Yılbaşı’nın hikâyesi

Yılbaşı kutlamanın MÖ 2000’li yıllara uzanan bir öyküsü var. Eski Mısır’dan Çin’e, Avrupa ülkelerinden Anadolu topraklarına hatta Güney Amerika’ya kadar yeşermiş nice kadim uygarlıklar, takvimleri farklı da olsa, yeni bir yıl için heyecan duymuşlar ve kendilerine özgü kutlama ananeleri oluşturmuşlar. Farklı kültürlerin yılbaşı kutlamaları çağlar boyunca değişiklikler gösterse de, yeni yıl insanoğlu için hep geleceğe dair umutların yeşerdiği, sevginin yükseldiği ve inançların doruğa ulaştığı paylaşım günü olmuş.

Yeni yıl kutlamalarına karşı muhafazakâr çevrelerin oldum olası devam eden alerjileri bir yana, aslında çoğu kişi için yılbaşı kutlamaları, başlayacak yeni bir zaman dilimini karşılamak amacıyla yapılan simgesel bir hazırlık; yeni bir temiz sayfa açmak gibi. Öyle ya, kim istemez ki, yeni bir yıl için umut dolu, sağlık ve bereket dolu beklentilerde bulunmayı. Sorun yılbaşı kutlamaları ile Noel Bayramının karıştırılmasında. Oysa Noel, Hristiyanlık inancında Hz. İsa’nın doğumunun kutsandığı bir bayram ve -bazı ülkelerde 24 Aralık’ta olsa da- genelde 25 Aralık’ta başlayan ve hafta boyunca devam eden bir süreçte yeni yılla birleştirilerek kutlanan bir tatil-eğlence süreci. Çoğumuzun bildiği gibi de, İngilizcede Noel anlamına gelen “Christmas” anlamında kullanılmakta. Hıristiyanlık dininin belli Pagan inanç sistemleri ile birleştirildiği için bu tarihe çekildiğini söyleyen Ermeni Kilisesi gibi bazı Doğu Ortodoks Kiliseleri, Jülyen takviminde 25 Aralık’a denk gelen 6 Ocak’ı Noel olarak kutluyor olacaklar. Bu da onlar için yılbaşı sonrasındaki bayramın devam edeceğini gösteriyor; çevrenizde bu inanç sahibi eşiniz dostunuz varsa Çarşamba günü bayramlarını kutlamayı ihmal etmeyin.


Noel Baba da kullanamadığımız temalardan, gelire dönüştüremediğimiz turizm olgularından biri. Düşünsenize, dünyada Noel Baba karakterine ilham veren kaynağın Antalya yakınlarında Demre’de 4’üncü yüzyılda yaşayan Aziz Nicholas olduğuna inanılıyor; biz aynı topraklarda yaşamak güzelliğini paylaşacağımıza onu dışlamaya çalışıyoruz. Allahtan yurt dışında inadına yoksullara gizlice hediyeler veren ve yardımlar yapan bir din adamı olarak bilinen Aziz Nicholas teması ciddi bir şekilde yaşatılıyor da, Antalya bölgemiz de bundan küçük de olsa fayda sağlıyor.
Evrende zaman
var mı?
Yılbaşı, geçen yıl, gelecek yıl sözcüklerine zemin hazırlayan “evrende zaman var mı”, “zaman göreceli mi” tartışması, nokta konulmamış bir düşünü alanı. Yanardağlar için, göller için, gökyüzü için, zaman sarmalı nasıl açıklanır tartışmasına yeni bir açılım yapacak durumda değilim. Ama şu bir gerçek ki, insanoğlu gibi evrenin büyüklüğü karşısında bir toz bulutu içindeki zerreciklerden biri bile olamayacak kadar küçük, yaşamı Dünyanın yaşı ile kıyaslandığında matematiğin zor anlatacağı kadar küçük kısa ömür süresinde ortak bir zaman süreci kabulü şart. Yani demek istiyorum ki, bazı düşünürlere göre, “zaman” evren için geçerli olmasa da, insanoğlunun, neden-sonuç ilişkisi kurarak evreni anlamlandırmak ve kendini de konumlandırmak amacıyla ihtiyaç duyduğu, düşün gücüyle de benimsemiş ve evrenselleştirmiş olduğu bir kavram.
Çok değil, 200-300 yıl öncesine kadar bile dünyanın çoğu yerinde, bırakın koca ülkeleri, irili ufaklı her köyün kendine ait farklı bir zaman dilimi bulunuyormuş. Tarihin kayıt altına alınmasıyla, yaşananların, yapılanların, yapılacakların ve gelecek öngörülerinin yazılı hale getirilmesi için insanoğlunun ortak bir tarih sistemi kullanması kaçınılmaz olmuş olmalı. Tabii ki gezegenimizin dünya etrafında dönme süresi olarak belirlenmesi sistemi kalıcı kılmış, tartışmaları geride bırakmış.


