“BENİ BİR BENZERİM HENÜZ ÖLDÜREMEDİ”

“BENİ BİR BENZERİM HENÜZ ÖLDÜREMEDİ”
Skora aldanmayın. Yanımdaki iki heyecanlı Alman ile izledim maçı. Daha doğrusu ben maçı, onlar tribünleri izleyip ikide bir dürttüler beni. Baktım olmayacak, benim Almanca yok dedim. Alaman bu, vazgeçer mi? İngilizce sormaya başladı...

Skora aldanmayın. Yanımdaki iki heyecanlı Alman ile izledim maçı. Daha doğrusu ben maçı, onlar tribünleri izleyip ikide bir dürttüler beni. Baktım olmayacak, benim Almanca yok dedim. Alaman bu, vazgeçer mi? İngilizce sormaya başladı bu kez.
İçimden tam Larin alınsa, kötü adam değil ama bu sisteme göre değil diyorum. Kulağıma bağırıyor; “Çarşı very good”…
Atiba’ya, heykeli dikilecek o adama takılıyorum. Çok mu bu top kaybı yapıyor acaba diye.
“Çarşı hep böyle mi” diyor Frenkçe.
Adamlarına güveniyorlar. Haaland var, Bellingham var, Reus var. Söylemese görmüyor muyum? Hummels, Akanji, Dahaud da var.
Devre arasına yersiz, zamansız ikinci golü yemeden girsek yerimi değiştirecektim. İnat ettim. Atacağımız golü, golden sonra bunların iç titremelerini izlemeye söz verdim.
Aslında Beşiktaş maça iyi başladı. İyi konsantre olmuştu. Öyle ki, Dortmund’u gözünde fazla büyütmüş bile diyenler oldu.
20’nci dakikada Meuner’in pasıyla ceza sahasında buluşan Bellingham’ın dar açıdan vuruşunu kaleci Ersin gerçekten çıkarabilirdi.
Ama asıl acı, 45 artı 3’te yaşanacaktı. Yine Bellingham sahnedeydi. Ve sahnedeki bu adam aslında esas adamı takdim ettiğinde, yani Haaland’ın anonsunu ısmarladığında Beşiktaş’ın umutları biraz daha azalıyordu.
Uğur Meleke, maçı izlemeden yazmış. Bu çok sevdiğim yazar, “Beşiktaş bir benzeriyle oynayacak” diyordu sabahleyin. El hak, öyle oldu.
İkinci yarı Alman disipliniyle sahada Karakartal vardı. Belki biraz daha erken değişiklikler yapılabilse uzatmalarda doğan umutlar erken yaşanacak, en kötü Kartal ilk maçı beraberlikle noktalayacaktı.
Pjanic, sahada yine herkesi kendine hayran bıraktı. Tribünler yanındaki Almanlar, Dortmund 11’i, kenar yönetimi bu adamı izledi. Asistini yaptı, Montero attı. Ama kalan dakikalar kimseye yetemedi. Teselli değil ama Dortmund golü yedikten sonra dakikaları nasıl tüketeceğini bilemedi. Beşiktaş iyi başlamadı ama onu bir benzeri öldüremedi.
Maç sonunda, herkes soyunma odasına gittikten sonra yanımdaki Almanlar sahaya ısrarla çağırılan Sergen Yalçın’ı benimle birlikte bekledi.
Sergen Yalçın, yani mağlup takımın hocası, ne maske ne mesafe ne mutasyon dinleyen Türk futbolunun necip bireylerinin alkışlarını selamladı.
Alamanlar, “Gelecek maçı kesin alırsınız” diyerek vedalaştılar benimle.
Beşiktaş yenildi ama umutlarımızı kırmadı. Mücadelesi, vazgeçmemesi, hırsı, dayanışması tam tersine umutlarımızı büyüttü.
Aynen devam Beşiktaş.
Hücum Kartal hücum.