Bir Tablonun Anlattıkları “Daireyi Kesen Ay Kadın”

“Resim kendini keşfetmektir. Her iyi sanatçı kendisinin ne olduğunu resmeder.” Bunlar, eserleri kaosa benzeyen Jackson Pollock’un sözleriydi, ama aslında onun eserleri saf bir uyumu ifade eder. Resimlerin kendi yaşamları var ve sanatçının görevi onların açığa çıkmasına yardım etmektir. Pollock için her şey ifade ile ilgilidir; teknik ise oraya ulaşmanın bir yoludur. Boyanın tuvale uygulanma veya tuvalin üzerine damlama şekli, Soyut Dışavurumculuğa getirmesi, onu benzer uğraşta olan diğer sanatçılardan farklı kılmaktadır. Pollock sanatını bir eylem resmi olarak kendi yaşam öyküsüyle özdeşleştirmiştir. Yaşamın anları onun resimlerinde kaydedilmiş gibi durur. İlgi duyduğu psikoloji, felsefe, tarih, mitoloji, kahraman tapımı gibi alanlar Pollock’un resme etkisi olmuştur.

Pollock’un sanatını şekillendiren ilk etkiler doğup büyüdüğü yer olan California’da oluşmuştur. Çünkü ilk olarak Yerlilerin sanatıyla burada karşılaşmıştı. Daha sonraki yıllarda ağabeyi Charles’in Los Angeles Times’da iş bulup çalışmaya başlamasıyla birlikte eve düzenli olarak göndermiş olduğu “The Dial” sanat dergisinin baskıları çağdaş sanatla ilk tanışıklığının gerçekleşmesini sağlamıştır.

Totemizm kavramı Pollock’un kütüphanesindeki antropolojik kitaplarda etraflı bir şekilde açıklanır. Bazı Batı dışı toplumsal yapıların, belirli bir hayvan koruyucusuna tapma ve onunla özdeşleşme etrafında örgütlendiğini varsaymaktadır. İnsanlık ve doğal dünya arasındaki bağların o kadar güçlü olduğu düşünülüyordu ki, totem hayvanları öldürenin ya da bunlara zarar verenlerin sonu kesinlikle ölüm oluyordu. Böyle kavramların Pollock’un zamanında, sanayi öncesi sosyal ve zihinsel yapı formları için merkezi bir yerde duruyordu.

Daireyi Kesen Ay Kadın resminde ilk bakışta açık koyu etkisi kullanılarak en ön planda gözüken beyaz formlar vardır. Sonrasında resmin yukarı kısmına doğru devam eden bir hareket etkisi var. Bu aşamadan sonraki gözlemler bizlere ortada yer alan bir figürü ortaya koymaktadır. Daha dikkatli bakıldığında resmin sağ üst köşesinde yer alan figürün bir Kızılderili‘ye benzediği görülmektedir.

Bu portrenin işleniş tarzı bize Kübizm ve Picasso’yu hatırlatmaktadır. Form ve çeşitli konturların, ince çizgilerin birbiri içine girmesi veya geçmesi bu resmin açık form karakterini ortaya koymaktadır. Kimi yerde de gene bazı formların kadraj dışına taşması bu durumu desteklemektedir.

Mavi renk soğuk renk olması dolayısıyla ve figürü ön plana çıkaracak şekilde sürülmesinden dolayı arka plan etkisi yapmaktadır. Dolayısıyla da resim yüzeyine sürülmüş tüm renk ve tonları da belirli uzaklık mesafelerine getirmekte ve bir derinlik etkisi ortaya çıkmaktadır. Bu arada sarı renk kendi bilinen renk özellikleri (sıcak renk, açık tonlu renk) sayesinde de zaman zaman ön plan vurguları yapmakta ve çalışmaya ritmik değerler katmaktadır.

Kimi yerlerde ise çeşitli formlara veya kalın konturlara bazı eklemeler yapılarak figür haline getirilmiş olduğu da gözlenmektedir.

Siyah renkli çizgilerle oluşturulmuş yapılar da gene tekrarlama tekniği ile ritmik etkiyi arttırmaktadır. Gene aynı ritmik etkiyi arttıran daha birçok unsur kadraj içinde yer almaktadır: Küçük beyaz tuşlar veya çizgiler, sarı küçük tuş ve çizgiler, çeşitli fırça darbelerinin izleri gibi. Hatta orta planda gözüken Kızılderili figürünün dans ettiği rahatça söylenebilir.

Jung’un sembolleri üzerinden ele aldığımız da şunları söyleriz: Ay kadını temsil ediyor. Daireyi Kesen Ay Kadın da Pollock kişisel tutkularını bireyselleştirdiğini resimlemiştir. Bilinçle bilinçdışının iletişime geçtiği bir süreç olan Daireyi Kesen Ay Kadın resminde kadınlarla olan problemini ele alarak resimde negatif animasını dışa vurmaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kubilay Kaptan Arşivi