ADAYI AÇIKLAYAYIM DA RAHAT EDİN ARTIK
Sinirler geriliyor.
Cumhurbaşkanı sinirli, kabinesi sinirli, partilileri sinirli, MHP Lideri sinirli, Meral Akşener pek olmasa da kadrosu sinirli. CHP içinde Baykalcı anlayışın yani ‘hizipçi’ siyasetin son üyeleri sinirli.
Tek sakin isim var.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu. Seçimlere ilişkin stratejinin anlamını bir türlü kavrayamayan, milletin derdi dışındakilerle meşgul olanlar gergin. Aday da aday; o mu olsun, bu mu olsun, şu mu olsun.
Yahu adayın kim olduğunu hala anlamadınız mı? Siyaset mi yaptığınızı sanıyorsunuz, millete akıl verdiğinizi mi, kendinizi münevver mi görüyorsunuz? Ankara kulisleri diyerek kaynakçılarla mı konuşuyorsunuz ne yapıyorsunuz Allah aşkına? Gazeteciler, akademisyenler, edipler, eski siyasiler, eski hakemler, yeni yetmeler, aklınıza kim gelirse gelsin “bilineni” arıyor.
Aday?
Pek güzel.
Oysa bağıra çağıra, müthiş bir güvenle, sert adımlarını yüreklikle atarak geliyor.
Aday besbelli olunca bunu içine sindiremeyenlerin, eski Türkiye’nin ama çok eski Türkiye’nin oyunlarıyla gidişatı bozmaya çalışanları elbette çıkacak. Çıkıyor. Oradan da çıkıyor buradan da çıkıyor. Bu da normal.
Anormal olanı yazmalı. Onu diyeyim. Alem kör milleti sersem zannetmeleri. Kafalarını gömdükleri kumun dışında kalan cüsselerinin kaybolduğunu sanmaları. Kurdukları oyunun pespayeliğinin, çıkarcılığının, milletsizliğinin bir daha yazayım milletsizliğinin fark edilmediğini düşünmeleri.
Emeğin, hakkın, hukukun, adaletin, kimsesizin derdinden ne kadar uzaklar. İhanete gece bile müthiş bir gerekçe değil onlar için. Onlar ve kazanmaları var sadece. Sadece para saymaları gerekiyor, sadece gücü ellerinde tutmaları, ihtiras isimli tramvaydan bir türlü inememeleri, mesele bu.
İçlerinden biri çıkıyor diyor ki, “Ben de bu adamlardan alıp hepsini size vereceğim. Sizin malınızı size iade edeceğim. Sizin alın terinizi, sizin emeğinizi, sizin ürününüzü çalandan geri alıp size iade edeceğim.” Bir hukukçu gibi konuşuyor bol keseden atan siyasetçi gibi değil.
Pek sayın münevverler “Aday kim?” diye soruyor, sorduruyor, oynuyor, oynattığını sanıyor.
20. yılında tel tel dökülen, dağılan bir iktidar var. Milletin derdi büyük. Büyük bir yoksullaşma yaşanıyor. Kendilerinin hesap hareketlerindeki, bilinmediği sanılmasın, artma millette azalma anlamına geliyor. Millet azalıyor. Görmüyorlar.
Millet İttifakı, içindekilerinin kafasını karıştırmaya çalışırken, ittifakın en temel birleşmesine hakaret ediyorlar, farkında değiller. Bu ittifakı bir araya getiren Bay Kemal, her fırsatta diyor bunu, “Farklı düşünebiliriz, farkı çözümlerimiz olabilir. Tartışılır. Millet için doğruda uzlaşılır.”
Aday bakın ne diyor?
“Şimdiye kadar görülmemiş çok şeyi ittifak olarak iktidara geldiğimizde bütün Türkiye’ye ve bütün dünyaya göstereceğiz. Şimdiye kadar yapılmayan, bundan sonra yapılacak olan her şeyi Türkiye’yi büyütmek, kalkındırmak için yapacağız.”
Milletinin birliğini, bereketini, çocuklarının geleceğini düşünen kimse ne bu oyunlara gelir ne aktörü ne yancısı ne de sözcüsü olur.
Gitmemek için her yolu deneyen ve daha da deneyecek olan iktidarın değirmenine su taşıyanlar, çirkinleşenler, daha çirkinleşecekler unutulur mu sanıyorsunuz?
Unutulmaz.
Eninde sonunda o sandık önünüze gelecek. Ve mutlaka siz de ben de nasipse o sandığa gideceğiz reyimizi kullanacağız. Tercih, “bu düzen devam etsin” diyenlerle, “bu düzen yeter” diyenler arasında olacak.
Bu kadar basit.
Bu düzenin devamından yana olanlar ile hayır böyle olmaz diyenlerin tercihleri arasından bir yönetim çıkacak, ahalinin kaderine karar verecek.
Adayı açıklayayım da rahat edin dedim ya. İşte bu aday belli. Sen tercihini yap benim güzel kardeşim.
