Hakan Fidan’ın ajandası: Dış politika ve sessiz diplomasi

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın stratejisini anlamaya çalışan dış politika uzmanları, kendisine ait ilk izleri büyükelçiler toplantısındaki konuşmasında buldular. Biz sonrasına bakıp bu toplantının ardından yaptığı hızlı temaslar ve sonuçlarından söz etmek istiyoruz. Fidan, MİT alışkanlığı ile sessiz diplomasiyi seviyor ama ne yaptığının anlaşılması için biraz sivil sosa ihtiyaç olduğu kesin.

Ajandada ne var?

Dışişleri Bakanı Fidan, büyükelçiler toplantısında da çizdiği öncelikler listesi çerçevesinde hızlı bir diplomasi sürdürüyor. Sanki elinde bir liste var ve tik atıyor gibi. Bakanın Rusya ve Ukrayna’da yaptığı temaslar, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in görüşmesine alt yapı hazırlama turundan bile daha önemli bir ziyaret Irak’ta gerçekleştirildi.

Irak'ta özel görüşmeler

PKK’nın Irak’ın kuzeyinde Sincar’da kendisine özel bir bölge yaratma girişimini engellemek ve bölge yönetimlerine bunun sonuçlarının ne olacağını anlatmak için yaptığı hızlı Irak ziyareti, görünen resmi temaslardan daha fazlası. Fidan’ın Kuzey Irak yönetimi ve merkezi hükümetle yaptığı temaslarla sınırlı kalmadığı, bölgede etkin olan tüm taraflar ve isimlerle tek tek görüştüğü aktarılıyor.

Ne mesaj verildi?

İddiaya göre çok net mesajlar verildi ; “PKK’nın burada yapılanmasına izin verirseniz hem Kuzey Irak yönetimi hem de merkezi yönetim açısından yaratacağı sorunlar olacaktır. Türkiye ile son yıllarda kurulan iyi ilişkilerde sıkıntı yaşanacağı gibi PKK sorununu çözmek için gerekirse bölgede asker hareketlilik yaşanır…”

PKK Faktörü

Her iki yönetimin de PKK konusunda yeni bir başlık açmak istemediği net. Dolayısıyla PKK ile burada yapılan mücadelede hem Kuzey Irak yönetimi hem de merkezi hükümetle ortak hareket edileceği iddia ediliyor. Son günlerdeki operasyonlar buna bağlanabilir.

Suriye hâlâ sınırda

Suriye konusunda ise öyle kolay yol alınamıyor. Burada daha ince bir diplomasi yürütülüyor. Göçmen sorunu ve PKK’nın Suriye’deki etkinliğinin ortadan kaldırılması gibi iki önemli başlık var. Suriye Devlet Başkanı Beşir Esat’ın yaptığı son açıklamadaki sığınmacıların geri dönüşüne ilişkin ifadeleri olumlu bulunuyor. Buradan bir başlık açılabileceği belirtiliyor. Suriyeli göçmenlerin topraklarına dönmesi için Suriye tarafından yapılması beklenen yasa düzenlemesinden umut kesilmiş değil. Türk askerinin geri çekilmesi, bunlara paralel hayata geçirilebilecek bir adım gibi.

Sınırdaki yaşam bandı

Türkiye’deki Suriyeli göçmenlerin 1,5 milyonunun geri dönmesi üzerine yapılan planda, Halep hattında, bir süre Türkiye’de yaşamış göçmenlerden bir yaşam alanı oluşturmasının hem iki ülkenin ilişkilerinin geliştirilmesi hem PKK’nın bu bölgede konuşlanmasını önlenmesi açısından önemli bulunuyor. Ayrıca bu bölgedeki verimli coğrafya ve zeytinyağı ticaretinin canlandırılması her iki ülke için de değerli. Son kertede, ortada yeni bir adım yok ama iyi niyet karşılıklı besleniyor. Konunun Esat ve Erdoğan’ın görüşmesi noktasına gelmesine daha çok var.

Bekleyen dosyalar

Fidan’ın öncelik listesindeki Yunanistan ve Ermenistan’la iyi ilişkiler için adım atılmasına konusunda henüz somut bir gelişme yok. Bunun alt yapısının yapıldığı ancak Rusya-Ukrayna arasında artan kriz nedeniyle zamanlama sorunu yaşandığı iddiası var.

Afrika gerçeği

Gelelim Türkiye’nin Afrika ülkeleri ve son aylarda patlayan darbe girişimleri konusundaki tutumuna. Sudan, Çad, Mali, Burkina Faso ve Nijer'in ardından Gabon da askeri darbeyle gündeme geldi. Hakan Fidan’ın MİT Müsteşarlığı döneminden beri bu coğrafyaya önem verdiğini biliyoruz. Resmi girişimlerin dışında özel temsilcileri aracılığıyla hem gelişmeleri izleyip hem de pozisyon geliştirmeye çalıştığını da biliyoruz. Ama Fransa, İngiltere son yıllarda Rusya, hatta İran etkisini iyi okumak gerektiği söyleniyor. Sonuçta bu ülkelerdeki savaş demokrasi için değil, petrol altın ve bakır gibi zengin madenler için yapılıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Nuray Babacan Arşivi