29. ADANA ALTIN KOZA FİLM FESTİVALİ’NDEN NOTLAR !

29. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde yoğun bir akademik program da var. Bu bağlamda 15-16 Eylül tarihlerinde “Film Festivali Sempozyumu” gerçekleştiriliyor. Mersin Üniversitesi’nden Prof. Dr. Senem Duruel Erkılıç ve Doç. Dr. Hakan Erkılıç’ın düzenleme komitesi üyesi olduğu sempozyumda, ilk günün Davetli Konuşmacısı (Keynote Speaker) Almanya University Babelsberg Konrad Wolf’dan Prof. Dr. Skadi Loist oldu.

29. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali, açılış töreni manidar bir şekilde sanatın iyimser gücünü kullanmak adına, üzerinden yirmi iki yıl geçen 12 Eylül İhtilali’nin karanlığını unutturmak istercesine, 12 Eylül’deki açılış töreniyle başladı. Festival bu yıl 12-18 Eylül 2022 tarihleri arasında gerçekleştiriliyor.


FESTİVALİN AĞIR TOPU ULUSAL YARIŞMALAR
Festivalin en önemli bölümlerinin başında gelen ulusal sinema yarışmasının filmleri her gece iki film olmak üzere 13 Ağustos’ta start aldı. Altın Koza’da bu yıl ulusal yarışma filmleri, korona döneminde Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde de alışkanlık olduğu şekilde, akşam saat 18.00 ve 20.30’da gösteriliyor. Diğer yandan Ulusal Belgesel Film Yarışması, Uluslararası Kısa Film Yarışması, Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışması ve Adana Kısa Film Yarışması bölümleri festivalde yer alıyor. Ayrıca festival programında hem dünya sineması hem de Türk sinemasıyla ilgili özel gösterimler var.

ANA MALZEMESİ KADIN YÖNETMENLER OLAN FİLM
Festivalin diğer önemli yarışması Ulusal Belgesel Film Yarışmasının filmleri ise öğleden sonra gösteriliyor. Ulusal Belgesel Film Yarışması’nın ilgi çekici filmlerinden birisi yönetmenliğini Pınar Fontini’nin yaptığı “Senin Yıllardır Gerçekleştirmeyi Beklediğin Bir Düş Var”, feminist bir yönetmenin ülkemizde kadın hakları ihlallerine yönelik eğlenceli bir ağıt niteliğinde aynı zamanda. Fontini’nin filminin, sinemamıza malolmuş kadın yönetmenlerden oluşan zengin bir malzemesi var. Bu yönetmenler arasında Handan İpekçi, Pelin Esmer, Mizgin Müjde Arslan, Zeynep Dadak, Ceylan Özçelik’in isimleri sayılabilir.

Filmin diğer önemli bir unsuru ise, Ümmiye Koçak tarafından kurulmuş olan Mersin Arslanköy Kadınlar Tiyatro Topluluğu… Fontini ve filmin görüntü yönetmeni Nalan Abbasoğlu’nun, yaşama dair beklentileri, düşleri ve eleştirilerinden beslenen ve oldukça serbest bir sinema diliyle! kotarılan bu uzamış film, 2016 yılında başlasa da; araya korona girince çekimlerini pandeminin koşulları belirlemiş. Diğer yandan ülkemizdeki kadına yönelik haksızlık ve hoyratlığın, feminist bakış açısıyla yapılan kimi filmlerde ve Pınar Fontini’nin filminde de, sinematografik vurguların ihmal edildiği duygusunu yarattığını da ekleyelim.


FESTİVALİN AĞIR TOPU ULUSAL UZUN METRAJ FİLM YARIŞMASI
Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nın açılış filmi ise, senaryo yazarlığını ve yönetmenliğini Gizem Kızıl’ın yaptığı, bol diyaloglu ve iki mekandan oluşan minimal bir film olan “Bana Karanlığını Anlat” oldu. Yönetmen Kızıl’ı, 2016 yılında gerçekleştirdiği “Karabasan” ve 2017 yılında gerçekleştirdiği “Dönüşüm” ve “Aşk Zamanı” filmlerinden tanıyoruz. Kızıl filmini feminist bir perspektifle ele alıyor ve aşık olup evlendiği Veli’nin, on yıllık evlilik sonrasındaki değişimini ve karısı Nermin’e karşı hoyratlığıyla bozulan ilişkiyi anlatıyor. Veli’nin geçirdiği kalp krizi sonrasında ölümüyle, filmin üçte ikisi de bir gazilhanede geçiyor.

Sınırlı mekanlarda gerçekleştirilen filmin başat unsuru yoğun diyalogları. Şüphesiz bu bağlamda yönetmenin ne anlattığı kadar oyuncuların onun dünyasını ne kadar başarılı taşıdığı da önemli olmaya başlıyor. Bu tanımlama bütün filmler için geçerlik taşısa da; yoğun diyaloglu bir filmde seyircinin bütün dikkati oyuncular üzerinde yoğunlaşmaya başlarsa, bu süreçte oyunculuk performanslarındaki ufak kaymalar bile dikkati çekebilir. Ayrıca bir sanatçının asal malzemesinin görüntüler olduğu bir sanat dalında, yaratıcının kendisini ifade etme yolu olarak, sinemanın ayrılmaz bir parçası olan sese yüklenmesi ise, sanatçının sinematografik ifade yollarının yetersiz kalmasına da neden olabilir.

