FENERBAHÇE MESUT…

Her iki takımdan kaliteli ayakların kaliteli işler yaptığı, pozisyonu ve heyecanı bol bir 90 dakika oldu. Sezonun ilk maçı, sıcak, sakatlıklar, henüz yapılamayan transferler vs. Söylenecek çok şey var ama en önemlisi ilk maçta 3 puanı almaktı. Fenerbahçe bunu başardı.
“Fenerbahçe şanssızlığı” artık literatüre resmi olarak geçmiştir sanıyorum. Pereira da ne olduğunu hatırlamıştır herhalde. Hazırlık sürecinde oturttuğu 11’i ilk maç sahaya sürememeyi başka türlü nasıl açıklar? Pelkas, Valencia, Mert Hakan Yandaş’ın sakatlıkları moda deyimiyle şaka gibi.
Üçlü defans gibi farklı bir sistemle ilk maça çıkarken böyle önemli isimlerin yokluğunu herkes handikap olarak değerlendirirken İrfan Can Kahveci için büyük fırsat olarak görenler vardı. Nitekim Kahveci de oynayacağı her takımda ilk onbirin değişmez ismi olabileceğini gösterdi. Aynı şeyi Pereira’nın neden tercih ettiğini çok anlamadığım Samatta için söylemek zor.
İlk 11’de aksayan iki üç isim var; Novak, Osai ve hatta Ferdi. Novak üçlüde sol stoper olarak hem pozisyon hataları yapıyor hem zamanlama… Üstelik sol kanat olarak oynayan Ferdi’yi de bozdu zaman zaman… Min-jae Kim veya Serdar Aziz merkez stopere gelince Szalai’nin sol stopere geçince sorun çözülüyor. Sağ kanat Osai’nin de özellikle ofansif oyunda performansını yükseltmesi gerekiyor.
Maça Adana etkili başladı. Balotelli, Akintola, Belhanda, Gökhan İnler gibi isimleri her futbolseveri heyecanlandıracak cinsten,futbolu da hiç fena değil… İstekli, tempolu başladı Mavi Şimşekler ve ilk 20 dakika oyuna hakim oldular. Ancak pozisyon üreten Fenerbahçe oldu.

  1. dakikada Gustavo’nun kontratakta ceza sahası dışından vurduğu top direkten dönerken, Fenerbahçe şansızlığının bir başka tezahürüydü..
    Samatta 16. Dakikada ceza sahası içinde topa vurmak için o kadar çok bekledi ki, “benden olmayacak” der gibiydi. 32. dakikada ise direğe takılan Adana oldu.
    Ardından Mesut Özil dakikaları başladı. Sağdan Adana defansının arkasına sarktığı üç dört seferde de ya beklediği desteği alamadı ya verdiği paslar değerlendirilemedi. Ancak Mesut bu pozisyonların büyük bölümünü kendisi değerlendirebilir, kaleye vurabilirdi.
    İlk yarının uzatma dakikalarında Samatta’nın pas hatasıyla gelişen atakta Balotelli’nin uzaktan şutunu Altay zorlukla çeldi. Adana için bir şanssızlık dakikasıydı
    İkinci yarıya iki doğru değişiklikle başladı Fener… “Ben kaçayım” diyen Samatta’nın yerini Serdar Dursun aldı. Defansta ise Serdar Aziz merkez stopere geçerken, Szalai sol stopere kaydı. Ferdi yedek kulübesine giderken Novak sol kanada geçti.
    İki Serdar değişikliği uğurlu geldi. İkinci yarıya golle başladı Fener… Serdar Dursun’un ara pasıyla ceza sahasına giren Kahveci, Mesut Özil’i yalnız topla değil golle buluşturdu…
    Golden sonra oyunun temposu düşerken Adana’da ciddi bir motivasyon kaybı yaşandı. Öyle ki Samet Aybaba 60. dakikada, iki ünlü ismi Balotelli ve Belhanda’yı, 74. Dakikada ise Akintola’yı kenara almak zorunda kaldı. Böylece Adana Demir Aybaba’nın klasik Anadolu takımlarından birine dönüştü; teknik yeteneklerden yoksun ama mücadele eden, çalışan bir takım.
  2. dakikada Fener şanssızlığı bir kere daha kendini gösterdi; Serdar Dursun sol omzundan sakatlandı. Yerine Nazım Sangare girince Fenerbahçe sahada forvetsiz kaldı.kalan dakikalarda Osayi santrafor taklidi yaptı.
    Kalan dakikalarda Adana Demir’in atakları sonuç vermeyince Fenerbahçe bu sıcak, zor deplasmandan üç puanla döndü.
    Bu arada Pereira zamanında yaptığı hamlelerle, zamanında değişiklikleriyle maça hakim olduğunu, sadece seyretmediğini, maçı okuduğunu ve müdahale edeceğini gösterdi. Umarım bu tavrı değişmez.
    Ancaaaaak;
    Bu takıma takviye şart, en az bir santrafor ve mümkünse kanat
    Serdar Dursun’a şans verilmesi şart,
    Samatta gibi adamların satılması şart,
    Temponun artması şart,
    Üçlü defans devam edecekse oyuncuların birbirini öğrenmesi şart.
    Ne yalan söyleyeyim;
    Fenerbahçeyi fena özlemişiz,
    Futbolu özlemişiz
    Seyirci ıslığını bile özlemişiz.
    Hoşgeldin Fenerbahçe, hoş geldin futbol…

Tribünün muhalefet şerhi;
YİNE BANA HÜSRAN MI?…

Rahmetli Kayahan’ın bir şarkısı vardı; “Yine bana hasret, yine bana hüsran var”. Bu sene umarım çok dinlemeyiz bu şarkıyı.
Ancak daha 5 gün önce bu hocadan ve bu kadrodan ne kadar korktuğumu yazmıştım. Dün akşam maç başladığında her ne kadar yanıldığımı görmek istediysem de, maalesef olmadı. İlk maçtan tel tel döküldü Fenerbahçe…3-5-2 oyunuyoruz ama takımda tek forvet var onun da futbol ile yakından uzaktan alakası yok. Yetmedi onun yedeği var onu da ilk 11’e layık görmeyen bir hocamız var. Üstüne bir de takımda gole yakın kanat oyuncusu da yok. E bunları bir araya getirince nasıl bir oyun ortaya çıkabilir? Takımın tek iyi yanı defansıydı büyük hata yapmadılar. Altay kardeşimiz de kaldığı yerden devam ediyor, helal olsun. Tamam üç puan aldık diye sevinenler var ama öyle bir maç izledik ki Fenerbahçe'nin ikinci yarı da neredeyse şutu yok. Takımın en az 3-4 net oyuncu transferine ihtiyacı var, bunlar olduktan sonra da ne kadar umutlanmalı o da ayrı tartışma konusu. Gidişat böyle olursa vay haline Fenerbahçe'li taraftarların. Bu arada eklemek lazım, Adana Demirspor böyle oynarsa ligi hangi sıralarda bitirir bilinmez ama ürkütücü bir deplasman olacağı aşikar. Yalnız Samet Aybaba bugünkü gibi yıldız oyuncularını erkenden çıkarırsa çok sıkıntı yaşar Adana Demirspor..
Neyse enseyi karartmayalım, Fenerbahçemize hoş geldin diyelim… Bu arada tribünde taraftar olması ne güzel bir şey, farkında mısınız? Futbol bizimle güzel.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Sezgin Arşivi