Hakan Tosun son yolculuğuna uğurlanıyor: Meslektaşları ve siyasi partiler Nurtepe'de yürüyüş düzenledi

İstanbul Esenyurt'ta uğradığı saldırı sonucu ağır yaralanan ve beyin ölümü gerçekleşen gazeteci, belgeselci ve aktivist Hakan Tosun, bugün (16 Ekim) Kağıthane Cemevi'nden son yolculuğuna uğurlanıyor.

Tosun’un cenaze töreni için Nurtepe Metro Meydanı’nda toplanan onlarca kişi, Nurtepe Cemevi’ne yürüyüş düzenledi. Yürüyüşte "Hakan Tosun’a ne oldu?" ve "Gazeteci cinayetleri politiktir" pankartları taşındı. Cemevindeki törenin ardından cenaze, Ayazağa Mezarlığı'na defnedilecek.

Hakan Tosun’un 10 Ekim’i 11 Ekim’e bağlayan gece saldırıya uğraması ve 13 Ekim akşamı beyin ölümünün gerçekleşmesiyle sonuçlanan olaydaki belirsizlikler sürüyor. Arkadaşları, olayın aydınlatılması için yedi kritik soru yöneltti:

1. Tosun’un telefonu, cüzdanı, kimliği ve kamerası neden kayıp? Bu eşyalar aranıp aranmadı mı?

2. Basına servis edilen olay görüntüleri kimler tarafından ve hangi amaçla kurgulandı?

3. Delil niteliğindeki kayıtları yasa dışı biçimde alan kişiler hakkında işlem yapıldı mı?

4. Tosun, acil serviste ne kadar süre bekletildi?

5. Kimliği neden 27 saat boyunca tespit edilemedi?

6. Olayın kasıtlı bir saldırı olup olmadığına dair bir soruşturma yürütüldü mü?

Ne oldu?

Gazeteci Hakan Tosun, üzerinden kimlik çıkmadığı için bilinci kapalı şekilde Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’ne getirilmişti. Darp sonucu ağır yaralı ve cüzdanı çalınmış halde yol kenarında bulunan Tosun’un ailesi ve arkadaşları, 27 saat süren uğraşlar sonucu hastanedeki kaydına ulaşabilmişti.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü, olayın ardından 18 ve 24 yaşlarındaki iki kişinin gözaltına alındığını ve daha sonra tutuklandığını açıklamıştı. Ancak Tosun’un avukatı Onur Cingil, haber takibi yapan gazeteci Umut Taştan’ın bile fail yakınları tarafından tehdit edildiğini duyurmuştu.

Hakan Tosun kimdir?

1975 İstanbul doğumlu olan Hakan Tosun, kariyerine 1993’te teknik danışman olarak başladı. 2009’dan itibaren bağımsız belgesel yapımcılığına yönelen Tosun, özellikle “Tekel İşçileri”, “Büyük Anadolu Yürüyüşü”, “Dönüşüm (Gentrification)” ve “Validebağ Direnişi” gibi toplumsal mücadeleleri ve çevre direnişlerini belgeleyen çalışmalarıyla tanınıyordu. Bağımsız gazeteci ve “Doğa ve Kent Aktivizm Documentary” şirketinde yönetmen olarak çalışıyordu.