İZMİR’DE SİNEMA  ŞÖLENİ BUGÜN SONA ERİYOR

İzmir, birikimi, deneyimi ve vizyoner kimliğiyle sinema yazarı Vecdi Sayar’ın yönetiminde Film Festivali’ne yeniden kavuştu. Umarım bu sefer yolculuk uzun sürer ve uluslararası kimliği de büyüyerek öne çıkar.

EGE’NİN İNCİSİ İZMİR’E YAKIŞAN BİR FESTİVAL

Üç büyük şehrimizden birisi “Ege’nin İncisi İzmir”e yakışan 2. İzmir Uluslararası Film ve Müzik  Festivali, 10 Haziran Cuma gecesi Ahmet Adnan Saygun konser salonundaki Açılış töreniyle  başladı. Açılış töreninin en büyük sürprizi ise ülkemizin küresel düzeyde tanınan önemli sanatçısı Zülfü Livaneli’nin film müziklerinden oluşan bir konserdi. Değerli Orkestra Şefi Rengim Gökmen yönetimindeki senfoni orkestrası tarafından gerçekleştirilen konserin sonunda, Zülfü Livaneli de sahneye çıkarak, film müziklerini seslendiren sanatçılarla ve konuklarla birlikte “Ey Özgürlük” şarkısını çoşkuyla söyledi.

İzmir gibi ülkemizin en önemli şehirlerinden birisinde film festivali, uzun süredir çeşitli  çabalara karşın kurumsal bir hale dönüşemedi. Aslında bu bağlamda İzmir’de her şey de hazır!.. Demokrat ve sanata duyarlı Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve İzmir’in katılımcı halkıyla, bu şehirde sanata uygun bir zemin var.

BİR SEMBOL: ALTIN ARTEMİS ÖDÜLÜ

Yıllar önce Prof. Dr. Oğuz Makal’ın çabalarıyla, uzun soluklu olamasa da Uluslararası İzmir Film Festivali hayata geçmiş ve festivalin sembolü Altın Artemis ödülü de, akıllarda yer etmişti. Prof. Dr. Oğuz Makal’ın önce sinema günleri adıyla anılan daha sonra İzmir Uluslararası Film Festivaline dönüşen oluşumdaki katkıları yadsınamaz. Ayrıca Prof. Dr. Oğuz Adanır ve o dönemdeki diğer Sinema-Tv Bölümü öğretim elemanları da bu festivalin gerçekleşmesinde katkılarını esirgememişlerdir. 1989’dan itibaren “Uluslararası İzmir Film Festivali” olarak yoluna devam eden ve İzmir’in sinema alanında önemli bir açığını kapatan bu etkinlik, 2000 yılına kadar GÜSEV’in (Güzel Sanatlar Eğitim Vakfı) bünyesinde sürmüştür. Bu süreci genç yaşta yitirdiğimiz Dokuz Eylül Üniversitesi GSF Film Tasarımı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ertan Yılmaz, arkadaşlarıyla birlikte canlandırmak istese de, diriltilen festival uzun soluklu olamamıştı.

FESTİVALİN YÖNETMENİ VECDİ SAYAR

İzmir, birikimi, deneyimi ve vizyoner kimliğiyle sinema yazarı Vecdi Sayar’ın yönetiminde bu sene ikincisi yapılan Film Festivali’ne yeniden kavuştu. Umarım bu sefer yolculuk uzun sürer ve uluslararası kimliği de büyüyerek öne çıkar. Bir film festivali yapmak kolay değil. Festivalinin ana unsurları gösterim programında yer alan filmler olduğu kadar, sinema sanatçılarının katılımı ve sinema yazarlarının desteği de bir film festivali için önemli. En önemlisi ise festivalin yapıldığı şehrin halkı, yani seyirciler... Festivalin seyirci tarafından desteklenmesi ve içselleştirilmesi çok önemli. Şüphesiz bir başka önemli olgu ise, hem İzmir’de hem de belediyeler tarafından organize edilen başka şehirlerin film festivallerinde, belediye yönetimlerinin işin bilincinde olması ve festivali kendilerini tanıtan bir etkinlik olarak görmemeleri.

Bu olgu sadece bir film festivalinin yaşaması açısından değil, aynı zamanda sinema sanatının 20. YY.’ın sanatı olmasından kaynaklanan büyük güç ve etkisinin, toplumsal yaşama yapacağı katkılar açısından da önemli. İzmir’de festivali orta yaş kuşağından daha çok, genç seyirci kuşağının içselleştirdiğini gözlemledik. 2. İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali’nin, İzmir’de ve çevre illerdeki üniversitelerde sinema eğitimi alan gençler için de bir okul olduğunun altını çizmek lazım.

FESTİVAL ZENGİN BİR PROGRAMA SAHİP !

2. İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali, zengin bir programa sahip. Ulusal yarışma, özel gösterimler ve diğer bölümlerinde yüzden fazla film gösterildi ve bu gece gerçekleştirilecek olan   Kapanış ve Ödül Töreninde kazananlar belli olacak. Kapanış ve Ödül töreninde ise, sinema sanatının 100’ncü yılını onurlandırmak için 1995 yılında kurulan ve tüm üyeleri kadınlardan oluşan “Nino Rota Ensemble” gurubu, film müziklerinden oluşan bir dinleti sunacak. İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali’nin, diğer film festivallerinden ayırılan yanı ise, müzik içermeyen filmlerin festival programına alınmaması. Festival yönetmeni Vecdi Sayar, açılış töreninde bu tercihlerinin  film müziğinin önemini vurgulamak ve film ve müzik ilişkisini öne çıkarmakla ilgili olduğunu belirtti.

