
Abdullah Biricik
Gabriel Sara ve Kereminho
Futbol kaliteli futbolcularla oynanır. Bu motto üzerinden 2 oyuncuyu karşılaştırarak yazacağım maç yazımı. Bu karşılaştırma, bizlere Galatasaray’ın hangi seviyedeki oyuncularla ligde yenilmez bir takıma dönüştüğünü gösterecek, orta sınıf oyuncularla bir takımın kimliğinin nasıl değişeceğini ispatlayacak.
Galatasaray dün akşam Başakşehir ile oldukça zor bir maç oynadı. 2-1 kazandı ama öldü öldü dirildi. Orta saha üstünlüğünü 4 eksikli Başakşehir’e kaptırdı. Çünkü Galatasaray’ı özel ve yenilmez kılan oyuncu kalitesi, özellikle de orta sahadaki oyuncuların özel meziyetleriydi. Torreira, Sara ve Mertens’li orta saha, Galatasaraylı hücum oyuncularına derin bir oyun konfor sağlıyordu.
Dün Gabriel Sara yoktu, yerine Kerem Demirbay oynadı. “Bizim ülkede yabancı sevgisi çok. Burada bir yabancı futbolcu oynasa ismi Kerem değil de ‘Kereminho' olsa kimse bir şey demez.” açıklamalarını yapan Kerem Demirbay.
Yaklaşık 10 ay önce kameralar karşısında bu cümleyi kuran Demirbay için “oynadı” kelimesini kullanmam tamamen ilk 11’de listede olmasından. Alıcı bir gözle hem Kerem hem de Kereminho gözüyle baktım.
Yok.
Hangi ismi taşırsa taşısın Galatasaray’ın oyun kalitesini düşüren, orta saha hakimiyetinin rakibe geçmesine neden olan bir oyuncu vardı sahada. Şimdi Kerem Demirbay ile Gabriel Sara’nın en son ilk 11’de oynadığı Göztepe maçındaki istatistikleri birlikte karşılaştıralım;
Kerem Demirbay 37 kez topla buluşmuş, Sara 93. Yani oyun kurması gerekirken, toptan kaçmış bizim Kereminho, saklanmış, kaçak güreş yapmış.
Sağa sola ve geriye oynamasına rağmen %71 pas isabeti sağlamış, Sara’da bu oran %89.
Sara 2 başarılı “top sürme” yapmış, bizimkisi 1 defa deneyip başaramamış. Yani “0” (sıfır).
Sara 14 ikili mücadeleye girip 11’ini kazanmış, bizimkisi sadece 5 defa bu mücadeleye girip 2’sini kaybetmiş.
Sara’ya 3 faul yapılmış, kendisi 1 faul yapmış.
Bizimkisinde durum ne?
Belki inanamayacaksınız ama faullerin havada uçuştuğu, 10 sarı kartın çıktığı bir maçta ne faul yapmış ne de kendisine faul yapılmış.
Yani 0 (sıfır).
Koca bir 0 (sıfır).
Bu istatistikler uzayıp gidiyor.
Okan Hoca 75 dakika sabredebildi Kereminho’ya. Elinde güvenebileceği orta saha oyuncusu olmayınca da orijinal mevkiisi stoper olan, sağbek Kaan Ayhan’ı o bölgeye çekti.
Galatasaray kan ter içerisinde kalarak 2-1’i korumayı başardı ve en yakın takipçisi (bir maçı eksik) Fenerbahçe ile olan puan farkını 11’e çıkardı. Hava şartları ve zemin de Galatasaray’ı çok zorladı.
Güçlü olan ayakta kalan 2 oyuncu dikkat çekti. Birisi Barış Alper Yılmaz, diğeri de Jakobs. Barış güçlü ve dinamik oyununu 2 gol ile taçlandırıp Galatasaray’ı galibiyete taşıyan en önemli isim olurken, Jakobs hızı, güçlü fiziği ve yüksek kademe bilgisiyle ile Deniz Türüç’e adım attırmadı.
Bu maçtan çıkarılacak önemli dersler var;
Okan Hocanın elinde Torreira, Sara ve Mertens’e alternatif olabilecek bir orta saha oyuncusu yok. Ara transfer döneminde muhakkak 1 veya 2 orta saha oyuncusu alınmalı. Sağ bek yok. Muhakkak bir sağ bek alınmalı. (Sağ bekin maliyeti Jelert’i 9 milyon Euro’ya aldıran her kim ise ondan tahsil edilmeli.)
Ben sene başında Galatasaray yönetimine Denzel Dumfries’i önermiştim. Yönetim, bu önerinin transfer komitesine sunulacağını bana iletti. Demek ki Jelert veya Jelert’i sunanlar ağır basmış!
Son olarak Türkiye Futbol Federasyonu’nun -geç de olsa- aldığı “yabancı VAR” uygulamasını desteklediğimi belirtmek istiyorum.
Darısı “yabancı yan ve orta hakemlere” …