“Tüm çalışmalarıma anılarımın, hislerimin soundtrack’i olarak yaklaşıyorum”

Alışılmış şarkı kalıplarının dışında dolaşan şarkılarıyla kendine özgü bir tarz yaratan Selin Sümbültepe, yeni şarkısı “Eksik Vals”de dümeni vals ritimlerine doğru kırıyor. Dinleyiciyi, yine bir hikâyeyle baş başa bırakan sanatçı ayrıca, yeni şarkısında tüm prodüksiyonu da kendi üstleniyor.

Bağımsız sahnenin en önemli kadın vokallerinden Selin Sümbültepe, yeni şarkısı “Eksik Vals”i geçtiğimiz hafta tüm dijital platformlarda yayınladı. Yıllardır, şarkıcılığını, “hikâye anlatıcılığıyla” birleştirerek kendine özgü bir yol çizen, bu yolda bol bol ara sapaklara girerek ne var ne yok diye bakınıp, kafasına eseni heybesine dolduran Sümbültepe, “Eksik Vals”te de bu geleneği bozmuyor. Üstelik bu kez sadece söz ve müziğiyle değil, aranjmanından prodüksiyonuna, kapak tasarımından kreatif direktörlüğüne kadar şarkının yaratım sürecindeki her şeyi kendi yapan sanatçı, yine alışılagelmiş sınırların dışına çıkarak şarkıyla dinleyici arasından çekiliyor ve iki tarafı baş başa bırakıyor. “Tüm çalışmalarıma anılarımın, hislerimin soundtrack’i olarak yaklaşıyorum,” diyen Selin Sümbültepe’yle, “Eksik Vals”i konuştuk.

Müzik kariyerini kafanda çok erken kurmuşsun, planını, yolunu, henüz başındayken çizmişsin sanırım. Ama bunun “fikri sabit” bir plan olmadığını, arayışlara, yeniliklere, denemelere hep açık olduğunu 2017’deki ilk şarkın “Cinaslı Kafiye”den son şarkın “Eksik Vals”e kadara bütün parçalarında hissediyoruz. Yanılıyor muyum?

Çok doğru bir tespit. Hayatım boyunca müzikal bir yolculuk içinde olacağım. Farklı janralarda kendimi bulmayı veya janraları sentezlemeyi denemekten vazgeçebileceğimi sanmıyorum. Çeşitlilik seven bir müzisyenim. Aksi olsa sıkılırdım sanıyorum.

Yukarıdaki, arayış, deneme, yenilikleri birlikte ele alınca senin “kırılma anı” olarak tanımlayabileceğin bir çalışmaya sahip olmadığını düşünüyorum. Şarkılarını bağımsız olarak yayınladığını da işin içine katarsak, sınırlarının olmadığını varsayabiliriz. Bunun avantaj ve dezavantajları neler?

Tüm çalışmalarıma anılarımın, hislerimin soundtrack’i olarak yaklaşıyorum. Çoğu zaman günümüz şarkı kalıplarından uzaklaşabiliyor. Her dinleyiciye değil de daha çok kulağı keskin, keşfetmeyi seven, sabırlı dinleyicilere ulaşabiliyorum. Bunun kısa vadede bir avantaj yarattığını söyleyemem. Bağımsız müzisyen olmak başlı başına zor. Günümüz dünyasında yeterince dinleyiciye ulaşamamak en büyük dezavantaj.

Yeni şarkın “Eksik Vals”te de yine farklı sularda geziniyorsun. Şarkının çıkış hikâyesinden bahsedebilir misin?

Bir dönem çok fazla şarkı yazdım. Yıllarca sıralarını beklediler. ‘Eksik Vals’ o tozlu raftan indirmek istediğim ilk sırada gelen şarkılardan biriydi. Ya vazgeçecektim ya da üstüne gidecektim. İkincisi oldu ve şarkımın üstünde tüm birikmiş prodüksiyon merakımı dışa vuruverdim. Aranjman yapmak eğlenceli olduğu kadar benim tahammülsüz yapıma pek uygun bir iş değildi. Kendimi kendimle sınadım diyebilirim.

“Eksik Vals” enstrümanlarından vokaline kadar içinde çok fazla çeşitlilik barındırıyor. Ve müzikle senin alışkın olduğumuz “hikâye anlatıcılığı” tarafın daha önceki çalışmalarına göre çok daha iyi bir uyum içerisinde. Kendini tamamen şarkıya bırakmışsın ve beraber akıp gidiyorsunuz… Bu görüşümü, senin değerlendirmeni istesem…

Böyle hissedilmesi beni çok mutlu eder. Çünkü aranjman yaparken zaten şarkı bir uzvunuz gibi oluyor. Her eklediğiniz katman yorumu güçlendiriyor. Ortak bir salınıma giriyor beraber nefes alıyorsunuz. “Eksik Vals” kapak tasarımından prodüksiyonuna, baştan aşağı şimdiye kadar ki eklektik yaklaşımımın en somut örneğidir.

“Eksik Vals”i, “hüznün sinematik dansı” olarak yorumluyorsun. Kafanda şarkıyı nasıl bir yerde söylediğini tasavvur ettin?

Şarkıyı yazdığımda Arnavut kaldırımlı bir sokakta oturuyordum. Yağmurluydu. Bir üzüntü ve ikilem yaşıyordum var etme, yok etme arası ince bir çizgideydim. Vals olmasından etkilenmiş olmalıyım ki görkemli bir balo salonunda hayalet bir partnerle dans ettiğimi tasvir etmiştim ilk, sonra sadece ıslak kaldırımlarda kontrolsüz dans eden bir çift ayak gelmişti gözümün önüne, en son kalbimi elime aldım kapaktaki gibi.

Kişisel bir hikâye “Eksik Vals” ama kolaya kaçarak “herkesin kendinden bir şey bulabileceği bir çalışma” klişesini rahatça kullanabilirim. Ben orta halli bir meyhanedeymişim gibi dinledim misal şarkıyı. Böyle baktığımızda, senin şarkıyı yazarken sahip olduğun özgürlüğe, biz de dinleyici olarak, kendi tarafımızdan bir özgürlükle sahip oluyoruz. Bu çok güzel bir şey değil mi sence?

Harika bir şey elbette. Keşke herkes ne hissettiğini tasvir ederek paylaşsa, bir güzel gevşerdi gönlümün yayları.

Ajandanda neler var? Konser, şarkı vs…

Bu yaz biraz sakin geçecek gibi görünüyor. Ağustosa doğru bir hareketlenme var. Yeni çok fazla çalışma var. Kesin dinleyicinin kafası karışacak ama yapacak bir şey yok kafamın içi nasılsa ben de öyleyim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Burak Soyer Arşivi