Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

Dayatılmış Gerçeklik

İktidar; sınır komşusu ülkelerde askeri operasyonları sürdürüyor. Sürecin bazılarında sürekli askeri güç bulundurmayla sürdürüleceği izlenimi güçleniyor. Kısa sürede aynı bölgede verilen kayıplar kamuoyunda iktidara karşı yoğun tepkilere yol açıyor.

 

Mart sonunda yapılacak yerel seçim öncesindeki bu gelişme, kamuoyunun ilgisini ülkenin gündeminden uzaklaştırdı. Adayların kimlikleri, yaşları, kaç dönem görevde olmaları üzerinden sürdürülen polemikler bir süreliğine unutulacağa benziyor. 

 

Mecliste tartışılan son gelişmelerin ardından, yeniden seçim ortamına dönüleceğine kuşku yok. Ancak siyaset kurumuna duyulan güvenin de sarsılması süreceğe benziyor. Yerel yönetimlerin demokrasiye katkılarını engelleyen gelişmelerde kayda değer bir değişiklik yok. Ankara’da tek elde toplanan aşırı ve anlamsız yetkinin, giderek artan tempoyla, seçilmiş belediye başkanlarını engelleme aracına dönüşmesi yeterince önemsenmiyor.

 

Aslında iktidar, seçmenin ülkenin gerçek gündeminden uzaklaşmasından rahatsız değil. Hemen her alanda eksik, yetersiz ve genelde yanıltıcı bilgiler vererek, 22 yılda sanal bir gelişme algısı yaratmakla yetiniyorlar. “Dayatılmış Gerçeklik” adı verilebilecek bu algı yöntemi, gelir dağılımındaki eşitsizliği bir türlü gideremiyor.

 

AKP önleyemediği yoksulluğu bu kez yönetmeyi deniyor. Çalışanların yüzde elli yedisini oluşturan asgari ücretlilere, on altı milyon emekli eklendiğinde, ülke nüfusunun yarıya yakın bölümünün, gelirlerinin düşüklüğü ve nedenleri yeterince tartışılamıyor.

 

İktidarın kaynak bulma amaçlı girişimlerinin, beklenen sonuçların alınmasındaki yetersizliği yanında, göze çarpan gelişmeler ise ürpertici. Hemen her gün yabancı uyruklu suçluların güvenlik güçleri tarafından yakalandıklarına ilişkin bilgiler açıklanıyor. Aralarında T.C. yurttaşlığı alanların da bulunduğu bu kişilerin, ülkeye nasıl geldikleri ve özellikle içerideki bağlantılarına ilişkin henüz tatmin edici bilgi alınamıyor.

 

Hangi kaygılarla vatandaşlık verilerek, ülkenin suçlularla doldurulduğu gerçeği ortaya çıkarılmadan, karşı karşıya bulunduğumuz tehlikenin büyüklüğünü gösteren bir başka olay İzmir’de yaşanıyor. Çeşme’de yapılan bir operasyonda yakalananların, ev ve işyerlerindeki aramalarda ele geçirildiği açıklanan paranın miktarı, Türkiye’nin ne denli büyük sorunlarla karşı karşıya kaldığını gösteriyor. 

 

Dün yayınlanan bir habere göre;” İzmir’in Çeşme ilçesinde 'Suç gelirlerinin aklanması', 'Görevi kötüye kullanma', 'Resmi belgede sahtecilik', 'Rüşvet', 'Bilişim sistemlerine girme' suçlarını işlediği tespit edilen 4’ü gümrük memuru olmak üzere 6 kişi tutuklandı. İzmir Valiliği tarafından yapılan açıklamada, şüphelilerin ev ve işyerlerinde yapılan aramalarda 1 sahte MİT kimliği, 4 adet farklı seri numaraları olan 1 dolar, çok sayıda ziynet eşyası ve delil niteliği taşıyan, dijital materyaller ele geçirildi. Şüphelilerden Alman ve Türk olmak üzere çifte vatandaşlıkları bulunan A.Ş. ve E.B.'nin kurdukları lojistik, madencilik, tekstil, gıda gibi sektörlerde faaliyet gösteren 120 şirket aracılığıyla ihracat yapacaklarını bildirdikleri, ardından da buradan elde edilmiş gibi gösterdiği değerlendirilen 1 milyar 142 milyon 510 bin dolar, 18 milyon euro ve 6 milyon 950 bin Danimarka kronunu usulsüz yollardan sahte belgelerle ülkeye giriş yapmış gibi gösterilerek sisteme dahil ettikleri belirlendi.

 

Ayrıntıları henüz açıklanmayan bu gelişme, geçmişte teşviklerden yararlanma amaçlı yapılan hayali ihracat işlemlerini anımsatıyor. Eski Türkiye’de her biri iktidarı sarsan, yetkilileri istifa ya da yargı önüne gitmek zorunda bırakan benzer gelişmelere, kamuoyunun tepki vermeyişini eleştirenler arasında, bazı siyasetçilerin bulunması ne kadar hazin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi