23. Türk Film Festivali Ali Frankfurt sona erdi ve prestij meselesi

23.Türk Film Festivali Frankfurt, 11 Haziran Pazar gecesi gerçekleştirilen açılış seremonisiyle başladı. Festivalin açılış filmi, müzik alanındaki başarısını sinemaya da taşımak isteyen ve bugüne kadar dört film yöneten Mahsun Kırmızıgül’ün son filmi “Prestij Meselesi” oldu. Zengin bir programa sahip olan festival, dün gerçekleştirilen ödül töreniyle sona erdi. Festivalin açılış gecesinde “Seyirci Ödülü”, benim de jüri üyesi olduğum “Türkiye Kısa Film Yarışması”, “Almanya Kısa Film Yarışması”, “Belgesel Film Yarışması” ve onur ödülleri verildi.

Dile kolay, “Almanya Acı Vatan” gibi filmlere isim olmuş gurbette yaşamaya başlayıp tutunacaksınız ve Almanya gibi Avrupa’nın itici ve en büyük ekonomik gücü olan; kurallara saygının yer ettiği önemli bir ülkede, ülkenizin sanat ve kültür dünyasının yansımalarına yer veren bir film festivalini başlatıp; üstelik de kurumsal bir aşamaya getirip Hessen Eyaletinin, Frankfurt Belediyesi’nin desteğini alacaksınız. Bu zor işin altından Festival Başkanı Hüseyin Sıtkı ve yol arkadaşları başarıyla kalkmışlar. Bu festivali ayakta tutan Türk-Alman pırıl pırıl bir genç kuşağın katkılarını da vurgulamadan geçmeyelim. Diğer yandan vizyoner ve çalışkan Frankfurt Başkonsolosu Erdem Tunçer’in festivale yaptığı önemli katkıların da altını çizelim.

23. festivalin açılış seremonisi

23.Türk Film Festivali Frankfurt, 11 Haziran Pazar gecesi Yosi Mizrahi ve Rana Ayhan’ın keyifli sunumlarıyla gerçekleştirilen açılış seremonisiyle başladı. Festivalin açılış filmi, müzik alanındaki başarısını sinemaya da taşımak isteyen ve bugüne kadar yedi film yöneten Mahsun Kırmızıgül’ün son filmi “Prestij Meselesi” oldu. Zengin bir programa sahip olan festival, dün gerçekleştirilen ödül töreniyle sona erdi. Festivalin açılış gecesinde “Seyirci Ödülü”, benim de jüri üyesi olduğum “Türkiye Kısa Film Yarışması”, “Almanya Kısa Film Yarışması”, “Belgesel Film Yarışması” ve “Onur Ödülleri” Tamer Levent, Sermin Hürmeriç ve Tayfun  Bademsoy’a verildi.

Ödüller belli oldu!

23. Türk Film Festivali Frankfurt, dün gerçekleştirilen ödül töreniyle sona erdi. Geçtiğimiz yıl neredeyse bütün önemli festivallerde ödülleri paylaşan Emin Alper ve Özcan Alper, gene büyük ödüllere uzandı. En İyi Yönetmen Ödülü’nü Özcan Alper “Karanlık Gece” filmiyle alırken; En İyi Film Ödülü ise Emin Alper’in yönettiği “Kurak Günler”in oldu. En İyi İlk Film Ödülü ise, “Kar ve Ayı” filmiyle Selcen Ergun’un oldu. En İyi Kadın Oyuncu Ödülü, “Turna Misali” filmiyle  Sennur  Nogaylar’ın olurken; En İyi Erkek Oyuncu Ödülü ise “Çilingir Sofrası” ile Ahmet Rıfat Şungar’ın oldu. En İyi Görüntü Yönetmeni Ödülü’nü “Karanlık Gece” filmi ile Yunus Roy İmer alırken; En İyi Müzik Ödülü ise “Kurak Günler” filmi için yaptığı müziklerle Stefan Will’in oldu.

Prestij meselesi

Mahsun Kırmızıgül, ülkemizde arabesk ve fantezi müziğin kralı kabul edilen bir müzik sanatçısı. 1980’lerde konservatuarda okurken albüm doldurup, ailesine bakabilmek için bir çıkış yakalamaya çalışıp, uzun süre başarılı olamamış eğitimli bir sanatçı. “Prestij Meselesi”, ismi bağlamında çift çağrışımlı bir film. Hem Mahsun Kırmızıgül’ün ortağı olduğu fenomen müzik yapımcısı Hilmi Topaloğlu’nun kurduğu bu büyük müzik prodüksiyon şirketinin öyküsü olduğu kadar; aynı zamanda Mahsun Kırmızıgül’ün prestij meselesi yaptığı mücadelesinin de öyküsü.

Konservatuar eğitimli arabesk müziğin kralı

Aldığı konservatuar eğitimi ve bir kaç oktavlı sesinin gücü ve halkla damardan ilişki kurabilen yorumculuğuyla Mahsun Kırmızıgül, uzun süre geçim sıkıntısı çektikten sonra “Alem Buysa Kral Benim” albümüyle krallığını ilan etti. Onu takip eden “Mihriban” albümüyle krallığını perçinledi. Artık arabesk ve fantezi müzik aleminin olduğu kadar, aynı zamanda çektiği geçim sıkıntılarına aldırmadan “kral” peşinde koşan geniş kitlelerin gönlünde de kral olmuştu.

