"Merkez Bankası kararının analizi..."

Geçen hafta çarşamba günü öğleden sonra canlı yayına hazırlanırken göz ucuyla da sosyal medyada yorumlara bakıyordum. "Bu sefer sembolik indirim olur" diyenleri görünce sesli güldüm bu sefer. Acaba akıllarında ne vardı ?

Tam o sırada karar açıklandı. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu politika faizlerini % 9.75’ten %  8.75’e düşürdü. Akabinde telefonlarım çalmaya başladı. kararı eleştirenlere şu cümlelerle sakinleştirmeye çalıştım:

Coronavirus salgını sebebiyle faiz oranlarına karşı hassasiyetin kaybolduğu zamanlardan geçiyoruz. Dolayısıyla Merkez Bankası’nın yaptığı faiz indirimi benim için şok niteliğinde değil. Bütün dünyadaki Merkez Bankaları’nın ellerindeki tüm olanakları seferber ettiği bir durumda Merkez Bankası’nın aldığı kararı garip ya da anlaşılmaz bulmak yanlış. Dolayısıyla 1 puanlık faiz indirimine yönelik ilk anda yapılan eleştirileri soğukkanlı bulmuyorum.

IMF’den kaynak almayı reddeden, başka ülkelerle swap anlaşması üzerinde çalışan Türkiye’nin bu görüşmeleri henüz sonuca da bağlamadığını bildiğimize göre biraz soğukkanlı olmalıyız diye düşünüyorum. 

"Seçenek değil zorunluluk..."

Merkez Bankası hem emisyonla hem de faiz oranlarıyla elinden geldiği kadar ekonomiye destek vermeye çalışıyor. Sokaktaki vatandaşa veya tüccar ya da esnafa "faizler 9.75 mi yoksa 8.75 mi olsun" diye soru sorsak alacağımız cevap belli: "Benim önceliğim hayatta kalmak, bunlar önemli mevzular değil.” Dolayısıyla ehem ile mühimi bu şartlar altında doğru ayırmak lazım. 

Özetle, ekonomiyi ayakta tutmak için muhtelif reçetelerin denendiği bir dönemden geçiyoruz. Böylesi bir dönemde faiz oranlarının düşürülmesinden dolayı ortaya çıkacak yan etkilere kimsenin dönüp bakacağını düşünmüyorum. Bunlar ileriki zamanlarda konuşacağımız ayrıntılar. Açıkçası, döviz kurları da faiz indirimine karşı sınırlı bir tepki gösterdi. O zaman endişelenmemiz gereken konu faiz indirimi sonucu ortaya çıkacak arızalar değil, faiz indirimleri neticesinde ekonominin ayağa kalkıp kalkamayacağı olmalı. 

Bazı şartlar altında radikal faiz indirimlerinin herkesin beklediği yan etkileri ortaya çıkarmayabileceğini de unutmayalım. Hiç kimse faiz indirimlerinin ekonomiyi düzelteceğine dair kesin bir görüş de ileri süremez. Ancak ekonomi yönetimi yapılabileceklerin tamamını yapmak zorundadır. Anladığım kadarıyla mevcut şartlar altında kendi yağımızla kavrulurken MB’nin faiz indirimlerine  devam etmekten başka çaresi yok. 

Dolayısıyla MB’nin kararını bir seçenek değil bir zorunluluk diye değerlendirmek gerekir. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Emre Alkin Arşivi