SİL BAŞTAN DEMEK İYİ DE...

“Seneye bu takım komple değişsin”… “Gustavo, Muriç, Ferdi, Gerisi bizi fena gerdi…Hepsi gitsin”
Ne çok duyduk bunları geçtiğimiz yıl. Başkan Ali Koç da “hayır” demedi, iki yılda ikinci kez tüm takımı sil baştan yeniledi. Hem de Federasyon’un limit koyma çabalarına rağmen ve hatta o limitlere inat…
Ancaaaak, öyle 11’i hazır, iskeleti belli, oyun sistemi oturmuş takım satmıyorlar ne yazık ki… Böyle bir transfer pek mümkün değil. Tek tek alıp, takım yaratacaksın.
Şimdi, hemen celallenmeyin. Yeniden yapılanmanın, sil baştan yapmanın sancıları bunlar.
Geniş bir kadro kuruldu. Tribün isyankarlarını üzecek tek büyük kayıp Vedat Muriç… Tek tek saymaya gerek yok yeni isimleri, defansa bakmak bile yeterli..
Geçen yıl sağ bek İsla, yedeği Murat Sağlam, sol bek Hasan Ali Kaldırım, yedeği Dirar..
Bu yıl bakıyorsunuz sağ bek Gökhan Gönül, kenarda bekleyeni Nazım Sangare, sol bek Caner Erkin, yedeği Filip Novak… Stoperlere bakıyorsunuz Lemos, Zanka, Tisserand, Serdar… Pekiyi Sosa, Gustavo, Ozan, Mert Hakan Yandaş orta sahasına kim hayır der?
Emre Abi’nin 30 gol atacak ismini hala bekliyoruz, eli kulağında, rüyaları süsleyen çok isim var ama Tiam ve Valencia isimlerini de küçümsememek lazım. Frey’den bahsetmiyorum, kendisi günah keçisi kontenjanının gediklilerinden…
Teknik direktörlüğü üstlenen Erol Bulut ise neredeyse tüm tribünlerin oy birliği ile o koltuğa oturdu…
Yalnııız, bütün bunlar kağıt üstünde…
Başkan Ali Koç ezici oy çokluğuyla Fenerbahçe Başkanlık koltuğuna oturduğunda ilk iş teknik direktörden başlayarak neredeyse “tüm kadroyu sil baştan” yenilemişti; “Harun, Reyes, Serdar Aziz, Jailson, Tolgay Arslan, Tolga Ciğerci, Moses, Miha Zajc, Benzia, Ayew, Ferdi Kadıoğlu, İslam Slimani, Frey”… Teknik direktör koltuğunun yeni ismi ise Damien Comolli olmuştu.
Bunlar da kağıt üstündeydi ve o sezonun sonucu herkes için hüzündü, hayal kırıklığıydı.
Çünkü sil baştan yaptığınızda, yeni isimler ne kadar harika olursa olsun kimi sorunlar kaçınılmaz; uyum sorunu, oyuncuların birbirine alışma süresi, teknik direktörün oyun sistemini oturtabilmesi vs vs vs.
İşte Fenerbahçe’yi bir süre bu gözle izlemek gerekiyor. “Onbir muhteşem oyuncu al, bir de harika hoca, sür sahaya, takır takır top oynasınlar…” Kazın ayağı öyle değil derler bizim oralarda…
Bu atmosfer içinde açıklanan Hatay Spor maçının ilk 11’i yine de beklenen klasta değildi. Herkesin gönlündeki Sosa ve Mert Hakan’ın yokluğu “henüz hazır olmamalarıyla” açıklanabilirdi ama orta sahanın göbeğindeki üçlü, Tolga, Ozan, Gustavo mu olmalıydı?.. Geçen sene bu üçlü az mı saç sakal yoldurmuştu? “Ferdi, Valencia, Tiam” üçlüsünün “Santroforsuzluk sendromuna çare olacağına inananların sayısı çok değildi ama “Erol Hoca daha iyi bilir” görüşü yine de genel kabul gördü.
Sonuç itibariyle maç öncesi bir yandan ilk 11’e “rıza” gösterilirken, geride kalanların gücü umuttu; “Yedek kulüben kadar güçlüysen, eh durumumuz hiç fena değil”di!
Maç bu havada başladı.
İlk 45 dakikada 4-1-4-1 dizilişiyle oynayan Fenerbahçe’nin ilerde baskı çabaları Hatay’ı geriye ittiyse de Fenerbahçe’ye bir hakimiyet getirmediği gibi gol pozisyonu üretmelerini de sağlayamadı.
Aslında yeni isimlerden uyumsuzluk beklenirken Gustavo, Ozan, Tolga verimsizliği bıktırıcıydı. Bir değil on tane 45 dakika oynasalar tek pozisyon ürettiremeyecek renksizlikteydiler. “Biz burada sıkı baskı yaparız, ama o kadar” diyorlardı adeta.
Hatay’ın birbirine kaynamış gibi oynayan defansı ile orta sahasını açmak, karıştırmak ise Ferdi’ye kalmış gibiydi.
Ferdi tüm özgüveniyle pozisyon üretmeye çalışırken, Tiam sağ açıkta sanki yerini yadırgıyordu. Gökhan’la henüz birbirlerini tanımadıkları birkaç pozisyonda net görüldü. Sanki Valencia ile yer değiştirseler daha doğru olacaktı. İkinci yarıya başlarken Erol hoca yanına almayı tercih etti Tiam’ı zaten.
Hatay ise ilk hafta geçen yılın şampiyonunu yenmesine rağmen henüz pek çokları için soru işareti ama HATAY SAVUNMA SPOR diyebiliriz şimdilik… Böyle giderse oynadıkları 6-3-1 formatıyla ligin en az gol yiyen takımlarından biri olmaya aday ama kaç gol atar orası henüz muamma… Bu maçı rekor kırıp sıfır şut atarak tamamlamaları tesadüf değil.
İkinci yarı Ozan’ın yerini Sosa, Tiam’ın yerini Sinan Gümüş aldı.
Yine Hatay’ın yarı sahasına yerleşerek başladı Fenerbahçe ikinci yarıya… Sosa’nın katkılarıyla biraz daha hareketliydiler.
Ömer Erdoğan hoca da iki değişiklik yaparak “biz de biraz çıkalım ileriye” deyince 60’ıncı dakikadan itibaren futbol izler miyiz diye umutlandık.
Nitekim 64’üncü dakikada maçın ilk gerçek gol pozisyonunda Gökhan’ın kafa vuruşu direğe takıldı.
Tolga’nın yerini Mert Hakan, Ferdi’nin yerini Novak alınca “Yedek Klübesinin Gücü” devreye giriyor diye sevinenler oldu ama, ileri çıkan Caner Erkin’in 70’inci dakikada birebirde golü kaçırdığı pozisyon dışında pek de bir şey değişmedi.
Riberio’nun 74’üncü dakikada, İsaac’ın 80’inci dakikada ikinci sarı karttan atılışıyla Hatay 9 kişi kalınca oyunun bütün dengesi bozuldu elbette. İki kırmızı kartta da itiraz edecek bir şey yoktu ama Ömer Hoca’nın yüz ifadesi, “böyle lüzumsuz sarı kart görülür mü?” diyordu oyuncularına…
Maçın kalanı Fenerbahçe’nin 9 kişi kalmış rakibe gol atma telaşıyla geçti. Elbette telaş sonuç vermedi. Birbirini tanımayan, henüz oyun düzeni oturmamış adamların telaşı zaten sonuç veremezdi de… Bıraktık gol atmayı, ceza sahasına girip pozisyon bile üretemediler.
Şimdi Erol Hoca’ya soracaklar; “Niye bu orta saha üçlüsü? Hatay gibi kapanan bir takıma bu orta saha üçlüsüyle başlarsan, mesela Galatasaray’a karşı orta sahaya üç stoper mi koyacaksın?”
“İlk yarı böyle kaybedildi, peki anladık, 9 kişi kalmış ve kapanmış rakibe karşı son bölümde Frey düşünülemez miydi?.. Caner çıkmasa Frey girse gol şansı artmaz mıydı?”
Neyse biz sormayalım bu soruları şimdilik… “Vardır” diyelim “Erol Hoca’nın bir bildiği…”
En azından Emre Abi’nin 30 gol atacak santraforu gelene kadar bekleyelim. “Keşke Vedat satılmasaydı” demek için de henüz erken.
Ama bir soruyu sormazsam da içim şişecek; Bir gün tarih şöyle bir şey yazacak mı acaba; “Fenerbahçe tüm transferlerini tamamladı, bu yıl hazırlık kampı tam kadro yapılıyor”.
Gerçi yazsa da hiçbir Fenerbahçeliyi inandıramazlar artık
Haftaya uyum mucizesi umuduyla…

