BİR UNUTMAYACAĞIZ MASALI

Bu yılın hemen başında yerin korkunç uğultusu yine depremler ülkesi Japonya’dan geldi. Depremin büyüklüğü 7.6 idi. Yani bir yıl önce bizi iki kez sarsan Büyük Akdeniz depremiyle aynı büyüklükte. Biz resmi rakamlara göre, 50 binin üzerinde canı yitirdik, binlerce yaralımız vardı, korkunç bir enkaz yığınıyla karşı karşıya kalmıştık.

Japonya’daki depremde ise ölü sayısı 238, yaralı sayısı bini bile bulmuyordu.

Çok çarpıcı bir bilgi var; Hatay merkezli deprem 13,5 milyon nüfusu etkilemiş, Japonya’daki ise neredeyse 50 milyon nüfuslu bir bölgeyi...

Onlarda okul ve hastaneler ve toplu kullanım alanları daha güvenli, bizde ise Allah’a emanet…

Onlarda deprem yıldönümleri  ‘unutma ve unutturma’ üzerine kurulu. Bizde ise ‘unut ve uyut’ üzerine…

Şimdi depremin üzerinden bir yıl geçti; bölge zaten çok büyük bir göç verdi, mahalleler köyler boşaldı. Hala çadırlarda kalanlar var.

Ne aklımızda kaldı? Dünyanın tam merkezinde yer alan Anadolu coğrafyasının tarih boyunca depremler diyarı olduğunu bir türlü öğrenemedik.

Gölcük depreminin gözümüzü açtığını sanırdık, hem ülkenin yöneticileri hem de halkımız meğerse İmar Affı (barışı) beklentisi varmış!

Mesela aklı başında olan insanlar merak ediyorlar; deprem bölgesinde yıkılan binaların kaçı İmar Barışından yararlandı?  Bu binalarda kaç kişi öldü veya yaralandı?  Bu unutmamızı, 21. Yüzyıl rüyalarına dalıp uyumamızı bekliyorlar.

DEPREM SADECE YIKILAN BİNALAR MI?

Dönemin kentleşmeden çevreden sorumlu bakanı şimdi İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adaylarından Murat Kurum.

Kurum’un öncelikli hedefi depreme karşı kentsel dönüşüm olacak

Zaten kabına sığmaz İstanbul’u yeni yerleşim alanları bekliyor. Oysa İstanbul’a eklenen bacalar ve kentin havası kurum kaldırmaz.

Depremlerle çürük çarık binalarda oturduğunun farkında olmayan canlar yandı, bin bir emekle kurulan yuvalar dağıldı. Tarım alanları binlerce ton atıkla kaplandı.

Deprem bölgesinden çıkan atık miktarının 150 milyon tondan fazla olduğu hesaplanıyor. Bu atıkların içinde asbest var, kimyasallar var. O var, bu var…

Tarihin her döneminde bereketli topraklar sayılan bölgede çevre sorunları üzerine ne bir proje üreten ne de hesap soran var.

Hatay’da zeytin, Malatya’da kayısı, Antep’te fıstık ağaçları ağlıyor; tıpkı insanlar gibi!

Depremin yıktığı kentlerden Hatay’ın başına gelenleri ayrı not etmek lazım. Depremin üzerine seçtikleri TİP milletvekili Can Atalay bir türlü meclis çatısı altına giremedi. Madencilerin, tren kazası mağdurlarının kısacası halkın avukatı olan Atalay’ı bu kez mecliste yaptıkları darbeyle engellediler, Anayasa ayaklar altına alınırken  ben en çok Hatay’ da yerel seçim sonuçlarını merakla bekliyorum. Hesap vermeden aday olmak neymiş; onu da göreceğiz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Erdil Arşivi