Bu bağlamda festival gösterim programında “Müzikaller Ölümsüzdür” isimli ve klasikleşmiş müzikal filmlerden oluşan bir bölüme de yer ayrılmış. Festival gösterim programında ayrıca “Ustalara Saygı”, “Anısına”, “Caz Eşliğinde Sessiz Film”, “Doğa İnsan Müzik”, “Hayatın Ritmi-Mubi Seçkisi” başlıkları altında gösterilen pek çok film var. Festivalin etkili afişi ise ressam ve müzisyen Ayşegül Yeşilnil’in imzasını taşıyor.

ONUR VE EMEK ÖDÜLLERİ

Festivalin onur ödülleri bu yıl film müziği alanında öne çıkan ike isme, iki önemli film müziği bestecisine veriliyor. Krzystof Kieslowski’nin “Üç Renk Beyaz”, “Üç Renk Mavi ve “Üç Renk Kırmızı” isimli kült filmlerinin müziklerini de yapan Zybigniew Preisner ile besteci- yönetmen Zülfü Livaneli, Onur Ödülüne layık görüldü. Emek Ödülleri ise, duayen sinema ve müzik yazarı Atilla Dorsay ile müzik ve ses tasarımı alanında akla gelen ilk isimlerden olan Necip Sarıcı’ya veriliyor.

Festivalin en önemli bölümü olan Ulusal Film Yarışmasında bu sene 10 film yarışıyor. Bu filmleri de okuyucularımıza anımsatalım: “9.75” / Uluç Bayraktar; “Beni Sevenler Listesi” / Emre Erdoğdu; “Ela ile Hilmi ve Ali” / Ziya Demirel; “Gölgeler İçinde” / Erdem Tepegöz; “Kerr” / Tayfun Pirselimoğlu; “Kumbara” / Ferit Karol; “Sardunya” / Çağıl Bocut;  “Sen Ben Lenin” / Tufan Taştan; “Zin ve Ali’nin Hikayesi” /  Mehmet Ali Konar; “Zuhal” / Nazlı Elif Durlu.

Festival yönetmeni Vecdi Sayar’la festivalde bir sohbetimiz esnasında kendisine, daha önce Antalya, İstanbul ve Ankara Film Festivallerinde de yarışmış olan pek çok film İzmir’de de yarışıyor. Ulusal Film Yarışması filmlerinin hiç olmazsa yarısı, bu festivallere katılamayan filmler olamaz mıydı diye bir soru yönelttim. Sayar, biz böyle bir kritere göre hareket etmeden, öne çıkan filmleri ulusal yarışma bölümüne seçtik diyerek  sorumu yanıtladı.

ULUSAL FİLM YARIŞMASI JÜRİSİ

Ulusal Film Yarışması jürisinin başkanlığını ise, ülkemizin saygın ve önemli sanatçılarının başında gelen, birikimiyle ve yaşamın değişimlerini her daim yaratıcılığıyla birleştirerek başarılı sinematografik ifadelere dönüştüren  yönetmen Erden Kral yapıyor. Diğer jüri üyeleri ise Biket İlhan, Ebru Şeremetli,  Güldiyar Tanrıdağlı, İzzet Öz, Selen Uçer ve Selva Erdener’den oluşuyor. Jüri, “En İyi Film”, “Jüri Özel Ödülü”, “En İyi Kadın Oyuncu”, “En İyi Erkek Oyuncu”, “En İyi Özgün Müzik”, “En İyi Şarkı” ve “En İyi Ses Tasarımı” dallarında ödül almaya hak kazananları belirleyecek ve “Kristal Flamingo”ödülleri bu akşam yapılacak ödül töreninde sahiplerini bulacak.  “En İyi Film” ve “En İyi Yönetmen” ödülünü kazananlar arasında, 100.000 liralık büyük ödül paylaştırılırken; diğer dallarda ödül kazananlara 10’ar bin lira ödül verilecek. Ödül meblağları günümüz koşulları göz önüne alındığında ve İzmir’in bir ticaret ve sanayi kenti olduğu düşünüldüğünde; İzmirli sponsorların sinemamıza destek açısından daha cömert olmaları gerektiğini düşündürüyor.

Yazımıza Ulusal Yarışma Bölümünde yarışan ve ödüle uzanma olasılığı yüksek olan filmler hakkındaki görüşümüzü açıklayarak nokta koyalım. Bu bağlamda öne çıkanlar ve ödül açısından daha şanslı olanlar ise Tayfun Pirselimoğlu’nun yönettiği “Kerr”; Erdem Tepegöz imzalı “Gölgeler İçinde”; Ziya Demirel’in yönettiği “Ela İle Hilmi ve Ali”; Tufan Taştan’ın yönettiği “Sen, Ben ve Lenin”, Çağıl Bocut imzalı “Sardunya” ve Nazlı Elif Durlu’nun ilk uzun metrajlı filmi olan “Zuhal”... En İyi Film ve En İyi Yönetmen ödüllerinin favori adayları arasında “Kerr ve “Gölgeler İçinde” öne çıkarken; özellikle “En İyi Kadın Oyuncu” kategorisinde genç oyuncu Ece Yüksel’in, “Ela İle Hilmi ve Ali” filmindeki performansıyla, İstanbul Film Festivali sonrasında bu ödüle yeniden uzanacağını iddia etmek abartı sayılmamalı. “En İyi Erkek Oyuncu” kategorisinde ise “Sen, Ben ve Lenin” filmindeki performanslarıyla Saygın Soysal ve Barış Falay’ın şanslarının yüksek olduğunu, şüphesiz “Gölgeler İçinde” filmindeki performansıyla Numan Acar’ın da bu kategorinin iddialı isimlerinden birisi olduğunu vurgulayalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bülent Vardar Arşivi