Efe Sıvış
Demir Leydi, İstanbul Erkek Lisesi’ni fena gömmüş
Uzun yıllar başbakanlık yaptı Merkel. Maskülendi. Mütevazıydı. Sakin ama dirayetli gitti. Sessiz ve derinden ilerledi. Kısa mesafe değil maraton koştu. Final yaptı. Ununu eledi. Eleğini astı.
Anı kitabını yayınlandı. Arzum Onan – Mehmet Aslantuğ evliliği çok sıkıcıydı. Hayatta bundan daha sıkıcı ne olabilir bilemezdim. Merkel tam 712 sayfada sıkıcılığın kitabını yeniden yazmış.
Merkel, Almanca eğitim veren İstanbul Erkek Lisesi’ni harcamış. Ahmet Davutoğlu için şöyle diyor: Mükemmel İngilizce ve biraz Almanca konuşan kozmopolit, tarih eğitimi almış bir adam.
Davutoğlu, yüzde 100 Almanca veren ve bununla övünen İstanbul Erkek Lisesi’nden mezun. Şansölye, Davutoğlu’nun Almanca’sından besbelli etkilenmemiş. ‘Az kuru fasulye’ der gibi ‘Az Almancası var’ diyor. Okul için kıyamet bir repütasyon.
Merkel açık konuşmaz. Fikirlerini doğrudan söylemez bir tip. Abdullah Gül’ün Alman versiyonu. Kenardan, karından konuşur. Ayı tüy değiştirir de huy değiştirmez. Merkel emekli oldu. Hala aynı.
Erdoğan’la İstanbul’da oturdukları altın varaklı koltuklara ilişkin şu yorumu yapıyor: İstanbul seyahatim çok eleştirildi. 2 sandalye daha doğrusu altın tahtlar yüzünden. Konuşmamızın tamamında bu koltuklarda oturdum. Tek düşündüğüm şuydu; “Vay canına, şunlara bakın”.
Şimdi ben tam anlamadım. Merkel bizim altın varaklı koltukları beğenmiş mi, beğenmemiş mi?
Leydi, Türkiye’nin AB üyeliğine hep köstek oldu. Allah var, kitapta bu konuda karnından konuşmamış: Türkiye’yle müzakerelerin başlaması hataydı.
Hayvan korkusuyla bilinen Merkel’le görüşmesine Putin kocaman bir labrador cinsi köpekle gelmişti. Merkel bu konuya da değinmiş: Evcil bir hayvanı güç gösterisi yapmak için kullandı. Benim rahatsızlığımdan zevk aldı.
Doğru ama eksik. Putin sadece Şansölye’nin değil bütün AB’nin rahatsızlığından zevk alıyor.
Şimdi Trump döneminde daha da zevklenecek.
Yine kitaptan öğreniyoruz.
Merkel, Putin’le savaş öncesi pazarlık yapıyor.
- Ukrayna’ya saldırma. Ben onları zaten NATO’ya üye yaptırmam. Veto ederim.
- Senden sonra yaparlar. Sonsuza kadar şansölye kalmayacaksın.
- Sen de sonsuza kadar başkan kalmayacaksın.
Putin’in dediği çıktı. Merkel hakikaten 2021’de emekli oldu. Ama Merkel’in de dediği çıkacak.
Sofia Coppola’nın yönettiği Dracula filminde ne oluyor?
Ölümsüz Kont Dracula bile bir gün ölüyor.
Necip Fazıl’sa şöyle diyor:
Sabah, akşam, öğlende, aklım büyük şölende.
Tek hat, tek yön
Sıra bize gelende.
Sevimli Fotoğrafçı
2011 Kültür Sanat Büyük Ödüllerini şu 4 fotoğrafçı aldı.
Ara Güler, Sabit Kalfagil, İzzet Keribar, Sıtkı Fırat.
Ara Güler’le Sabit Kalfagil’in toprakları bol olsun. Sıtkı Fırat 94, İzzet Keribar 88 oldu.
Kalfagil’le muhabbetim vardı. Bu 4’lü o gece Erdoğan’dan ödül almaya giderken birer de fotoğraflarını imzaladılar. Hediyelik. Tesadüf bu ya, seçip götürdükleri fotoğrafların hepsi muhafazakâr temalıydı.
Erdoğan’dan ödül alıyorlar ya, sevimli görünmek istediler. Kibar insanlar.
Ara Güler’le Kalfagil camii fotoğrafı verdi. İzzet Keribar, bir Mevlevi fotoğrafı takdim etti. Sıtkı Fırat’ınkini hatırlamıyorum.
Kalfagil’e yanılmıyorsam Acıbadem’deki evinde o dönem sordum:
Neden özellikle bu fotoğrafları seçtiniz?
Hafif müstehzi bir şekilde gülümsedi:
E öyle münasip olur.
Hakikaten öyle olmuş.
Şimdi o gecenin kahramanlarından Keribar’ın İstanbul Modern’de bir sergisi açıldı.
Hem eski İstanbul’dan hem de farklı ülkelerden çektiği 120 kare var.
Keribar, sevimli fotoğrafçıların son halkası olarak jübileyi Karaköy’de yapıyor.
Baba Parasıyla Siyaset
Geçenlerde merhum gazinocular kralı Fahrettin Aslan’ın oğlu Sacit Aslan konuşmuş.
Kardeşine fena dalmış.
Mehmet Aslan için şöyle diyor:
Baba parasıyla siyaset olmaz.
Yanılıyor. Baba parasıyla da olur. Amca akçesiyle de Kuveyt dinarıyla da karı nafakasıyla, çocuk rızkıyla da yastık altıyla da. Yapan çok. Bu uğurda ne ocaklar söndü. Ne güneşler battı.
Siyaset kurumu bir günden bir güne kalkıp da bu para nereden geliyor diye sormaz. Sen yeter ki parayı harca.
Sacit Aslan devam ediyor:
Onu bile beceremedi. Kötü sıraya koydular. İyi Parti 6. sıradan aday yaptılar. Milletvekili seçilemedi.
Mehmet Aslan’a cukkalı bir miras kaldığını ben de duymuştum. Abisinin baba parasından kastı o. Fakat babası merhum olduğundan o para artık babasının değil Mehmet Aslan’ın parası.
Yani baba parasıyla siyaset olmaz demesi yanlış.
Babadan kalma parayla siyaset olmaz dese daha doğru. Ama o da tam doğru değil. Para onun değil mi? İstediği gibi harcar, dilerse balıklara saçar.
Bir zamanlar Maksim Gazinosu olan Caddebostan Migros’un mülkü bildiğim kadarıyla Mehmet Aslan’a ait. Migros’un yanındaki Burger King de Mehmet Aslan’ın kiracısı. Ayın başı tiko para.
Birçok kişi bu koşullarda İyi Parti’den milletvekili olsam ne olmasam ne… Bakarım keyfime der geçer.
Ama belli ki Mehmet Aslan böyle demiyor. Bir ideali var. Kovalıyor da kovalıyor, senelerdir uğraşıyor. Ama olmayınca olmuyor.
Parti’nin heyheyli günlerinde bile bu iş olmadıysa, bundan sonra çok zor.
Meral Abla tezgâhı dağıttı gitti. Dükkân iyice küçüldü. Yeni genel başkanı tanıyan yok!