Hadi hayırlısı

Zor bir seneye giriyor Fenerbahçe, şampiyonluk şart gibi. Galatasaray da 250 milyon euroluk Türk futbol tarihinin en pahalı kadrosuyla lige giriyor. 

Ancak kuvvetli transferler İsmail Kartal Hoca’nın da elini güçlendirdi. Merak konusu bu yıldız isimlerin birlikteliğinin sağlanıp sağlanmayacağı, Kartal’ın bu kadroyu verimli ve de uyumlu kullanıp kullanamayacağı…

Avrupa kupası maçlarını gösterge olarak almak zor. Hem rakipler yeteri kadar güçlü değildi, hem takım kadrosu tamamlanmamıştı. Ama Kartal’ın Gaziantep karşısına çıkardığı ilk 11, Maribor maçından ders alındığının göstergesiydi. Maribor maçındaki ofansif sıkıntıyı yaşamamak için Tadiç sol kanada alınmış, Szymanski forvet arkasına yerleşmişti. Tribünle sorun yaşayan İrfan Can Kahveci ise yerini Kent’e bırakmıştı.

Kartal’ın Fenerbahçe’si sahanın her yerinde, özellikle de rakip yarı sahada baskı yapıyor. Bu baskı rakibin oyun kurmasını engellerken, Fenerbahçe de ofansif bir oyun sergileme fırsatı buluyor. Tabii ilerde Dzeko, Tadiç, Szymanski gibi yetenekli isimler olunca, Ferdi ve Kent gibi becerikli kanatlar da destek verince bu ofansif futbol sonuç alıcı oluyor. Ayrıca İsmail Yüksek ve Mert Hakan dönen topları kazanıp, ileri oynayınca Fenerbahçe hücum sürekliliği yakalıyor.

Jesus’un Fenerbahçe’sinin geçen yıl zaman zaman yapabildiği hücum sürekliliği bu yıl daha uzun süreli sergilenebilecek gibi.

Tabii bu zenginlikte çok yetenekli ve becerikli isimlerin payı büyük. Öncelikle Dzeko kaptanlığının hakkını verirken, takımı saha içinde adeta yöneten isim oluyor. Sık sık kendi defansının önüne kadar gelerek pozisyonlara müdahale ediyor. İlk yarıda attığı iki golle de taraftara “nihayet girdiği pozisyonları kaçırmadan değerlendiren bir klasik santraforumuz oldu” dedirtmiştir.

Tadiç-Ferdi ikilisi çok şık ve verimli bir uyum sergiliyor. Kartal da bu ikiliyi bozmamak için Osayi’nin sakatlığından sonra Ferdi’yi sağ beke alınca Tadiç’i de ona yakın pozisyona çekti.

Bir de Becao’dan bahsetmek gerekiyor. Hemen her pozisyonda müthiş bir kesici olarak sahada yer alıyor ancak dahası ileriye doğru verdiği paslarla da hücum sürekliliğine büyük katkı veriyor.

Bunlar ligin ilk maçında görülen pozitif noktalar. Eksilere, eksiklere gelirsek; Maçın başında yakaladığı yüksek tempoyu Fenerbahçe ikinci yarıya taşıyamadı, üstelik rakibi on kişi kalmışken…

Aslında Fenerbahçe yüksek tempoyu sürdürdüğü dakikalarda üçüncü golü bulabilseydi muhtemelen farka gidecekti. Ancak defalarca çok yaklaştığı üçüncü golü bulamayınca, bir de Gaziantep’in golü gelince psikolojik bir tempo düşüklüğü yaşandı. Osayi’nin  çıkıp Oosterwolde’nin girmesi de Fenerbahçe’nin sol kanadını zayıflattı. Buna rakibin on kişi kapanması eklenince işi daha da zorlaştırdı. Rakibin kapandığı dakikalar orta sahada Fred’e gerçekten ihtiyaç duyulduğunu ortaya koydu. Kartal’ın ikinci yarıda oyuna aldığı Zajc beklenen etkinlikten epey uzaktı.

Elbette tüm bunlara Fenerbahçe kadrosunun yeni olduğunu, oyuncuların uyumunun tamamlanmadığını eklemek gerek.

Sonuçta Fenerbahçe üçüncü golü bulsa farka gideceği maçı, 2-1 kazanarak sezona üç puanla başladı. Seyirci oyuncu bütünleşmesi yolunda atılan yeni adımlar da sevindiriciydi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Sezgin Arşivi