Zarife Hanım. Emanzipe bir aşiret kadını

Prof. Dr. Nazire Akbulut

Arnold Toynbee’nin bir tezine göre, “Bir millet için en büyük felaket, tarihinin düşmanları tarafından yazılmasıdır.” Bu tezin özne ve nesnesini değiştirerek, ‘kadınların en büyük kâbusu, erkeklerin kaleme aldığı yazılı tarihte yok sayılmalarıdır’, diyebiliriz. Çünkü kadınlar yazıyla geç buluştu. Tarihte, isimsiz çoğunluk silinip giderken toplumun kuralları dışına çıkan, günümüz tanımı ile emanzipe/kalıpları kıran insanlar görünür oldu. Alevi Kürt hareketinde de Zarife Hanım toplumsal cinsiyet kalıplarını kıran kadındır.

Resmi tarihin varlığını unuttuğu kadınlar ve eylemleri hakkında bilgilere ancak anılarını kaleme alan insanlar sayesinde ulaşılabiliyoruz. Örneğin Zarife Hanım bir birey olarak kimdir? Tarihçi Ayşe Hür’ün (2014) ifadesiyle, “1921 tarihli Koçgiri İsyanı’nın (isyan olup olmadığı net değil ama böyle adlandırmak âdet olmuş) liderlerinden” şair ve ozan Alişer Efendi üzerinden tanımlanan eşi Zarife Hanım’ın 1880’lerde doğduğu düşünülmektedir. Ayşe Hür, üç Kürt kadın portresi yazdığında Zarife Hanım’ın künyesine dair herhangi bir bilgi vermezken; Mehmet Kabadayı “Zarife Ana 1882’de Koçgiri’nin İmranlı nahiyesi Azgêr köyünde dünyaya gelmiş olup, Hasenan aşiretindendir (2021)” diye bir bilgi paylaşır.

Koçgiri kadın ağıtlarına uzandım…

Anadolu’da insanlara biçilen değeri, bir bakıma yaşam tarihlerinin bilinip bilinmemesinden de anlayabiliriz. Zarife Hanım özelinde örneklemek gerekirse, hangi yıl doğduğunu, kişiliğinin hangi olaylarla etkileşim içinde oluştuğunu, kimlerden etkilendiğini, hangi tarihte evlendiğini bilmiyoruz. Kesin bir tarih varsa o da kendi inancından Zeynel ve Reyber’in ihaneti sonucu trajik ölüm tarihidir: 9 Temmuz 1937. Muhtarlıklardan nüfus müdürlüklerine hiçbir kurum işlerliğini yerine getirmediği gibi ülkede eğitimin hedefinde insanları yazıyla buluşturmaktan çok ‘Terbiye!’ etme amaçlandığından, kadınlar dünyaya getirdikleri çocuklarının doğum günlerini bilmezler. Yazma kültürü gelişip yaygınlaşmayınca da sözlü bellek, her bir aktaranın eklemeleriyle özünden uzaklaşır. Anılarını kaleme alan erkekler, kimi zaman erkeği ile birlikte, kimi zaman tek başına siyasi veya sosyal eylemlerde etkin olan kadın figürlerini görmezden gelemez. Bu şekilde Cleopatra’dan Eva Peron’a, Aleida March’dan Zarife Hanım’a kadar isimleri bilinen ve bilinmeyen sayısız simge kadınlar var. Zarife Hanım ile ilgili en ’kapsamlı’ bilgiye Nuri Dersimi’nin yazılarında ulaşıyoruz. Akraba evliliği yapmış olan Zarife Hanım ile eşi Alişer Efendi arasında, Nuri Dersimi’nin aktardığı (Dersimi 1952: 281) ve fotoğraflarda göründüğü kadarıyla oldukça büyük yaş farkı var. Günümüze kadar ulaşan tek fotoğraf karesini destekleyen betimleme yine veteriner hekim Nuri Dersimi’ye aittir: “Zarife, uzun boylu, iriyarı ve her hususta bir Kürt fizyonomisini haiz, simasında bir erkek cesaret ve besaleti (yiğitliği) okunan emsalsiz bir kürt kızı idi (Dersimi, 1952: 278).”

