Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

İstanbul ve ziyaretçileri

İstanbullular bu sezonda turistik amaçlı gelen konuklarını değil, onlarla zirveye çıkan, “alışveriş çılgınlığını” anımsayacaklar.

Çoğunluğu Ortadoğu kökenli varlıklı Arap ülkelerinden gelen ziyaretçiler, uluslararası markaların yer aldığı mağaza ve AVM’lerde uzun süre belleklerde kalacak yoğunluk yaşatıyorlar.

Onları izleyen görece GSMH’ları daha mütevazi ülkelerden gelenler, Dünyanın her yerinde orta gelir gruplarına dönük markaların yer aldıkları dükkanları dolduruyorlar.

Kargaşa içinde süren bu alışveriş çılgınlığını izleyen Türklerin, rağbet ettikleri mekanlar ise hızlı servis verilen yiyecek içecek satıcıları ile yabancı adlı kahvehaneler.

Ortadoğu’da halkın tepkisinden çekinen siyaset genetiğinin, Türkiye’deki somut uygulama alanı olan AVM’lerde bir araya gelen, İstanbullular ile yabancı konukları ilginç bir sosyo-kültürel tablo oluşturuyorlar. AVM’ler meydanların yerini almışlar diyebiliriz.

İstanbul’un yerel renkleri, yeme-içme alışkanlıkları ve gündelik yaşamları, bu süreçte gelen ziyaretçilerin etkisiyle kökten değişime uğruyor. Çok başarılı bir markanın sahibi izlediği bu manzarayı; kültürel istilaya benzetiyor.

Pandemi sırasında toplu taşımadan çekinenler, kent içinde mümkün olan her yere özel araçlarıyla ulaşmaya çalışıyorlar. Bu yüzden ana arterler dahil işlek caddelerin sağ şeritleri doğal araç parklarına dönüşmüş. Trafik yoğunluğuna göre ve görevlilerin gözleri önünde ikinci şeritlerde park etmek sıradanlaşmış.

İstanbul’da emekçi şoförlerini 12 saat çalışmak zorunda bırakan, plaka rantçısı-galerici-tefeci üçlüsünün siyasal bilek gücü gösterisine dönüştürdüğü, taksi sayısı kısıtlaması sürüyor. Kısıtlamanın Ankara destekli olduğu kuşkusuz. Uygulama İstanbullular yerine yabancı ve ağırlıklı olarak Ortadoğu kökenli müşterilere hizmet eden bir modele dönüşmüş.

Günlük tek sefer için kullanılan işyeri ve okul servisleri de trafiğin yoğun olduğu saatlerde, yolcularını almak amacıyla ana arterleri işgale başlıyorlar.

Yetmiyor.

Kent içine giren yerli ve yabancı turist otobüsleri de bulabildikleri her yerde uzun süreli park ediyorlar. Çiğnenen trafik yasaklarını engelleyecek kolluk gücü- trafik polisleri- ise şimdilik ve ısrarla sadece geceleri “alkol muayenesi” ile yetiniyor. Park yasağı ilgi alanlarına girmiyor olmalı.

Bu süreçte yeni iş kolları ortaya çıkıyor. “Scooter” adı verilen iki tekerlekli araçlar bulabildikleri her yere bağlanıyor. Kullanıcıları için kentin kaldırımları doğal yaşam alanı.

Kargaşayı tamamlayan yeni gelişme ise internet üzerinden yiyecek-içecek hizmeti veren işletmelerin, siparişlerini yetiştirmek için hiçbir trafik kuralına aldırış etmeyen motosiklet sürücüleri.

Taşeronluk sistemine göre çalışan kuryeler, ürün teslimine göre ücret aldıkları için çoğu kez yaralanma ve bazen ölümle sonuçlanan kazaların nedeni oluyorlar.

İstanbul’da belediye yönetimini başarısız kılmak için kamu yönetimi var gücüyle çalışıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi