Reform başka paket açıklamak başka..

Dünyada reform kelimesi ekonomiden ziyade siyasal ve sosyal haklar için kullanılıyor. Reformdan kasıt çok ciddi bir model değişikliğidir, aksi takdirde bunlara "paket" ismi veriliyor.
Geçen hafta kredi derecelendirme kuruluşlarının bu konuda bir uyarısı oldu: "Yeni ekonomi yönetiminin piyasa dostu söylemleri, arz ve talep dengesine dikkat eden adımları devam ettikçe ülke notunun yükselmesi için umut var. Ancak bu piyasa dostu ekonomi yönetimine destek verecek unsurlar, uzun zamandır geciktirilmiş adalet, hak ve özgürlüklerle ilgili reformlardır". Ayrıca eğitim anlayışının da değiştirilmesi gerekiyor ki, bilim yapılsın. Eklemek istedim.
Dediğim gibi Reform kapsamlı bir çalışma içerir. Tavandan tabana doğru değil, tabandan tavana doğru tasarlanır.
İlla "Ekonomik Reform" isteniyorsa bana göre şunlar yapılmalı:
Üç önemli adım ya da reform ne olmalı ?
Teşvik mevzuatı en baştan ele alınmalı. Herkese teşvik veren bir sistemimiz var, arzulanan sonucu vermesi imkansız.
En büyük reform teşvik mevzuatının gözden geçirilmesi ve seçici şekilde teşviklerin verilmesi olur. Seçici teşvikler, istihdama değil tamamıyla yoğun dijitalleşmeye, ardından da mevcut istihdamın dijital ekonomiye kaydırılması için verilmeli. Siyasi sebeplerden dolayı emek yoğun sektörlere teşvik verme işini kesip, mutlaka dijitalleşme trenini 3 yıl içinde yakalamamız lazım. Bunun ardından da döviz kazandırıcı faaliyetlerin sayısının artırılması ve bunların cesaretlendirilmesi geliyor. Ekonomiyi ilgilendiren mevzuatın dakika başı değiştirilmemesi de önemli.
İkinci reform ise dış ticaret rejiminin tamamen liberal, modern hale getirilmesi olabilir. Dış ticaret rejimi bu sert haliyle Türkiye ekonomisine bir fayda sağlamıyor. Enflasyon yaratıyor, bazı noktalarda fayda değil zarar yaratıyor.
Üçüncü reform ise vergi tarafında yapılmalı. Vatandaşın mevsimine bakılmaksızın her ay satın almak zorunda kaldığı ürünler üzerindeki vergilerin düşürülmesi böylece düşük gelirli vatandaşın mağduriyetinin giderilmesi gerekiyor.
Tekrar bir özet yaparsak: Teşvik mevzuatının gözden geçirilmesi, dış ticaret mevzuatının modern hale getirilmesi ve vergi mevzuatında vatandaş lehine yenilik yapılması gerekiyor.
Ancak bunlar yapılırsa yine de kredi derecelendirme kuruluşları not artırmaz. Türkiye'nin kredi notunu yükseltecek tek şey 15 Temmuz'daki alçak saldırının ardından içine girdiğimiz teyakkuz durumunun sona erdiğini göstermemiz olacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da iki haftadır yaptığı konuşmalarda demokratikleşme açısından yeni bir dönemin müjdesini veriyor. Ben de heyecanla bekliyorum. Eğer bu gerçekleşirse Türkiye'nin önü açılacaktır. Güçlü ülke özgür insanların yaşadığı ülkedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Emre Alkin Arşivi