Tabi ki güzellik anlayışı görecelidir. Fiziki yapılarına göre insanların - ırkçı bir yaklaşımla sınıflamak amacıyla değil de - grup aidiyetlerini söylemek ise bir kanı yaratmaya yardımcı olur. “Kürt fizyonomisi” veya “Kürt güzeli” denildiğinde buğday tenli, yay gibi kara kaşa eşlik eden uzun ve sık kirpiklerin çevrelediği iri kara gözler akla gelir. Oysa Alevi Kürt kadınlarda sarışın, beyaz tenli ve renkli gözlü olanlar da vardır. Dersim coğrafyasında çokça görebiliriz. Nedense onlara istisna gözüyle bakılır.

Görünen o ki Zarife Hanım’ın fiziki özellikleri yanı sıra kişiliği de toplumsal konumunu güçlendirmiştir. Zarife Hanım, İstanbul’da özel eğitmenlerden ders alan veya dernek kuran Kürt kadınların aksine kırsal bölgede tüm bunlardan yoksundur. Anlaşılan Zarife Hanım kendi kendini yaratan bir kadındır. Zarife Hanım, tıpkı annemin anlatılarında dile getirdiği otodidaktikte olduğu gibi ailenin eğitimli erkeklerinden ve eve getirilen gazetelerden okumayı ve bakarak yazmayı öğrenmiş olabilir.

Okuryazar olmak, fikir sahibi olmanın ön koşulu değil. Aşiretin ileri gelenlerinden birinin eşi olmak da liderler meclisinde bulunmayı kolaylaştırmaz. Fakat Kıymet Erzincan Kına’nın ayrıntılı araştırdığı Umay Ana olgusundaki “’ana’ makamındaki kültürel genetik mirasını” yakalar gibiyiz (2022: 19). Alevi öğretisinde kadın gerek toplumsal yapıda gerekse Kadıncık Ana’da olduğu gibi inanç hiyerarşisinde erkeklerle omuz omuzadır (bkz. Seyman 2021). Halk ozanı ve edebiyatçı kimliğinin bilgeliği ile Alişer Efendi, düşüncelerine değer verdiği ve “hevale” diye hitap ederek sevgisini ifade ettiği Zarife Hanım’la toplantılarda birlikte yer alınca, diğer erkekler de bu durumu kabullenirler. Çünkü Alişer’in ‘eşi ve eşiti’ Zarife Hanım, aşiret kavgalarının çözümünde, Alevi Kürtlerin siyasi ayrılıklarının değerlendirilmesinde, karşısındaki insanı tanımada sezgileri güçlüdür. Alişer’in bir adım atmadan önce onun düşüncesini alacak derecede güvenini kazanır, sonra da erkek meclislerinde kendisine saygı duyulmasını sağlar (Dersimi, bkz. Hür 2014).

Eşinin ve aşiret beylerinin saygınlığını kazanmış sağlam kişilikli, donanımlı Zarife Hanım yeni kurulan ulus temelli Ankara Hükümeti’nden kendi ulusal kimliği ile kabul görmeyi hak bilir (Dersimi 1952: 278). Genelde cephe gerisinde görev verilen kadının aksine Zarife Hanım, sürekli “göğsünde çapraz duran fişekliği ve sırtındaki mavzeriyle silahlı mücadelede erkeklerden hiçbir şekilde geri kalmamıştır (Kahraman 2004).” Bu topraklarda, Filistinli kadın gerilla Leyla Halid kadar adı anılmasa da Zarife Hanım, kadına biçilen toplumsal rolün dışına çıkarak savaşan gerilla kadın sorumluluğu yanı sıra davası doğrultusunda kadınları da eğiten komutan boyutuna yükselmiştir (Dersimi, akt. Hür 2014).