“Bana Karanlığını Anlat” filminde oyunculuk bağlamında Nermin karakterini canlandıran Aslıhan Gürbüz, Veli’nin annesi karakterinde Serpil Gül ve Kamil Dayı karakterinde Mehmet Yılmaz Ak’ın oyunculuk performanslarının öne çıktığını ekleyelim.

Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda gösterilen bir başka film ise yönetmenliğini Cem Demirer’in yaptığı “Mendirek” idi. Yönetmen Demirer’in iyi bildiği bir mekan olan Bozcaada’dan yola çıkarak çektiği film ise içerdiği katmanlara, nitelikli sualtı çekimlerine karşın derdini anlatmada tıkanıklığı olan bir yapım. Demirer filmini kaybeden karakterler üzerine kurmuş ve aralarında birinciliği Aslan karakterine vermiş. Kendi teknesiyle balıkçılık yapan Aslan’ın amcasının oğlu Yılmaz da, kendini önemseyen tavırlarına karşın bir looser’dır. Karısı Melek onu terketmiş, çevresindeki gelenekçi akrabaları da ona bu bağlamda baskı yapmaktadır.

Cem Demirer, “Mendirek” ile Atlanta Film Festivaline de katılmış. Aslında “Mendirek”, yönetmen Demirer’in deneyim eksikliğine kurban olmuş bir film izlenimi veriyor. Şüphesiz pek çok bağımsız sinema örneği belirgin bir konu yerine durumları anlatır ve ana akım seyirci açısından izlenmesi zor örnekler içerir. Diğer yandan sanat mimesis dönemini aşalı çok zaman geçtiği için bu tarz sinema, sanatın gerçek işlevine de daha yakın bir tarz oluşturur. Yaşamın yansıtılması, içinde katmanlar barındıran bağımsız sinema açısından formüllere indirgenebilecek bir süreç değil. Bu bağlamda taklit etmeden yaşamı yansıtmak bu tarz sinemanın bir avantajı gibi görünse de, “Mendirek” de olduğu gibi yönetmen kendi bildiği dünyayı yansıttığından emin olma tuzağına düşüyor. Film kimi zaman gerilim sineması sınırları içine girse de bu bağlamda da bağlantılarını kuramıyor ve süresi uzamaya başladıkça da izlenmesi zorlaşmaya başlıyor.


FESTİVAL İÇİNDE “FESTİVAL SEMPOZYUMU” !
Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde yoğun bir akademik program da var. Bu bağlamda 15-16 Eylül tarihlerinde “Film Festivali Sempozyumu” gerçekleştiriliyor. Mersin Üniversitesi’nden Prof. Dr. Senem Duruel Erkılıç ve Doç. Dr. Hakan Erkılıç’ın düzenleme komitesi üyesi olduğu sempozyumun ilk gün Davetli Konuşmacısı (Keynote Speaker) Almanya University Babelsberg Konrad Wolf’tan Prof. Dr. Skadi Loist oldu. Diğer yandan ilk oturumun konuşmacıları olan, büyük bir sebatla ve mücadele ile İzmir’de Kadın Yönetmenler Film Festivali’ni gerçekleştiren Prof. Dr. Berrak Taranç ve festivalin direktörü yönetmen Gülten Taranç, “Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali: Bir Uluslararası Tematik Festival Olarak Sürdürebilirlik” başlıklı sunumlarıyla, tematik bir film festivali yapmanın ve sürdürebilmenin zorluklarından bahsettiler. Ayrıca iki güne yayılan bu sempozyuma, pek çok akademisyen de bildirileriyle katkıda bulunuyorlar.

ALTIN KOZA FİLM AKADEMİ
Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin en etkili yanlarının başında “Çukurova Altın Koza Film Akademi” etkinlikleri ve pek çok önemli sinemacı ve kültür insanının katılımıyla gerçekleştirilen paneller geliyor. Film Akademi Programı bağlamında Prof. Dr. Lale Kabadayı’nın sadece sinema öğrencileri ve meraklıları için değil, profesyoneller açısından da zihin açıcı olan “Film Çözümlemesi: Nereden Başlamalı?” isimli atölyesi, donanımlı hocaları olan öğrencilerden neden hem sinema hem de televizyon sektöründe daha az yaratıcı insan çıkıyor sorusunu da akla getiriyor… Şüphesiz bu sorunun yalın bir de yanıtı var: Yeteneklerine göre öğrenci seçmeyen bir üniversite seçim sisteminin olması… Ayrıca Film Akademi Programı bağlamında eski öğrencilerim ve sinemamızda öne çıkan sanatçılardan Rıza Kıraç’ın “Senaryo Yazma ve Okuma” ve Natali Yeres’in “Ne Olaki Bu Sanat Yönetmenliği” isimli atölyeleri de hem öğrenciler hem de profesyoneller açısından katkı sağlayıcıydı.

Festival etkinliklerinden olan ve yakın zamanda kaybettiğimiz sinemamızın efsane oyuncuları Fatma Girik ve Cüneyt Arkın’ı anma toplantısı Adana Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nda gerçekleştirildi. Sinemamızın önemli oyuncuları Selda Alkor ve Halil Ergün, önemli yönetmenlerimizden Şerif Gören, sahip olduğu yetkin yazılı ve görsel belge arşiviyle pek çok önemli kitaba imza atan sinema yazarı ve tarihçisi Burçak Evren ve iki oyuncuyla da yakın ilişkileri olan ve panelin moderatörlüğünü de üstlenen Bircan Silan, iki değerli oyuncuyla ilgili farklı perspektiflerden anılarını paylaştılar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bülent Vardar Arşivi