Yeni bir yıla girmek 4000 yıldır insanlığı heyecanlandırıyor
Yılbaşı kutlamanın MÖ 2000’li yıllara uzanan bir öyküsü var. Eski Mısır’dan Çin’e, Avrupa ülkelerinden Anadolu topraklarına hatta Güney Amerika’ya kadar yeşermiş nice kadim uygarlıklar, takvimleri farklı da olsa, yeni bir yıl için heyecan duymuşlar ve kendilerine özgü kutlama ananeleri oluşturmuşlar. Farklı kültürlerin yılbaşı kutlamaları çağlar boyunca değişiklikler gösterse de, yeni yıl insanoğlu için hep geleceğe dair umutların yeşerdiği, sevginin yükseldiği ve inançların doruğa ulaştığı paylaşım günü de olmuş. Yeni yıla dair iyi dilekler Eski Mısır’da içine güzel kokular konmuş şişelerle verilmiş, Roma İmparatorluğunda ise olumlu beklentiler altın varak kaplı, oymalı kutular içine yerleştirilmiş defne ve zeytin dalları içinde sunulmuş ilahi güçlere. Yeni yılın, tertemiz bir sayfa açması için beklentiler kimi yerde ağaca, kimi yerde de taşların üstüne kazınmış. Papirüs yaprakları, deri parçaları, pişmiş toprak tabletleri de insanların yeni yıldan beklentilerini, gelecek güzel günlerin umudunu saklamış içinde. Yeni yılla birlikte temiz bir sayfanın açılmasını beklemek kimi zaman mağara duvarında resim olmuş, kimi zaman mabetlerde çınlama. Yeni yılın güzellikler getirmesi, şehirlere kapı, yollara anıt, meydanlara heykel, yüreklere ağıt olarak yazılmış.


Yazılı yılbaşı kutlamaları 600 yaşında
Araştırmalara göre, insanların birbirlerine yılbaşı kutlaması gönderme isteğine 1400’lü yılların Almanya’sında rastlanıyor. Bugün müzelerde ve özel koleksiyonlarda korunan el yapımı kâğıt üstüne yazılmış bu kutlama dilekleri, günümüze kadar ulaşarak evrensel hale gelen bir âdetin Avrupa’daki ilk örnekleri 18. Ve 19. yüzyıllarda bakır klişe ile basılan gravürler yeni yıl kutlamaları sırasında ticaret erbapları tarafından müşterilerine dağıtılmış. Kutlama kartlarının Dünyanın her yerinde popüler olması ve uzaktakilere kolayca gönderilebilmesi tabii ki, pulun icadından sonra başlamış. Yüzyıllar boyunca son derece karmaşık ve pahalı olan posta hizmeti, 1840 yılında, İngiltere’de Sir Rowland Hill tarafından tasarlanan ve devlet eliyle basılan posta pulunun kullanımını ile sistematik bir hale gelmiş ve herkes tarafından kolayca satın alınabilen bir hizmet olmuş. Hemen sonrasında da, 1843 yılında, çizimi John Callcott tarafından yapılan, Sir Henry Cole tarafından da 1000 adet bastırılan tasarımlar, bugün anladığımız anlamda ilk Noel ve yılbaşı kutlama kartları olmuş. 1856 yılında Amerika’da Alman asıllı Louis Prang, taş baskı yöntemi ile hazırladığı ve yıllar içinde renkli olarak geliştirdiği kutlama kartlarıyla, Amerika ile İngiltere ve Avrupa ülkeleri arasında önemli bir bağın kurulmasını sağlamış; özellikle 1890 yılı sonrasında da çığ gibi büyüyen yeni bir iş kolunun da habercisi olmuş.
2020 yılı belki de ilk kez dünya üzerindeki herkes için kara bulutların alçaklara indiği kötü bir yıl oldu. Belki böyle bir ifade, dünya savaşlarında bile herkesi içinde alacak şekilde kullanılmamıştır. Bilimsel araştırmaların gücüne inananlar ve bilime olan inancı yüreğinde taşıyanlar için güzel günlerin yakında olduğunu düşünmek, yeni yıla girerken söylenecek en güzel söz, değil mi?
Güzellikleri biriktirmenizi dilerim!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
İrfan Yalın Arşivi