davut” bir karakterdir ve sıklıkla annesiyle takışır. Çocukluk arkadaşı Şükran, aile baskısıyla yaşamını değiştirememiştir. Muhafazakar ortama karşın Şükran, yavuklusu İsmail’den hamile kaldığı şüphesiyle şehirdeki eczaneden hamilelik testi almak için Reyhan’ın desteğini ister. Birbirine zıt karakterler Reyhan’ın yaz tatilinde bir araya gelmiştir.

“Kabahat” günümüz Türkiyesi’nin temel dinamiklerini oluşturan olguları saptama girişimi olsa da, bu girişim filmin finalini gibi havada kalıyor. Son derece muhafazakar bir anne olan Ümmü’nün yetiştirdiği ve ailesiyle kentte yaşayan, film boyunca hiç görmediğimiz Reyhan’ın babası, kızının modern yaşam tarzına ses çıkarmayıp eşi Hatice’ye feodalitenin nobranlığını dayatıyor.

MODERNİTE BİR ANTİTEZ Mİ?

Yönetmen Ümran Safter, şehirde yaşamayı modernlik olarak muhafazakarlığa bir antitez gibi sunarken, feminist bir bakış açısıyla filmini kadınlar üzerine kuruyor ve küçük Mehmet dışında filmde öne çıkan erkek karakterler Reyhan’ın babasını ve Şükran’ın yavuklusu İsmail’i göstermiyor.   Reyhan’ın dayısını ise, muhafazakar baskıya direnen teyzesine bağırırken kapı aralığından yarım  yamalak gösteriyor. Bu bağlamda da Safter, gerek modernlikle muhafazakarlık paradoksunu şematik şekilde ele aldığı duygusunu güçlendirirken; henüz çocuk olduğu için nötr bir karakter olan Mehmet dışında erkek karakterleri gıyabında filmine katarak argümanlarına destek oluşturabiliyor mu?

TEATRAL OYUNCULUK PERFORMANSLARI

Diyalogları azaltılsa sinema dilinin olanaklarının neredeyse hiç kullanılmadığı etkisi yaratabilecek “Kabahat”in yönetmeni Ümran Safter, savaş muhabirliği de içeren gazetecilik geçmişiyle dünyada  dramatik olaylara tanıklık etmiş ve pek çok televizyon belgeseline de imza atmış bir yönetmen. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “Kapıyı Açık Bırak” isimli belgeseliyle Ulusal Belgesel Film Yarışmasına katılmıştı. Yönetmen Safter’in uzun metrajlı filmi “Kabahat”, onun henüz belgeselci geçmişinin etkisinden kurtulamadığı  izlenimini de yaratıyor.

Filmin biçimine egemen olan düşük kontrastlı görüntüler ve  doygun olmayan renkler, bilinçli bir tercihten daha çok filmin raw formatında çekilip düşük bütçe nedeniyle post prodüksiyonda renk düzeltmesi ve sınıflandırmasının (color correction ve grading) yapılmadığı etkisini bırakıyor.

“Kabahat”in oyunculuk performanslarının vasattan öteye gitmediğini, teatral bir etki yarattığının altını çizerken, Reyhan karakterini canlandıran Mina Demirtaş’ın ise bu vasat ortalamanın dışına çıkan bir performans sergilediğini de vurgulayalım. Diğer yandan ülkemizdeki kutuplaşmayı ve  erkek egemen dünyanın ötekileştirdiği kadınlarımızı, büyük laflar etmeden anlama ve yansıtma çabasının ise değerli olduğunu belirtmek lazım.

BEBEK SERVİSİ (BEUROKEO) !

Başka Sinema’nın dağıtımcısı olduğu ve geçtiğimiz günlerde vizyona giren Güney Kore yapımı “Bebek Servisi”, gerek Oscar ödüllü “Parazit” gerekse de hayli grotesk unsurlar barındıran ve küresel dijital platform Netflix’in dizisi “Squid Games” ile birlikte Güney Kore’nin gelişme seviyesiyle çelişkili görüntüler içeren ve bu ülkenin dökülen yaldızlarına sanat aracılığıyla yeni bir halka ekliyen bir yapım.

KAPİTALİZMİN YARATTIĞI ZAAFLAR

Günümüzde insani değerlerin yok olmasına paralel sevginin ve koruma içgüdüsünün yalın öznesi bebekleri içine alan ve kapitalizmin gaddar dünyasını yansıtma üzerine kurulu minimal ve bağımsız bir yapım olan “Bebek Servisi”, daha önce de vurguladığımız gibi neredeyse bir düzine dünya markası yaratan Güney Kore’nin gelişmişlik düzeyi hakkında seyirciyi düşünmeye teşvik eden bir yapım olarak da dikkati çekiyor.

Bir klisede çalışan Dong-soo (Dong-won) ve kuru temizleme işleten Sang-hyeon (Song Kang-ho)  ek kazançlarını istenmeyen bebekleri yasa dışı çocuk sahibi olmak isteyen çiftlere para karşılığında satarak elde etmektedir. Bu bebeklerin terkedilmesi için yapılmış kutuya bebeğini bırakıp, yakında geri döneceği notu bırakan So-young (Ji-eun Lee), bebeği bir aileye satılmak üzereyken geri döner ve bebek tacirlerinin önerdikleri para aklını çeler. Üçlü bebeği satın almak isteyen kişilerle görüşmek için yaptıkları yolculuk sırasında birbirlerine yakınlaşır ve olaylar filmin dünyasına ters şekilde mutlu sonla biter.

GÜNEY KORE SİNEMASININ DALGALANMALARI

Güney Kore, son yıllarda gerçekleştirdiği yaratıcı sinema filmi örnekleri ve farklı dizileriyle dikkatleri üzerinde topluyor. Küresel bir oyuncu olan Güney Koreli CJ CGV, aynı zamanda ülkemizdeki yatırımlarımlarıyla öne çıkıyor ve satın aldığı Mars Cinema aracılığıyla,  Cinemaximum sinemalarının işletmecisi olarak da ülkemiz film gösterim ağında önemli bir paya sahip.

“Bebek Servisi” sert öyküsünü bağımsız sinemanın dilinin olanaklarıyla anlatırken, gerek oyunculuk gerekse de ele aldığı dünyayı yansıtma açılarından dikkat çeken bir yaratıcılık örneği sergilemiyor. Diğer yandan Güney Kore sinemasının dalgalanmalarını izlemek açısından sinefillere bir fırsat sunuyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bülent Vardar Arşivi