“Bazen üzülürken dans etmek, dans ederken de üzüntüyü hissetmek lazım”

Büşra Öndeş Candan, nam-ı diğer NinaZen, epey ses getiren ilk teklisi ‘Durdurak Bilmez’in ardından vitesi biraz daha yükselttiği yeni şarkısı ‘Güneşin Işığına’yı BBI Music Co. etiketiyle dinleyiciyle buluşturdu. Dizginleri sevginin kollarına bırakarak gönülde ne varsa onu yaşamanın ‘güzelliğini’ enerjisi yüksek altyapılara eşlik eden hafif ‘buğulu’ şarkı sözleriyle anlatan şarkıyı ve müzik geçmişini NinaZen’le konuştuk.

NinaZen ismi çocukluğumuzun oyunu Tekken’in kadın karakteri Nina Williams ve senin Zen’e olan merakından geliyormuş. İkisini hangi noktada buluşturdun ve bu iki –zıt diyelim- karakter senin karakterinde nasıl vücut buldu?

Oyun oynamayı hâl seviyorum, Japon kültürüne de merakım çok vardır. Nina hem güçlü hem güzel olan bir kadın, aklımda o kalmış çocukluk anılarımdan nedense bir ismim olsa Nina olmasını isterdim demiştim hep sarışın olmasının da etkisi var bir yandan. Zen ise hep sevdiğim bir felsefedir. Hayatın anlamı orda gizli gibi görüyorum. Her iyiliğin içinde bir kötülük her kötülüğün içinde de bir iyilik vardır. Böyle düşününce kendimi daha mutlu ve huzurlu hissediyorum.

Bi’ Kuble’den Emre Siyahoğlu’nda verdiğin röportaja göre müziğe olan ilgin neredeyse anne karnına gidiyormuş! Nasıl başladı müzikle ilişkin? Nasıl gelişti?

Babam konservatuvar mezunu ve udidir. Annemin de sesi çok güzeldi (1 sene önce vefat etti) kardeşlerimin de sesi hep güzeldir kulağımız da anne ve babadan geliyor. Böyle bir ailede başlayınca zaten 1-0 önde başlamışım gibi. Evde hep değişik müzik enstrümanlarımız da olmuştur. Ablama alinin orgla mesela ilk 4 yaşında Q10 tanışmıştım ve o zamandan çalabiliyordum, şu an da piyanom var. Üniversiteye başladığım zamanlarda ücretsiz şan eğitimleri almıştım belediye kurslarından. Çalışınca da Mustafa Arabacı’dan bir süre eğitim aldım ve her șan hocam sesimi beğenip bu yolda ilerlemem için bana destek olurdu. Hepsine buradan teşekkür ederim.

Yeni şarkın ‘Güneşin Işığına’ yayınlandı. Ben şarkıda fazlasıyla 90’lar havası aldım ve bu çok da hoşuma gitti zira bizde “oldies” takılmak her ne kadar bir 10 yıl öncesi kadar revaçta olmasa da yine formunu koruyor. Bu amaçla yapılan şarkılar da açıkçası biraz zoraki ortaya çıkmış gibi geliyor bana. Şarkının hikâyesini bir de senden dinlemek isterim.

Şarkıları Yunus yazıyor ve çoğu şarkısının derin anlamları olduğunu söyleyebilirim. Bizi müzik olarak da duygusal olarak da yakınlaştıran şey zaten onun bu aniden çok güzel şeyler yazabilme yeteneği diyebilirim. Yalnız ‘Güneşin Işığına’nın aşırı derin bir anlamı olduğunu söylesem yalan olur, ama kesinlikle yaratıcı ve eğlenceli bir çıkış hikâyesi var. Bazı şarkılarında Freddy Mercury’nin filminde ‘Another One Bites the Dust’ın çıkış hikâyesine benzer bir ilham kaynağı var Yunus’un. Birden aklına bir ritim geliyor, onu ağzıyla hızlı hızlı tekrarlıyor “bu çok iyi dans ettirir” diyor, ‘Güneşin Işığına’ da öyle oldu. ‘Günneşşin ışşşııına’yı hızlı hızlı okuduğunda kendi kendine bir ritim oluşturduğunu fark etti ve bir gün içinde şarkıya dönüştürdü. ‘Güneşin Işığına’ formuna uygun bir hikâye yaratmaya karar verdi. Güneşin ışığını sevgilide çekici gelen her şey ile nitelendiriyor aslında. Bazen en negatif şeylere rağmen birine yaklaşılır güneşin sıcaklığına yaklaşır gibi, öyle bir dünya yarattığını düşünüyorum.

Şarkının çok enerjik bir sound’u var. Ama diğer yandan da gözyaşı dökecek kadar hüzünlü olmasa da duygusal sözleri var. Sanıyorum bu senin şarkıların için kullandığın, “olumlu-olumsuz his anında iyi hissettirecek dile sahip olmak” tanımını destekliyor. Katılır mısın bu görüşüme?

Zıtlıkları şarkılarında kullanması konusundaki tespitiniz çok doğru bu arada. Ona da söyledim bu yorumunuzu fark ettiğiniz için çok mutlu oldu. Biz ikimiz bir kişi olduk Yunus’la, zıtlıklarla ortak bir bünyenin oluşması ile daha güçlü bir bünye olduk. Hayat da böyle, üzüntü anında üzüntüye kapılmak, yıkılmak ve depresyona girmek ne kadar normal olsa da bazen üzülürken dans etmek, dans ederken de üzüntüyü hissetmek lazım. Özetle zıtlıkları seviyoruz, bu edebiyatı seviyoruz

‘Güneşin Işığında’da beklemediği bir şekilde duygularına ipleri kaptırmış, onlara teslim olmuş, hislerine mağlup olmuş biri var. Ama mevzu bahis sevgiyle alakalı olunca bu teslimiyet “güneş”e karşı oluyor galiba. Burada güneşi bir metafor olarak mı kullandın?

Evet. Güneş orada sevdiğim ve aşık olduğum kişiyi temsil ediyor.  Önceki soruda söylediğim gibi ‘Güneşin Işığı’ çok parlak, çekici. Ama yaklaşınca sıcak, can yakıyor. Müzik de bu arada kalmışlığa bir tepki gibiymişçesine hareketli, dans formunda.

Yeni yılda bize verebileceğin müjdelerin var mı?

Hazır bir sürü bestemiz var zaten ama Barış ve Yunus'un da işleri var o yüzden vakit ayırabileceğiniz ölçüde ilerleyebiliyoruz şu an. Kayıt almamız gereken üç şarkımız var. Bakalım belki bu yıl hepsi gelir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Burak Soyer Arşivi