Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

Değişim ve Türkiye

Seçimlerden yenilgiyle çıkan CHP’de dile getirilen değişim Anadolu topraklarında yeni bir kavram değil.  Burada egemen toplumların, tarihsel süreçte köklü değişikliklere uğradıkları görülüyor. Değişimin arka planındaki ortak payda, ekonomi ve paylaşım kökenli.

Uzak Asya ile Batı arasındaki ticaret yollarının denetimi, geçen transit ticaretten alınacak vergilerle gelir sağlanması, yüzlerce hatta binlerce yıl boyunca sürdürülen mücadelelerin de kaynağı.

Topluma gerekçe olarak sunulanlar ile gerçekler arasında bağ kurulması, her dönemde egemenlerce pek arzulanmaz. Nedenlerin; döneme ilişkin baskın inanç ve toplumsal dirence göre paylaşılması, yönetimlerin başvurdukları yöntemlerin başında gelir. 

Roma, Bizans, Pers, Selçuklu, Osmanlı ve son çağda Cumhuriyet rejimini de bu kapsamda değerlendirmek doğru bir yaklaşım olacaktır.

Amerika kıtasının keşfi ile dünya ticaret yolları yörüngesinin köklü değişimi, 16.yüzyıldan bu yana geçen beş yüz yıllık süreçte, milyarlarca insanın kaderini etkilemeyi -farklı boyutlarda- günümüzde de sürdürüyor. 

Göçebelikten, yerleşik tarıma ardından sanayi devrimine ulaşan yolu, yüzlerce, binlerce yılda güçlüklerle aşan insanlık, henüz efsanelere konu olan “altın çağını” bir kez daha yaşamaya hayli uzak. 

20.Yüzyılda sonlanmasını beklediğimiz, savaşlara neden olan sömürüyü güvence altına almayı hedefleyen paylaşım savaşları, olanca hızları ile sürüyorlar. Üstelik teknolojide erişilen gelişmeler insanlığın yararına kullanılamıyor.

Türkiye bu gelişmelerden en çok etkilenen ülkelerin üst sıralarında bulunuyor. Coğrafi konumu petrol üretilen ülkelere çok yakın. Uzak Asya ile Avrupa kıtaları arasında ticaret yolları üzerindeki konumu, çok önemli. Örneğin Rusya ile Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya olan uzaklığı, çevresindeki ülkelerle karşılıklı etkileşimini arttırıyor. İbni Haldun’un ünlü “coğrafya kaderdir” tezini doğrulayan güncellenmiş canlı bir örnek gibi.

Özellikle çevrede süren savaşlar, sürekli değişen siyasal dengeler ve Çin’in yeni bir oyuncu olarak bölgeye girmeye hazırlanması, Türkiye’nin önemini arttırıyor. Ancak ülkeyi yönetenlerin daha genel tanımla siyaset kurumunun, dışarıdaki gelişmeler ve daha ötesi ülkenin öneminin farkında olduklarını söylemek güç.

Bir yanda ülkesinin kaynaklarının sınırlarını belirlemekteki yetersizliği, her geçen gün ortaya çıkan iktidar ile onun “Türk-İslam Sentezi- olarak nitelenebilecek ideolojisine benzeyerek, iktidara gelebileceğine inanan muhalefetin beceri ve donanım eksikliği ülkeyi içinden kolayca çıkılamayacak bunalımlara savuruyor.

Rejim değişikliğine örgütlü biçimde karşı çıkmak bir yana, sessiz kalarak toplumsal dinamikleri harekete geçiremeyen muhalefetin yanında, son iki yılda ülke tarihinin en büyük çaplı varlık transferine seyirci kalan sermayenin tavrı da şaşırtıcı. Geniş kitlelerin bu önemli gerçeği kavramalarındaki gecikmeden sorumlu olduklarını henüz fark edemediler.

Yaşadığımız süreçte sorunları çözecek yeni bir siyasal yaklaşımın örgütlenmesi gündemde yer almıyor. 

Dünyadaki gelişmeleri bir yana bırakalım, Türkiye’yi kendi iç çekişmelerinden ibaret sayan ana muhalefet partisinin, kurultay delegelerini belirleme mücadelesi bile toplumu umutsuzluğa sürüklüyor.

Kurgulandıkları izlenimi uyandıran, “siyasal İslam” söylemi çerçevesinde, laik kesimi sürekli aşağılayarak ötekileştiren, açıkça mezhepçilik yapan, sözde din adamları sürekli medyada yer alıyor. 

Öte yanda Dünyadaki gelişmeleri izlemek yerine, 100 yıl öncesinin koşullarında başarıya ulaşan Cumhuriyetin referanslarını, güncel koşullarda değerlendirmeye gerek duymayanların, seslerini  yükselttikleri bir düşünce ortamında yaşıyoruz. 

Saniyede milyarlarca işlem yapan süper bilgisayarlar, şimdiden insan yeteneklerinin erişmekte zorlanmaya başladığı “yapay zekâ” yazılımları konuşulmuyor. Bunların yerine yoksulluk kutsanıyor. Fakirlerin cennete zenginlerden 500 yıl önce girebilecekleri saçmalıkları dillendirilirken, kimseden ses çıkmıyor.

Ancak haklarını teslim edelim.. 

CHP’de yarışanlar arasında babaları veya dedeleri hacı olanlar, soylarında yatırlar bulunanlar var. 

Yüzüncü yaşında Cumhuriyetin nasıl demokratikleşeceği, ülkede üretimin nasıl arttırılacağı, bilim ve teknolojide nasıl ilerleneceği de gündemlerinde mutlaka yerini alacaklardır. 

Kurultay geçsin, onlara da sıra gelir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi