BURJUVA DEMOKRASİLERİNDE MASUMİYET KARİNESİ: RABİYE KURNAZ GEORGE W.BUSH’A KARŞI !

41. İstanbul Film Festivali’nin açılış filmi olan “Rabiye Kurnaz George W. Bush’a Karşı” güçlü ve dolu bir programla start alan festivalin de alameti farikası gibiydi. Adreas Dresen’in yönettiği bu traji komik film, gerçek bir olaydan sinemaya uyarlanmış. Dresen, güçlü mesajını Türk-Alman bir kadın olan Rabiye Kurnaz’ın, bizim kültürümüze özgü sevecen anne motifinden beslenerek aktarıyor.

41. İstanbul Film Festivali, 7 Nisan gecesi açılış töreniyle başladı. Geçen haftaki yazımızda 41 kere Maşallah diyerek festivalin 41.yılını kutlamıştık. Önemli aydın ve sanatçı Onat Kutlar’ın bir kitabının ismi olan “Sinema Bir Şenliktir”i anımsatan  İstanbul’un şenliği 12 gün sürecek.

FESTİVALİN AÇILIŞ FİLMİ

41. İstanbul Film Festivali’nin açılış filmi de olan “Rabiye Kurnaz George W. Bush’a Karşı”, güçlü ve dolu bir programla start alan festivalin de alameti farikası gibiydi. Adreas Dresen’in yönettiği bu traji komik film, gerçek bir olaydan sinemaya uyarlanmış. Dresen, güçlü mesajını Türk-Alman bir kadın olan Rabiye Kurnaz’ın (Meltem Kaplan), bizim kültürümüze özgü sevecen anne motifinden beslenerek aktarıyor.

Rabiye Kurnaz’ın dindar oğlu Murat (Abdullah Emre Öztürk), arkadaş çevresinin etkisi ve evli olduğu Fadime’ye (Şafak Şengül) daha iyi bir müslüman eş olma çabası içindeyken, Pakistan yetkilileri tarafından 3000 dolar karşılığında Amerika’ya terörist olduğu iddiasıyla satılır. Murat, ABD’nin Küba, Guantanemo’daki hapishanesinde Taliban üyesi olduğu iddiasıyla “özgür dünyanın” temelini oluşturan ve hukuk devletinin yapı taşları olan savunma hakkı, masumiyet karinesi gibi haklardan yoksun bırakılarak 5 yıl hapiste kalır ve işkence görür. Annesi Rabiye’nin bulduğu avukat Bernhard (Alexander Scheer), savunma sürecinde pek çok hukuk dışı olguyla karşılaşır. Bunlardan en önemlisi CIA’nın, Alman hükümetine bir yılı aşkın hapis sonrasında Murat’ı geri verme teklifine karşın, Alman hükümetinin teklifi red etmesidir. Ayrıca  Murat’ın uzun süre yurt dışında olması nedeniyle oturma izni de iptal edilir. Rabiye Kurnaz, avukatının yönlendirmesiyle oğlunu kurtarmak için son çare olarak Amerikan Hükümeti aleyhinde dava açar...

11 EYLÜL TRAVMASI !

“9/11 September” olarak bilinen ve ABD’nin ve kapitalizmin kalesi New York’daki İkiz Kulelerin (Dünya Ticaret Merkezi), El Kaide Terör Örgütü militanları tarafından kaçırılan uçaklarla yıkılmasından ve 3000’e yakın insanın yaşamını kaybetmesinden sonra, dünya bir daha eskisi gibi olmadı. Baba Bush Amerikan başkanıyken, Demokrasiyi korumak gerekçisiyle televizyonda “mısır yiyerek” canlı izlenen ve post- truth (gerçek ötesi) kavramının erken temsilini yaratan Irak Savaşı sonrasında oğul Bush da Afganistan’ı; İkiz Kulelerin vurulmasından sorumlu tuttuğu el-Kaide liderini, Taliban’ın ülkeden çıkarmasını ve ABD’ye iade etme talebini reddetmesi nedeniyle işgal etti.

İkiz Kulelerde Ölenlerin Anısına Yapılan Anıt

Radikal İslam olgusu 11 Eylül sonrasında özellikle Batı dünyasında İslam hakkında önyargılı bir algının oluşmasını güçlendirdi. Bu süreçte filme de konu olan hukuk dışı durumlar bile olsa, yaşanılan terör olguları İslamofobik bir atmosfer yarattı. Film, El Kaide ve Taliban ile bağlantısı olduğu iddia edilen kişilerle ilgili suçlamalarda, hukukun görmezden gelindiğini yansıtırken; bu bağlamda Amerika’nın 1903 yılından beri yaptığı bir anlaşma ile Küba’dan kiraladığı bölgedeki askeri hapishane de, filmin odak noktalarından birisi oluyor.

GUANTANAMO ASKERİ HAPİSHANESİ

Guantanamo Körfezinin bir askeri hapishane olarak kullanılması insan hakları örgütleri ve birçok farklı kesimin eleştiri ve protestolarına neden olmuştur. Bu örgüt ve kesimler tutukluların işkence gördüğü veya kötü şart ve uygulamalara maruz kaldığını belirtip, buradaki tutukluların yasal durumlarının belirsizliğine işaret etmektedirler. Zira Guantanamo'da tutulanlar, ne savaş suçlusu ne de adi suçlu olarak tanımlanmıştır. ABD yasal sistemine başvuramadıkları gibi ABD yasal sisteminden herhangi bir gözden geçirme de talep edememektedirler. Burada, başta Afganistan olmak üzere çeşitli ülkelerde ele geçirilen, El-Kaide ve Taliban ile ilgisi olduğundan şüphelenen kişiler tutulmaktadır. Üç bölüme ayrılır: Kamp Delta (ki buna Kamp Echo da dahildir), Kamp İguana ve artık kapatılmış olan Kamp X-Ray. Tesis zaman zaman Guantanamo, Gitmo veya Kamp X-Ray olarak anılmaktadır...

“Rabiye Kurnaz Goerge W. Bush’a Karşı”, çağımızın en büyük sorunu olan terörizmin özgürlüğe yönelik tehditini, burjuva demokrasileri bağlamında gerçek bir öyküden yola çıkarak sorgulayan ve belgesel lezzetinde anlatan traji komik bir film. Filmin yönetmeni Andreas Dresen, dört kez Berlin Film Festivali’ne katılım hakkı elde etmiş. 72. Berlin Film Festivali’nde filmin başrol oyuncusu Meltem Kaptan, “En İyi Oyuncu” ödülünü alırken; filmin senaristi Laila Stieler ise “En İyi Senaryo” ödülünü kazandı.

Filmde oyunculuk performansları öne çıkarken bu bağlamda Rabiye Kurnaz rolünde Meltem Kaptan, canlandırdığı karakterin özünü iyi kavrayarak başarılı bir performansa imza atmış. Diğer yandan Rabiye Kurnaz’ın avukatı Bernhard rolünde Alexander Scheer’in de, performansıyla Meltem Kaptan’la başarılı bir düete imza attığını vurgulayalım. Filmin önceki gösterimleri dışında bugün Cinewam City’s (salon 7) ve 11 Nisan Pazartesi günü Beyoğlu Sineması’nda, 41. İstanbul Film Festivali’nin  Galalar Bölümü’nde gösterildiğini de anımsatalım.

KAYNAKLAR:

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bülent Vardar Arşivi