DEVLETİN YENİDEN İNŞASINDA TOKİ’NİN ROLÜ

Mega kentler, rezidanslar, şehrin silüetini değiştiren projeler… Uzun zamandır İstanbul’da dev bir inşaat şantiyesinin içinde yaşıyoruz. Doğanın günden güne yok edilmesinin ve plansız yapılaşmanın sonuçlarını hep birlikte görüyoruz.

Barınmanın temel bir ihtiyaç olmaktan çıkıp piyasalaşması, toplu konutlarla devletin vatandaşını borçlandırılması tabi ki sadece Türkiye’ye özgü bir durum değil. Ancak devletin tüm bu süreçte devreye girmesi, inşaat işinin patronu haline gelmesi, emekçi sınıfları sömürmesi Türkiye, Meksika, Arjantin, Brezilya, Doğu Asya, Rusya gibi ülkelerde benzer bir seyir izliyor ve neoliberalizmin otoriterleştirdiği bir devlet yapısı göze çarpıyor. 

Bu hafta kitap raflarında yerini alan ve bugünün Türkiye’sini analiz etmek için kilit öneme sahip TOKİ’yi inceleyen bir çalışmaya yer vereceğiz. İletişim Yayınları’ndan çıkan ‘Çılgın Projelerin Ötesinde TOKİ, Devlet ve Sermaye’ kitabı, eğitimini siyaset bilimi üzerine tamamlayan Havva Ezgi Doğru’nun doktora çalışması.

Kitapta konutun temel barınma ihtiyacından nasıl çıktığı, metalaşma süreci, Dünya Bankası, IMF gibi kuruluşların farklı coğrafyalardaki konut sektörüne ilişkin politikaları, sistemin nasıl dönüştürüldüğü, kredilendirme, mortgage sistemi kapsamlı bir şekilde anlatılıyor.  Türkiye’de ise devlet eliyle hayata geçirilen toplu konut inşaatı TOKİ’nin kuruluşu, emekçi, yoksul sınıfların uzun vadeli güvenilir müşterilere nasıl dönüştürüldüğü tarihsel süreçle birlikte ele alınıyor. Kitap Türkiye’de konut üretiminin ekonomi-politik analizini sunuyor. Ayrıca devletin konut üretiminde tek başına nasıl söz sahibi haline geldiğini de ortaya koyuyor.  

12 EYLÜL VE TOKİ

Devletin konut sektörüne kurumsal olarak müdahale etmeye başlaması 12 Eylül 1980 darbesinin hemen arkasından gerçekleşti. Darbe yönetiminin ilk icraatlarından biri 1981 yılında Türkiye’nin ilk Toplu Konut Yasası’nı çıkarmak olmuştur. Ancak kanunun en büyük problemi sektörün finansmanı konusunda herhangi bir plana sahip olmamasıdır. (s.29)

Türkiye’de devletin dönüşümünün bir laboratuvarı niteliğini taşıyan TOKİ kapitalist otoriter devletin günümüzde aldığı bir form olarak karşımıza çıkıyor. Havva Ezgi Doğru, yaptığı çalışma sonucunda TOKİ’nin hem devletin şahsileşmesinin hem de sermayedarlar ve devlet arasındaki patronaj ilişkisinin en açık olduğu kurum özelliğini taşıdığını belirtiyor. Bundan dolayı pek çok çalışma da AKP iktidarı dönemindeki gayrimenkulün politik iktisadını inşaata dayalı birikim olarak açıklıyor ve bu dönemin yeni zenginleri “AKP’nin inşaat baronları” veya “AKP’nin müteahhitleri” olarak tanımlanıyor.    

Türkiye’de konut sorununun geçirdiği evrim yani konutun bir değişim değerine, metaya dönüşmesi devlet eliyle yapılmış, AKP’nin iktidara gelmesiyle kamuya ait arazilerin kullanımını belirleyen, konut üreticisi aynı zamanda konut finansmanını sağlayan, banka olmadığı halde bir finans kuruluşu gibi hareket eden bir yapıya dönüşmüştür.

2003 sonrası TOKİ yeniden yapılandırılarak otuza yakın yasal düzenlemeyle mülkiyeti devlete ait olan arazileri imara açmak ve satmak, yurtiçinde ve dışında şirket kurmak ve şirketlere ortak olmak, özel şirketlerle birlikte devlet arazileri üzerinde kâr amaçlı hasılat paylaşımı projeleri geliştirmek, gecekondu bölgelerinde kentsel dönüşüm projeleri geliştirmek için çalışmıştır. (s.31) İnşaat sektöründeki en büyük müteahhitlerden biridir. Kitapta yer alan bilgiye göre TOKİ’nin tüm şirketlere eşit mesafede durduğunu da söylemek mümkün değildir çünkü yüklenici şirketlerin %68’i AKP hükümeti ile yakın ilişkileri olan inşaat şirketleridir.

MÜŞTERİYE DÖNÜŞEN EMEKÇİLER

Kitabın dikkat çekici bölümlerinden biri de emekçi sınıfların toplu konutlar aracılığıyla müşteriye dönüştürülmesidir. TOKİ’ye borçlarını ödeyememeleri durumunda emekçilerin evlerinden atılacak olmaları otoriter devlet biçiminin temel özelliklerinden biridir.

TOKİ kentsel dönüşüm projeleriyle gecekondu bölgelerini dönüştürmektedir. Kentsel yenilemede de yakın zamanda Fikirtepe’de gördüğümüz gibi gecekondu sahipleri mülkiyet haklarından vazgeçerek, TOKİ’ye borçlanmış ve TOKİ’nin uygun gördüğü büyüklükteki evlere yerleşmek zorunda bırakılmışlardır. Yani kitapta da altı çizildiği gibi bu bir mülk transferi değil, çalışan sınıfları borçlandırma projesidir.

