KKTC Meclisi, seçim sırasında "iki devletli çözüm" kararı aldı

(LEFKOŞA) – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhuriyet Meclisi, tatilde olmasına rağmen olağanüstü toplanarak adada iki devletli çözüm konusundaki bağlılıklarını gösteren kararı kabul etti. Bu adım, bu hafta sonu gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde "siyasi sinyal" şeklinde yorumlandı.

"Kıbrıs Meselesi Üzerine: İki Devletli Çözüm" başlıklı karar, iktidardaki Ulusal Birlik Partisi, koalisyon ortakları olan Demokrat Parti ve Yeniden Doğuş Partisi ile bağımsız milletvekili Hasan Tosunoğlu'nun desteğiyle 29 oyla kabul edildi. Ana muhalefetteki Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), hükümeti seçmenleri etkilemek için Meclis'i istismar etmekle suçlayarak oturumu boykot etti.

CTP lideri ve Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman, "Meclis'teki bu hamlenin seçimin arifesinde seçmenleri etkilemeye yönelik bariz bir girişim olduğunu" diyerek bu durumu kınadı.

Erhürman, "Halkın sandığa gitmesine sadece beş gün kala böyle bir kararın alınması, Meclis'i bir kampanya aracına dönüştürür. Kıbrıs meselesiyle ilgili alınacak her karar, Kıbrıs Türk halkının ortaklık hakkını baltalamamalı, aksine güvence altına almalıdır. Meclis asla bir siyasi tiyatro sahnesine indirgenmemelidir" ifadesini kullandı.

Kararın "Kıbrıs Türk toplumunun kolektif ve uzun vadeli çıkarlarından ziyade kısa vadeli siyasi kazanç amacıyla alındığını" savunan Erhürman'ın sözlerinin ardından CTP'li vekiller, oylamaya katılmayı reddederek protesto amacıyla salonu terk etti.

Üstel: "Bu noktaya Türkiye'nin desteğiyle geldik"

Başbakan Ünal Üstel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın BM Genel Kurulu'nda uluslararası topluma KKTC nin tanınması için yaptığı çağrıyı hatırlatarak tasarının arkasında durdu.

Üstel, "KKTC'nin kendi halkı, kendi devleti ve kendi iradesi vardır" ifadelerini kullandı. Tatar, "Bu aşamaya anavatanımız Türkiye'nin sarsılmaz desteği sayesinde geldik" dedi.

Yenilenen federasyon çabalarını nafile olarak nitelendiren Üstel, Kıbrıs Rum tarafının güç paylaşımına istekli olmadığını çeşitli durumlarda gösterdiğini belirtti. Üstel, "Bosna-Hersek ve Filistin'de görüldüğü gibi tanınma bazen Güvenlik Konseyi kararlarından değil, halkların iradesinden doğar" şeklinde konuştu.

Karar, tanınma çabalarının hızlandırılması çağrısında bulunuyor

Kabul edilen metin, hükümetin tanınma konusundaki girişimlerini artırmaya ve Türk Devletleri Teşkilatı'na (TDT) tam üyelik için çaba harcamaya davet ediyor.

Kararda, "İki devletli çözüm, adada kalıcı barış ve istikrarın temelidir" ifadesi yer alıyor; bu doğrultuda Türkiye ile diplomasi ve siyasi işbirliğinin güçlendirilmesi talep ediliyor.

Tatar: "Dünyaya net bir mesaj"

Görevdeki Cumhurbaşkanı ve bağımsız aday Ersin Tatar, iki devletli politikayı Cumhurbaşkanlığının merkezine alarak oylamayı memnuniyetle karşıladı ve CTP'nin boykotunu eleştirdi.

Tatar, "Bu tarihi karardan uzak duranlar, kendilerini tarihin yanlış tarafına koymuşlardır. Meclis, Kıbrıs Türk halkının özgür iradesini bir kez daha dile getirmiştir. Bu, dünyaya bir mesajdır: Bizim ileriye dönük yolumuz iki devletli çözümdür" dedi.

Arıklı, seçilmesi halinde Erhürman'ın yetkilerini kısıtlama tehdidinde bulundu

Kararın kabul edilmesinden birkaç saat sonra, büyük ölçüde Türk kökenli yerleşimcilerce desteklenen YDP'nin lideri ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, yerel basına açıklamalar yaptı. Arıklı, Erhürman'ın yaklaşan seçimi kazanması ve Kıbrıs Rum tarafıyla federasyon temelli görüşmeleri sürdürmesi durumunda, meclis çoğunluğunun Erhürman'ı başmüzakereci durumundan alabilmek için harekete geçebileceği uyarısında bulundu.

Arıklı, "Bizim duruşumuz son derece nettir. Biz sadece var olan iki devlet arasında işbirliğini konuşabiliriz. Eğer birileri bizi yeniden federasyon fantezilerine sürüklemeye çalışırsa, Meclis sessiz kalmayacaktır" dedi.

Karar, siyasi hareket alanını daraltıyor

Gözlemciler, oylamanın zamanlaması ve Arıklı'nın yaptığı uyarılar, 19 Ekim Pazar günü yapılacak seçimler öncesinde siyasi kutuplaşmayı derinleştirdiğini belirtiyor. Bazı analistler, bu kararın Meclis bloğunun Kıbrıs konusundaki gelecekteki politikasındaki hâkimiyetini pekiştirebileceğini ve sonraki Cumhurbaşkanının BM destekli müzakerelerdeki manevra alanını kısıtlayabileceğini öne sürüyor. Diğerleri ise bu durumu, KKTC'nin Türkiye'nin Doğu Akdeniz üzerindeki stratejik vizyonuyla uyumlu bir duruş sergilediği sembolik bir teyit olarak yorumluyor.