Tribünün MUHALEFET ŞERHİ

Bir gün yüzü göremedik, 50 oyuncu geldi gitti, Kezman’ı arar olduk.
Ne uyumu kardeşim, elinde Türkiye’nin en iyi kadrolarından biri var, çık yen işte…
Başlatmayın uyumunuza. Gustavo, Ozan, Tolga ne? Barcelona’yla mı oynuyorsun?.. Bunu Aykut Hoca da oynatıyordu. Ersun Yanal yıllar sonra GS’ye bu mantıkla yenilmedi mi Kadıköy’de? Sabrımız gerçekten kalmadı. Her transfer döneminde önce heveslenip, sonra aynı eveleyen, geveleyen Fenerbahçe’yi izlemekten usandık. Çık eze eze yen Hatayspor'u. Bayern Münih yok karşında… 90 Dakika tek şu atmayan Hatay Spor var. Şimdi “adamlara tek şut attırmadık” diye övünürsünüz Allah bilir.
Bu beraberlik Erol hocaya yazar; 90 dakikanın yarısını boşa harcayınca ve son 20 dakika da takım panik oyunu oynayınca galibiyet zor tabii. Şimdi merak ediyorum haftaya Cimbom maçına hangi orta sahayla çıkacağız?. Umarım bir 'geçen sezon' daha yaşamayız… (İbrahim Can)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Sezgin Arşivi