Aşk sarhoşluğunun en ‘Tekinsiz’ hali

Şarkılarında hüznü sırtından ayırmayan Merve Çalkan, bir Mabel Matiz bestesi olan altıncı teklisi Tekinsiz ile tekrar karşımızda. Şarkı 90’lara bir selam gönderirken aşkın sarhoşluğunu en saf biçimde dile getiriyor.

Merve Çalkan dinleyicilerin radarına sosyal medya hesabından çalıp söylediği şarkılarla girmişti. Daha sonra Sofar’daki performansıyla dikkatleri daha da üzerine çekti ve sırtına yüklediği hüzün dolu şarkılarıyla kendine bir yol açarak o yolda emin adımlarla ilerledi.
Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji bölümü mezunu Merve Çalkan’ın şarkılarında her daim hissettiğimiz şiir merakı, samimiyeti, dinleyiciyi oradan oraya savurdu. En klişe tabirle aşık da maşuk da kendinden bir şeyler buldu onun şarkılarında. Ve Çalkan, altıncı teklisi Tekinsiz ile yine rotasını şaşırmadan hüznü meze yapıp şarkıyı bir de sürprizle taçlandırarak çok sevdiği 90’lara bir selam gönderiyor.
Tekinsiz, daha önce de birlikte çalıştıkları bir Mabel Matiz bestesi. Sözleri de Mabel Matiz’e ait. Özellikle girişinden itibaren sizi içine alan 90’ların ‘gerçek’ pop sound’u synth’lerle birleştirilmiş. Çalkan’ın vokali de üzerine çok iyi oturmuş. Aşkın sarhoşluğunu epey derinden duygularla anlatan şarkıyla ilgili Çalkan’la konuştuk.
◼ Müzik hayatında Aşkın Nur Yengi, Demet Sağıroğlu ve Sertab Erener gibi isimlerin önemli rolü olduğunu biliyorum. ‘Tekinsiz’de 90’lara bir selam göndermene etkisi oldu mu bu durumun?
Evet elbette. Şarkı yazmaya başladığımda kendimde ilk keşfettiğim durumdu bu aslında. Şarkı yazarken dinlediğiniz şarkılardan etkilenmemek mümkün değil çünkü orada tetiklenen duygular aslında o şarkıları ilham olarak size sunuyor. Tekinsiz de keza dinlediğimde 90’lar şarkılarında etkilendiğim birkaç şarkının hissini hatırlatmıştı bize. Bu hissi geçirebilmesini istediğimiz için düzenlemesinde o selamı göndermeye özen gösterdik aslında.
◼ Ne ifade ediyor sana 90’ların müziği? Ya da sadece 90’ların müziğiyle mi ilgilisin diye sorayım.
90’lardaki üretimin bolluğu ve çeşitliliği o zaman müzikte gelinen yer, duyguları ifade edişteki özgünlük hep benim bu zamandan bakınca ayırt edebildiğim detaylar. Çocukken o şarkıları dinleyerek büyürken tabii ki bunun farkında değildim. Şimdi şarkı yazarı olarak böyle bir pencereden görüyorum 90’ları. Şarkı yazan tarafım için iki türlü müzik dinleme durumum oluyor: Biri hakikaten o an keyif aldığım ya da moduma eşlik etmesi ya da yön vermesi için dinlediğim şarkılar. Diğeri ise bana ilham verenler; bunlar çoğunlukla yoğun hissettiğim hatta şarkıyı durdurup kendim söylemek istediğim şarkılar oluyorlar. Yaptığım şarkıda da hep bu hisse bende yarattığı bu coşkuya imreniyorum. İçten içe hep öyle bir şarkı yazmak istiyorum. Ama bu illaki 90’lar değil. 90’larda müzik yapan ama öncesinde de albümleri olan sarkıcıların eski şarkılarını keşfe gömülmek benim en keyif aldığım hobilerimden biri. Ama şöyle bir ayrımın da altını çizmeliyim; ben güncel olan müziği de çok fazla dinliyorum. Sadece 90’ların benim için ayrı bir yanı var. Orada Onno Tunç var, Uzay Heparı var… Gökhan Kırdar’ın en sevdiğim albümleri var. O dönemin içinde olabilme ve o isimlerin bazılarıyla çalışabilme hayalinin imkansızlığı var… Böyle buruk ama tatlı bir sempati duyuyorum 90’lar müziğine.
◼ Daha önce Mabel Matiz ‘Gözlerin’in düzenlemesini yapmıştı. Şimdi de ‘Tekinsiz’in bestesiyle karşımızda. Nasıl kesişti yollarınız?
Mabel Matiz benim lise yıllarımdan beri hayranlık duyduğum bir şarkı yazarı. Onun sesi ve sözleri bana çok ilham olmuştur. Seneler önce bir gün tanıştık ve o da benim müziğimle tanıştı. Ortak bir hissimiz ve ifademiz varmış ki yaptığım müziği hep severek takip etti. Sonra birlikte benim müzik yolculuğuma başladık.
◼ Şarkının hikayesi nedir? Ne anlatıyor bize ‘Tekinsiz’?
Tekinsiz benim dinlediğim anda içimi titreten bir şarkıydı. Totalde bir aşk sarhoşluğunu, o sarhoşlukla gelen sakinlikle ve biraz da çekingenliğini yırtmışlıkla sevgisinin duyulmasını, hissedilmesini isteyen bir şarkı.
◼ Şiir ve edebiyatla da ilgilisin. Bu dalların nasıl etkisi oluyor müziğine?
Şiir ve edebiyat hayatımın büyük bir kısmını o kadar kaplıyor ki; ilgilenmekten daha büyük bir söz bulmak gerekebilir bu duruma. Ben ifade edişe hayranım. Duyguları duymaya, görmeye hep uyanığım. Bizzat kendimle olan meşgalem bu. Edebiyat bana hatırlatıyor, duygularımı, kendimi… en önemlisi içerideki konuşmak isteyen ama ne konuşacağına da karar veremeyen karışıklığa doğru sorular ve doğru başlıklar gösteriyor. Kısaca buna ilham diyebiliriz.
◼ Şarkılarında hep bir hüzün hakim. Her sanatçı yaşadıklarından etkilenir elbette. Senin de beslendiğin nokta hüzün mü?
Hüzün de benim ilhamlarımdan biri. Hüznü yaşayışımla alakalı olabilir bu. Hüzünlendiğim anlar benim en sakin olduğum anlar. Sakin olduğumda üretebiliyorum evet. Ama sadece hüzünle sakinlemiyorum. Güzel bir hava, sevdiğim bir ortam da beni sakinleştirdiğinde o da üretimim için elverişli oluyor. Ben sakinliğimden besleniyorum.
◼ Neden hep single üzerinden gidiyorsun? Tüketimi kolay olduğu için mi? Albüm projesi yok mu kafanda?
Albüm projem var. Henüz bir adım atmadık fakat böyle bir planımız var. Çünkü istiyorum. Albümün bir ruhu, onun da bir ifadesi var. Kitap gibi. Ama şu an önceliğim dinleyici ile buluşma yolunda en hızlı ve etkin olan tarafta olmak. Bu da teklilerle mümkün. Ben de bir dinleyiciyim ve şu an kendi müzik dinleme tarzıma baktığımda vardığım sonuç da sık ve istikrarlı bir şekilde tekli paylaşmak şu anki tüketimde aktif ve etkili olmanın tek yolu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Burak Soyer Arşivi