 Tüm ülkeyi şantiye alanına dönüştüren TOKİ’nin 1980’den başlayıp günümüze uzanan serüvenini ve AKP’nin kurduğu otoriter rejimin bir aygıtı haline gelişini bu detaylı çalışmadan okuyabilirsiniz.

YAZAR HAKKINDA

Ortodoğu Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde lisans, Sabancı Üniversitesi Kültürel Çalışmalar Bölümü’nden yüksek lisans ve 2017’de York Üniversitesi’nde (Kanada) Siyaset Bilimi Bölümü’nde doktorasını tamamladı. Devlet teorileri, siyasal iktisat ve kentleşme konularında çeşitli çalışmaları ve makaleleri yayınlandı. Anadolu Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde çalışmaktadır.

Haftanın çok satanlar listesini D&R, idefix, hepsiburada, Remzi Kitabevi, Penguen Kitapevi, BKM Kitap ve Amazon Türkiye listelerinden yola çıkarak derledik.

  1. Kayıp Tanrılar Ülkesi, Ahmet Ümit
  2. Balıkçı ve Oğlu, Zülfü Livaneli
  3. Hayat Kaybettiğin Yerden Başlar, Miraç Çağrı Aktaş
  4. Veba Geceleri, Orhan Pamuk
  5. Söylenmemiş Sözler, İclal Aydın

KADINLAR

Eduardo Galeona

Sel Yayıncılık


Farklı coğrafyalardan, farklı sınıflardan kadınlar… Kimi büyük kimi küçük eylemlerle, kimi konuşarak kimi yalnızca susarak, yaparak ya da yapmayarak tarihin akışını değiştirmiş kadınlar… Engizisyona, senatoya, kiliseye, sömürgecilere, faşizme direnen kadınlar… Dans eden, seven, sevişen, ağlayan ve gülen kadınlar…Eduardo Galeano dünyanın farklı yerlerindeki kadınları anlatarak okuru bir insanlık tarihine davet ediyor.

MEHMET’İN BABASI NÂZIM

Gündüz Vassaf

Karakarga Yayınları

Gündüz Vassaf, Karakarga Yayınları’ndan çıkan ‘Mehmet’in Babası Nâzım’ kitabında okuyucuyu Nâzım’ın hayatında bir yolculuğa çıkarıyor. Kitapta Nâzım’ın oğlu ressam Mehmet’in hikâyesini ilk kez okuyacak ve Mehmet’in babası Nâzım’la tanışacaksınız.

HİSLİ KİRPİ

İlhami Algör

İletişim Yayınları

İlhami Algör, Hisli Kirpi'de kendine özgü muzip diliyle duyguların ve gerçeklerin, var olmanın ve yok oluşun, anın ve geçmişin iç içe geçtiği bir hikâye kuruyor.

BÜLBÜLÜ ÖLDÜRMEK

Harper Lee

Epsilon Yayınları

Tüm zamanların en sevilen hikâyelerinden biri olan, kırktan fazla dile çevrilen, Oscar ödüllü bir sinema filmi için temel oluşturan ve yirminci yüzyılın en iyi romanlardan biri seçilen Pulitzer ödüllü Bülbülü Öldürmek, Amerika’nın acımasız bir önyargı ile zehirlenmiş güneyinde geçen, sürükleyici, yürek burkan ve dikkat çekici bir büyüme hikâyesi.

ASİ KIZLARA UYKUDAN ÖNCE HİKÂYELER

Elena FavilliFrancesca Cavallo

Hep Kitap

Asi Kızlara Uykudan Önce Hikâyeler; prenslerini bekleyen değil, kaderlerini ellerine alan kadınları anlatan bir kitap. Denizlerin derinliğinden ormanların kuytusuna, savaş meydanlarından şaşaalı saraylara, hastanelerden gökyüzünün sonsuz maviliğine, dünyanın ve zamanın her köşesinden kendilerine dayatılan kurallara ve geleneklere isyan eden kadınların hikâyeleri özellikle kız çocuklarının baş ucu kitabı olmaya aday.

ACABA NEDEN?

Feridun Oral

Yapı Kredi Yayınları

Feridun Oral yeni kitabıyla minik okuyucularla buluşuyor. Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan kitabın çizimleri yazarın diğer kitaplarında olduğu gibi kendisine ait. Bu sefer kahramanımız yaramaz bir kedi. Çatıdaki serçeleri kovalarken dengesini kaybedip düşen minik kedicik biraz tuhaf görünmektedir. Meraklı kitap kurtları kitapta yaramaz kedinin neden tuhaf göründüğünün ipuçlarını arayacak.

SARAYDA BİR YIL

Rana Demiriz

Genç Timaş

Mehlika, İzmir’deki tarihî evlerinin arka bahçesindeki şeftali ağacının dibine gömülmüş asırlık fırçalar ve boyalar bulur. Daha sonra karşısına çıkan mektupların, henüz on beş yaşındayken Topkapı Sarayı'na eğitim alması için gönderilen bir ressama ait olduğunu keşfeder. Kahramanımız ressamın sırrını arkadaşlarıyla birlikte çözmeye çalışır.

KAYBEDENLER KULÜBÜ

Andrew Clements

Günışığı Kitaplığı

Bunun Adı Findel ve Karne Oyunu gibi romanlarıyla çok sevilen Andrew Clements, bu kez minik kitap kurtlarını kitapların dünyasında kaybolmayı seven bir çocuğun hikâyesine götürüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eda Yılmayan Arşivi