Ligden Düşme Kılavuzu...

Ligden düşmek mi istiyorsunuz? Bu öyle kolay iş değildir. Mutlu sona bunu en çok isteyen ve hak eden dört kulüp ulaşır. Son yıllarda bunu başarabilen kulüpleri inceledim, ligden düşmeye çalışan kulüp başkanları ve yöneticileri için bir küme düşme kılavuzu hazırladım.

Öncelikle şunu bilmelisiniz. Ödeme güçlüğüne düşmüş onca kulüp varken borcu olmayan, oyunculara ödemelerini zamanında yapan bir kulüp asla ligden düşemez. Para ödemeyen kulüplerin oyuncuları idmana çıkmaz, takımı sahiplenmez, maçlara zihinsel olarak hazırlanamaz, sürekli kendisine başka kulüp arar. Eli işte, gözü oynaşta derler ya… O halde ilk yapmanız gereken kulübü borçlandırmaktır. Merak etmeyin, nasıl yapacağınızı anlatacağım.
Kulübü borçlandırmanız için mutlaka transfer yapmalısınız. Bunun için önce oyuncu satmalısınız. Herhangi bir kulüp, oyuncunuza talip olursa hemen verin. Üçe beşe bakmayın. Futbolcu olmadığı anlaşılanları ücretlerini ödeyip gönderin. Hem para harcamış, hem de yeni alınacak oyunculara yer açmış olursunuz. Bir taşla iki kuş vurmak diye buna denir. Özetle, kulübü bir halk otobüsüne dönüştürmelisiniz. Oyuncular gelmeli ve gitmeli. Gelen oyuncu aynı mevsimi iki kere görmeden gitmiş olmalı. Her sezon 15 ve üzeri transfer yapıyorsanız doğru yoldasınız demektir.

Transferde nelere dikkat edilmeli? Pahalı oyuncular alınmalı ama çok da yetenekli olmamalılar. Bu tip oyunculara yüksek transfer ücretini nasıl ödeyeceksiniz? Onun da yöntemleri var. Yabancı ise ülkede tanınmadığından yüksek transfer ücreti kaliteli transfer yapıldığı algısını oluşturacaktır. Bir iki maç sonra takke düşüp kel görününce suçu teknik direktöre atarsınız. Bonservisi elinde ise imza parası ödeyerek fiyatını yükseltilebilirsiniz. En az iki yıl sözleşme yapılmalı ki kulübün sözleşmelerden doğan yükümlülüğü yüksek olsun. Futbolcunun parasını birkaç ay ödemezseniz sözleşmesini fesheder ve sizi UEFA’ya şikayet eder. Sözleşme sonuna kadar alacağı parayı oynamadan alır, üstüne bir de ceza ödersiniz.
Bunları yaptınız ve kulübü borçlandırdınız, yeter mi? Elbette hayır. Her sezon yukarıda saydıklarımı başarı ile yapan kulüplerle yarışacaksınız. O halde ilave çabalarınız olmalı. Takımın başına öyle bir teknik direktör getirin ki küme düşmenin kitabını yazmış olsun. Aynı sezonda iki takımı birden düşürebilenlere öncelik verin. Henüz oyun sistemini oturtmasına fırsat vermeden evinizde aldığınız ilk yenilgide kovun onu. Birkaç kere teknik direktör değiştirirseniz oyuncular sahada kafası kesilmiş tavuklar gibi dolanmaya başlayacaktır.
Daha işiniz bitmedi. Basına sert demeçler verin. Taraftarı, oyuncuları, hatta birlikte çalıştığınız yönetici arkadaşlarınızı eleştirin. Böylece camia birbirine girer. Kulüp bir yanardağ gibi kaynamaya başlar. Kimsede heves kalmaz. Küme düşmeye çok yaklaştınız ama henüz bitmedi.

Sizi engellemek isteyen muhalefet çıkacak ve kulübün ileri gelenlerinin desteğini alacaktır. Endişe etmeyin. Üye defteri elinizin altında. Hemen defteri kalemi alın ve naylon üye kaydetmeye başlayın. Hangi takımı tuttuğu, futboldan anlayıp anlamadığı önemli değil, genel kurulda oyunu size verecek olması yeterlidir. Unutmayın ki bu ülkede hiçbir muhalefet hareketi üye defterinden güçlü değildir.

Hepsini yaptınız ama yine de düşemediyseniz üzülmeyin. Bu bir maraton. Bu sene olmazsa seneye düşersiniz. Hem tecrübe kazandınız, epey yol aldınız. Hemen muhalefete yüklenin. Düşmeyerek ne kadar büyük bir başarı gösterdiğinizi, sizi eleştirenlerin kirli emelleri olduğunu, bir sonraki sezonda fırtına gibi eseceğinizi falan söyleyin. Ligde kalınca kulübün sevdalıları sevinçten havaya uçacak, her dediğinize inanacak ve hatalar unutulacaktır.
Düşmeyi başardıysanız artık korkmayın. Kulüp mermi hızıyla aşağı doğru gidecektir. Alt lige düşünce azalan gelirler, boşalan tribünler ve ağır borç yükü ile yüzleşeceksiniz. Bu aşamadan sonra kimse yönetime talip değildir, bağlasalar duramazsınız, hedefiniz yerin dibidir artık…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Onur Aydoğan Arşivi