Aslında Kırmızıgül alemin ne olduğunu erken fark eden akıllı bir sanatçı. Kendisiyle sohbet etmiş değilim. Ama “Prestij Meselesi” filminin başrol oyuncusu ve Kırmızıgül’ün neredeyse klonu, oğlu Mahmut Kırmızıgül ile yakın zamanda 23. Türk Film Festivali Frankfurt’ta, bol bol sohbet ettim. Samimi ve iyi eğitimli bir genç olan Mahmut, babası hakkında bir fikir sahibi olmanıza da olanak sağlıyor.

Çok şapkalı sanatçı

Mahsun Kırmızıgül, çok şapkalı bir sanatçı. Müzik dünyasında elde ettiği büyük başarıların ötesinde, sinema ve televizyon alanında da üretken birisi. “Prestij Meselesi” onun yönettiği yedinci ve son filmi. Kırmızıgül, sinematografik yolculuğunda “Beyaz Melek” (2007), “Güneşi Gördüm” (2009), “New York’da Beş Minare” (2010), “Mucize” (2015), “Vezir Parmağı” (2017), “Mucize 2: Aşk” ve “Prestij Meselesi” (2023) gibi filmlere imza atmış. Aynı zamanda “Gecenin Kanatları” (2009) filminin senaryosunu yazmış, “Sadece Sen” (2014) filminin yapımcılığını yapmış. Ayrıca televizyon dizileri ve sinema filmlerinde de oynamış.

Kırmızıgül’ün sinematografik anlatımının mihenk taşını ana akım sinema oluşturuyor. Filmleri arasında başrolünde önemli oyuncu Haluk Bilginer’in oynadığı “New York’da Beş Minare” öne çıkar. Kırmızıgül için müzik kadar olmasa da, sinema da bir iddia meselesi gibi görünüyor. Filmleri için gereken atmosferi yaratmak ve öykünün ihtiyaç duyduğu unsurları filme katmak için gereken prodüksiyon bütçesini harcamaktan kaçınmayan bir yönetmen Kırmızıgül...

Şanssız vizyon tarihi

Kırmızıgül’ün son filmi “Prestij Meselesi” şanssız bir dönemde, 3 Şubat’ta vizyona girdi. Filmin vizyona girmesinin hemen arkasından ülkemizde 6 Şubat’ta yaşanan ve büyük bir trajedi olan Kahramanmaraş depremleri nedeniyle, film vizyondan kalktı. Film 45 milyonluk bütçesiyle de dikkati çeken bir yapım.

“Prestij Meselesi” ana akım bir film olarak, bu tarz filmlere ilişkin beklentileri makul düzeyde karşılıyor. Kırmızıgül kendi yaşamından büyük kesitler içeren biyogafik nitelikli filminin en öne çıkan  sinematik ögesi atmosferi oluşturmak için masraftan kaçınmamış. Bir dönem filmi olan “Prestij Meselesi”nin sanat yönetimi bu bağlamda öne çıkıyor. Fakat hep birlikte kutlanan bir yılbaşı gecesinde pencereden kar yağışını gösteren sahnede, strafor ile yağdırılan kar ve pencerede yapay olarak oluşturulmuş kar birikintileri, filmin prestijine zarar veriyor.

Eski bir öğrencim olan filmin görüntü yönetmeni Ersan Çapan’ın görüntüleri ise, Kırmızıgül’ün kafasındaki atmosfer fikrine hizmet ediyor. Diğer yandan Kırmızıgül, filmlerinde aydınlatma tasarımından destek alan ışık huzmelerinin oluşturduğu loş mekanları tercih ediyor. Filmin görsel dünyasına gizemli bir boyut katan bu tarz görsel tasarım, her filmde çalışır mı orası ayrı bir konu...

Prestijli oyunculuk performansları

“Prestij Meselesi” oyunculuk performansları açısından da dikkat çeken bir yapım. Bu bağlamda özellikle müzik yapımcısı Hilmi Topaloğlu rolünde Engin Hepileri öne çıkıyor. Filmin öne çıkan bir başka oyunculuk performansı ise Kırmızıgül’ün gençliğini oynayan ve vücut diliyle de babasına benzeyen oğlu Mahmut Kırmızıgül’ün performansı. Genç Mahmut, hem birinci elden tanıklıklarla hem de babasının derdinin ne olduğunu iyi anlayarak özellikle jest ve mimiklerin oyunculuğuna yaptığı katkıların ekmeğini bolca yemiş görünüyor. Ayrıca günümüzün önemli sanatçıları Özcan Deniz ve Haluk Levent karakterlerini canlandıran performanslar ve özellikle Kırmızıgül’ün filmi salt kendisine mal etmeden dönemin öne çıkan diğer sanatçılarına da yer vermesi bir olgunluk örneği...

Diğer yandan benim kuşağım için filmin önemli bir yanı ise, tanıklık ettiğimiz dönemleri film aracılığıyla hatırlamaktı. Özellikle Unkapanı’ndaki İstanbul Manifaturacılar Çarşısı (İMÇ) henüz işlevini kaybetmemişken başka filmlere de mekan olmuştu. Günümüzde bomboş duran bu önemli mekanın, film için başarıyla yaşayan bir mekana dönüştürüldüğünü de ekleyelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bülent Vardar Arşivi