İran’ın Şaheser Kuleleri-I: Güvercin Kuleleri

İran, binlerce yıla uzanan zengin bir kültürün mirasçısıdır. Bu kültürel miras, ülkenin mimari geleneklerinde belirgin bir şekilde gözlemlenebilir. Bölgenin iklimi, coğrafi özellikleri ve kültürel etkileri, özgün mimari yapılar üretmiştir. Bu mimari yapıların arasında, özgünlük ve işlevsellik açısından dikkat çeken kule biçimindeki yapılar bulunur: Kabūtar Khāneh (güvercin kulesi), Yakçal (buz kulesi/çukuru) ve Bâdgîr (rüzgar kulesi).

Güvercinler için inşa edilen kulelere Kabūtar Khāneh adı verilir. Asıl işlevi, ekonomik amaçla yüksek besin içerikli güvercin gübresi (guano) toplamak olan bu yapılar, kimyasal gübreler yaygınlaşmadan önce özellikle bostan ürünlerinde kullanılan değerli bir kaynaktı. Bu gübre, aynı zamanda barut yapımında ve deri tabaklamada da kullanılırdı.

Posta güvercinlerinin barındığı ve ürediği yerler olarak da işlev gören bu kuleler, binlerce yuvayı barındıran silindirik veya konik biçimde inşa edilirdi. Sayfada fotoğrafını göreceğiniz Meybod Güvercin Kulesi gibi mimari değeri yüksek yapılar daha farklı tekniklerle oyulmuş nişler barındırırken, daha gösterişsiz kulelerde, ağızları içeriye dönük saksı benzeri çömlekler, yaş kerpiçle örülen duvarların içine düzenli bir şekilde gömülürdü. Bu çömlekler hem tuğla işlevi görerek kule duvarlarını güçlendirir hem de ısıyı yalıtarak kule içini yazları serin, kışları sıcak tutardı.

Safevi Dönemi

Günümüze ulaşan İran güvercin kulelerinin çoğu 400 yıl öncesine, Safevi Dönemi'ne uzanır. Ancak yaklaşık M.S. 900'lü yıllara tarihlenen daha eski ve basit kule kalıntıları, bu geleneğin çok daha köklü olduğunu gösterir. Örneğin, İbn Battuta 1325-1354 yılları arasındaki gezilerini içeren ünlü seyahatnamesinde, İsfahan'da çok sayıda güvercin evi gördüğünü ve burada posta güvercinlerinin yetiştirildiğini yazar. Bir diğer tanık, Fransız kuyumcu ve gezgin Jean Chardin (1643-1713) ise İran'a yaptığı uzun gezide aldığı notlarda şunları belirtir: "Bence İran, dünyanın en iyi güvercinliklerine sahip ülke! Bunlar, bizdeki en büyük güvercinlikten bile altı kat daha büyük devasa güvercin evleri. İsfahan çevresinde 3000'den fazla güvercin evi bulunuyor."

[Güvercin evleri Avrupa anakarasında da bilinir; ancak bunlar güvercinlerin gübreleri için değil yenmek üzere yetiştirildiği yapılardır. Hemen her soylu malikanesine bitişik bir güvercinlik bulunur; güvercinlik sahibi olma yalnızca soylulara tanınan bir haktır.]

Güvercin evlerinin mimari özelliklerine bakıldığında, genellikle silindirik, konik veya çokgen yüksek kuleler şeklinde inşa edildikleri görülür. Bazıları, merkezi büyük bir silindirin etrafında sekiz küçük silindirden oluşan karmaşık bir mimariye sahiptir. Yükseklikleri genellikle 15-20 metre arasında değişen bu yapılar, çoğunlukla kerpiç gibi yerel malzemelerden yapılır. Bu malzemeler hem kolay bulunur ve maliyetleri düşüktür hem de yapı içinde güvercinler için yazın serin, kışın sıcak bir ortam sağlar. Ayrıca, kullanılan malzemelerin hafifliği kulelerin depremlere karşı daha dayanıklı olmasına katkıda bulunur.

Yırtıcılardan Korunma

Kulelerin dış cephesinin tepeye yakın bölümünde, güvercinlerin rahatça girip çıkabileceği, düzgün aralıklarla yerleştirilmiş ve belirli ölçülerde tasarlanmış çok sayıda küçük pencere bulunur. Bu pencereler, yalnızca güvercin büyüklüğünde kuşların geçebileceği kadar küçük olduğu için kartal ya da baykuş gibi daha iri kuşların içeri girmesini engeller. Kedi ve gelincik gibi avcılardan korunmak amacıyla kulenin dış yüzeyi dümdüz sıvanır; yukarı tırmanabilen yılanları engellemek içinse pencerelerin altında kalan bir yüksekliğe yapılan bir çıkıntı kuşağı kuleyi çepeçevre dolaşır.

Kulenin tabanında ise akrep ve diğer böcekleri kaçırmak amacıyla buhur ya da acı biber gibi keskin kokulu tütsüler yakılırdı. Ayrıca zeminde güvercinlerin su ihtiyacını karşılamak için açılmış kuyular bulunurdu.