Savaşçı yönüyle betimlenen Zarife Hanım’ın, bir de ataerkil değerlerin egemen olduğu toplumsal yaşamına göz atalım: 20. yüzyıl başında Alevi Kürt aşiretlerde evli kadın, kendisinden yaşça büyük erkeklerin yanında ‘yaşmak’ çekerek çifte suskunluk yaşardı. Kadınlar tülbentleri veya leçekleri ile ağızlarını örttükleri gibi bu görsel suskunluğa ek olarak erkek kulağının duyacağı volümde de konuşmazlardı. Zarife Hanım’da ise, fotoğrafa dayanarak söylemek isterim ki, ne tülbentle yaşmak çekmiş; anekdotlara dayanarak da rahatlıkla diyebilirim ki ne de sessiz kalarak kadına yönelik yaptırımlara boyun eğmiştir. Yine ataerkil sosyal yapıda kadınlar erkeklerin sofralarına oturamazken Zarife Hanım, “Seyit Rıza’nın sofrasına oturabilen tek kadın (Hür 2014; Kabadayı 2021)” diye aktarılır. Zarife Hanım’a bu ‘özgürlüğü’ sağlayan sadece halk ozanı ve siyasi lider Alişer Efendi’nin eşi olması değildir; aynı zamanda Alevi aşiretlerinde kutsallığı kabullenilmiş Şeyh Hasenan aşiretinin üyesi olup, aynı aşiretin önde gelen bir erkeği ile evli oluşudur. Bu nedenle bazı kaynaklarda “Zarife Ana” diye de anılır.

Kişilikli bir kadın, sevgi dolu eş, toplumsal yaşamında rol model şeklinde tanımlayacağımız Zarife Hanım’ın, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde ve o günkü yaşam koşullarında sürekli mücadele eden biri olarak çoğunlukla dağda, son zamanlar mağarada geçirdiği göçebe yaşamında neler çektiğini düşünmeden edemiyorum. Kadınlar açısından toplumsal cinsiyet rolünde günümüzde dahi yeterli gelişme olmadığı açık iken Zarife Hanım’ın yaşadığı dönemde ‘anne’ olamasa da kadınların aylık yenilenmeleri, insani gereksinimleri, yemek ve çamaşır yıkama sorumluluğunun o kapalı ve erkek topluluğu içindeüstesinden gelmesi, güçlü kişilik gerektirir.

Tarihin derinliklerinden gün ışığına çıkarılan Zarife’nin mücadelesine saygıyla.

Kaynakça

Ahmet Kahraman. Kürt İsyanları. Tedip ve Tenkil. Kürt Tarihi ve Kültürü Dizisi 4, İstanbul: Evrensel Basım Yayın, 2004, 2. Basım: 322-323.

Ayşe HÜR. “Mayan Hatun, Zarife Hanım ve Mina Hanım”, Radikal GAZETESİ, 9.03.2014.

Dr. Vet. M. Nuri Dersimi. Kürdistan Tarihinde Dersim, Halep: Ani matbaası, 1952.

Kıymet Erzincan KINA. Atlı Gelip Yaya Kalanlar. İstanbul: Temkeş, 2022.

Yaşar Seyman. Kadıncık Ana (Türkçe, Almanca ve İngilizce). 2019: 14-45.

Bu yazı Alevilerin Sesi Dergisi’nde yayınlandı. “Üzerinde çalışılarak yeniden yayınlandı.” Künye: Alevilerin Sesi. Kadıncık Ana – Tarihi Yapan, Ama Tarihi Yazılmayan Kadınlar. Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Yayın Organı/ Die Stimme der Aleviten in Europa. Sayı 276, 04/2023: 12-14.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Nazire Akbulut Arşivi