İ. Bülent Çelik

İ. Bülent Çelik

Tam yetki

Hatırlayalım!

Cumhurbaşkanlığı birinci tur seçiminde, Kılıçdaroğlu %44.88, Erdoğan %49,52, Ata İttifakı Adayı Oğan ise  %5.17 oy almıştı.

Kılıçdaroğlu, ilk turdan sonra, iyice kritik hale gelen bu tablo üzerine; o sırada dağılan Ata İttifakının taşıyıcı kolonu, Zafer Partisi Başkanı Ümit Özdağ ile görüşmesi öncesinde hem partisinden hem de 6’lı masayı oluşturan ortaklarından “tam yetki” aldı.

Dikkat edin! Sınırları, çerçevesi çizilmiş bir yetki değil!

Tam yetki!

Peki, tam yetki neden verilir?
Neden toplantıya on dakikacık ilave edilerek sınırlar çizilmez!

O sırada hâlâ bakan olan “Devrik” İçişleri Bakanı ile ‘sokak kavgasına davet’e kadar giden derin travmalara sahip Ümit Özdağ’ın, neler isteyebileceği üç aşağı beş yukarı belli değil midir?

Neden sonuç ifadesine zımni olarak da olsa iki cümle eklenerek “aman ha, şunu şunu isterse zinhar!.. Biz razı değiliz!” ifadesi, tam yetkiyi verenler tarafından, en azından deklare edilmez!


Nedenini söyleyelim:

Çünkü o kritik anda herkes susmayı ve olacakları görmemeyi tercih eder!

Misal; sevgilisine kaçan kızı bulup ortadan kaldırarak aşiretin namusunu temizleme görevi verilen, 14 yaşındaki erkek kardeşe de “tam yetki” verilir!..

“Git ablanı bul ve öldür!” demezler!

Ne yaparlar!

Silahı beline, parayı cebine koyarlar ve “Git bu işi temizle!” derler.
“Bize birşey sorma, işi bitirince nasıl yaptığını bize anlatma, yakalanınca bizi tanıma!” derler.

Kılıçdaroğlu’na da; “Müdür sen bu işi hallet, bize bir şey söyleme, gerekirse biz bilmeyelim, yeter ki şu seçimi kazanalım!” diye tam yetki verenler bugün “İhanete uğradık!”; “Biz çalışırken arkamızdan dolap çevrilmiş!” diye yersiz ve insafsızca feveran ediyorlar!

Oysa birader, Zafer Partisi ile anlaşma, seçimden sonra ilan edilmedi!

Bugün hem parti içinde hem de ittifak içinde aldatıldık diyenler, haberimiz yoktu diyenler, Özdağ’ın Millet İttifakı’na desteği ilan edildiğinde, hani iş işten geçmeden; neden Kılıçdaroğlu’na “Kemal abi, sana tam yetki verdik ama buna ne verdin de ikna ettin, bi çıtlatsana bize de…” diye telefonla bile sorma gereğini duymadılar?
Bu kadarcığını soramazlar mıydı?

Soramazlardı!

Çünkü ne verilmiş olacağını üç aşağı beş yukarı herkes biliyordu.

Ama bunu kimse duymak istemiyordu.


İşte “tam yetki” de bu konforu sağlayan bir aparattı zaten!

Beyler, bayanlar!

Mesele Kılıçdaroğlu’nun, Özdağ’a vaatleri değil, seçimin kaybedilmiş olmasıdır.
Seçim kazanılmış olsaydı, inanın ki bu hikaye, “müthiş son dakika manevrası” adıyla, siyasi başarı hanesine yazılacak pırıltılı bir anekdot olarak tarihe geçecekti!

Sonuç olarak ihanete uğradık diyenlere tek bir sorum var!
%45’e %49,5’luk tabloda, %5’in üzerinde oyu ile oyunun tam göbeğinde yer aldığı düşünülen Ümit Özdağ’ın -kendi deyişiyle ‘Et ve Süt Kurumu’nu mu isteyeceğini hesap ediyordunuz güzel kardeşim?!


Ya da Kılıçdaroğlu’nun bu işi, Özdağ’a gazoz ısmarlayarak mı halledeceğini öngörüyordunuz?

Ağlatmayın beni! …
Kılıçdaroğlu 75 yıl sonra bu ülke için bir şanstı, bu şansı, -kendisi de dahil- hep birlikte heba ettik!

Önceki ve Sonraki Yazılar
İ. Bülent Çelik Arşivi