Kulelerin içinde binlerce güvercini barındırabilecek yuvalar yer alır. Bir çift güvercinin barınabileceği ve yavrularını büyütebileceği büyüklükte tasarlanan bu niş yuvalar, genellikle 25x25 cm tabana ve 25-30 cm yüksekliğe sahiptir. Daha gösterişli bazı kulelerde ise süslü kubbeler ve iç duvarlarda yüksek bir zanaatkarlıkla yapılmış mukarnas(1) bezemeler dikkat çeker.

Ne yazık ki bu kulelerden günümüze yalnızca 700 kadarı ulaşabilmiştir. Özellikle, Azerbaycan Türklerinin Kaçar boyu tarafından kurulan ve 1789-1925 yılları arasında hüküm süren Kaçar Hanedanlığı döneminde yaygınlaşan kuş avcılığı nedeniyle güvercin nüfusu aşırı azalmıştır. Ardından çok daha ucuz kimyasal gübrelerin ortaya çıkmasıyla yeni güvercin evleri inşa etme gereği ortadan kalkmış, mevcut kulelerin çoğu da bakımsızlıktan çöküp gitmiştir. (Kerpiç duvarların uzun ömürlü olması için yıllık aralıklarla yeniden sıvanması ve çatlakların doldurulması gerektiğini unutmamak gerekir.)

111111.jpg
İsfahan’daki güvercin kuleleri

Diğer Güvercin Evleri

Güvercin evlerine sadece İran'da değil, Mısır'da da rastlanır. Özellikle Yukarı Mısır bölgesindeki kulelerin tarihi İran'dakilerden çok daha eskiye dayanıyor olmalı; zira Luksor yakınlarındaki kazılarda, yapı olarak İran'dakilerden çok daha basit olsa da, MS 2. ve 3. yüzyıllarda inşa edilmiş güvercin evleri ortaya çıkarılmıştır.

Türkiye'de ise Kapadokya bölgesinde taş oyma veya kule benzeri güvercinlikler bulunur. Bunlar çoğunlukla kayalık yamaçlara oyulmuş veya doğal kaya oluşumları dönüştürülerek yapılmış yapılardır. Ayrıca Kayseri'nin Gesi ilçesi yakınlarında da bu tür yumuşak volkanik kayalara oyulmuş güvercin yuvalarına rastlanır(2). Bu yapıların tümünün yapılış amacı güvercin gübresi elde etmektir.

Türkiye'de bağımsız bir yapı şeklinde inşa edilen güvercin evlerinin neredeyse tamamı Güneydoğu Anadolu bölgesindedir. Ancak bunlar İran'daki kulelere göre daha farklı ve basittir. Çatısına yakın bölümlerde güvercinlerin girebileceği kadar küçük ve güneydoğu yönüne bakan bir dizi penceresi bulunan tek odalı, basit kerpiç evlerdir. İçinde nişler yerine kuş tünekleri bulunan bu güvercinliklere, Kürtçe "yabani güvercin" anlamına gelen "boran"dan türeyen "boranxane" (boranhane) adı verilir.

Diyarbakır Karpuzu

Büyüklüğü ve lezzetiyle ünlü Diyarbakır karpuzu, işte bu boranhanelerden toplanan güvercin gübresiyle yetiştirilirdi. Dicle suyunun azaldığı Mayıs başlarında ortaya çıkan kumlu ve çakıllı nehir yatağında açılan "kuyu" adı verilen çukurlarda yetiştirilen bu karpuzların her bir fidesi için, koyun gübresi dışında yaklaşık 6-7 kg güvercin gübresi kullanılması zorunluydu(3). Yetiştiriciler, karpuzun iriliğini koyun gübresinden, lezzetini ise güvercin gübresinden aldığını belirtirdi. Fidenin tek bir karpuz verdiği durumlarda, karpuz ağırlığının 70 kg'a kadar ulaştığı görülmüştür.

Ne yazık ki, bölgede artık ne eskisi kadar boranhane var ne de eski Diyarbakır karpuzları. Kaliteli bir kilogram güvercin gübresinin fiyatı 150 TL'den başlarken, bu gübrelerin de çoğu boranhanelerden değil, meraklıların beslediği evcil güvercinlerin kafeslerinden toplanıyor.

Bu yazıyı da "Nerede o eski karpuzlar..." diyerek bitirelim.

  1. Kademeli çıkıntıları olan basamaklı çatma tavan, kubbe ya da duvar bezemesi.
  2. Gesi bölgesinde ayrıca, yığma taştan yapılmış ve insan boyu civarında silindirik güvercin evlerine de rastlanır.
  3. Karpuz tohumlarının ya da fidelerinin açılan derin çukurlara dikilmesi, o derinlikte nehir yatağının hep nemli olması ve karpuz yetişirken ayrıca sulamaya gerek kalmaması nedeniyledir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Oğuz Pancar Arşivi

√2

27 Nisan 2025 Pazar 07:00