Pytheas

İnsanlığın tarihi, aynı zamanda bitmeyen bir keşifler tarihidir; bilinmeyene duyulan merak, yeni ufuklar arayışı ve ticari kazanç dürtüsü, uygarlıkların ilerlemesinde her zaman temel bir itici güç olmuştur.

Milattan önceki binyıllardan itibaren Mısırlıların gizemli Punt Ülkesi'ne yaptıkları tehlikeli yolculuklardan, Fenikelilerin Herkül Sütunları'nı aşarak Atlantik'in fırtınalı sularına yelken açmalarına kadar sayısız denizci ve kaşif, haritalardaki boşlukları doldurmuş, ticaret yollarını genişletmiş ve farklı kültürler arasında köprüler kurmuştur. Bu cesur denizcilerin ayak izlerini takip eden, ancak onların ulaştığı sınırların çok ötesine geçmeye cesaret eden biri de M.Ö. 4. yüzyılın sonunda yaşamış Yunan kaşif Pytheas’tır. Pytheas, Akdeniz'in sakin sularının ötesinde, puslu ve efsanelerle dolu Kuzey Atlantik'e doğru yelken açarak, dönemin tüm coğrafi bilgilerini altüst eden ve çağlar boyu tartışılacak olağanüstü bir keşif gezisine imza atacaktır.

Pytheas'ın "Okyanus Üzerine" (De Oceano) adlı özgün eseri ne yazık ki günümüze ulaşamamıştır. Ancak, Strabon, Polybius, Yaşlı Plinius ve Diodoros Siculus gibi sonraki Yunan ve Romalı yazarların alıntıları sayesinde onun keşifleri hakkında bilgi sahibiyiz.

Marsilya

Pytheas'ın doğup büyüdüğü Massalia (bugünkü Marsilya), Akdeniz'in batı ucunda stratejik bir konumda yer alan, o dönem Yunan kültürünün ve ticaretinin kalbinin attığı bir metropoldür. Foçalı Yunan yerleşimciler tarafından kurulan bu şehir, Akdeniz ile uçsuz bucaksız Atlantik Okyanusu arasında önemli bir geçit görevi görür. Bu konum, Massalia'yı yalnızca bir ticaret merkezi değil, aynı zamanda Batı ve Kuzey Avrupa kabileleriyle kültürel etkileşim için de önemli bir merkez haline getirmiştir.

Pytheas'ın gençlik yıllarını şekillendiren en önemli etken, işlek limanı, köklü denizcilik gelenekleri ve uzak bölgelerle güçlü bağlantıları sayesinde Massalia’nın sahip olduğu kültürel ve ticari ortamdır. Massalia'nın yoğun deniz ticareti, Pytheas'ın yabancı tüccarlar ve denizcilerle etkileşim kurmasına olanak sağlamış olmalıdır. Bu, onun coğrafi keşiflere ve bilimsel gözlemlere olan ilgisini, denizcilikle ilgili bilgi ve seyir becerisini de açıklar.

Pytheas'ı keşfe yönelten itkiler çok yönlüdür; bilimsel merak yanında maddi kazanç ve kişisel şan arzusu da bu cesur girişimi şekillendiren temel unsurlardır. Dönemin Yunanlıları, coğrafi bilgilerini genişletmeye ve ufukların ötesindeki dünyayı anlamaya büyük bir ilgi duyar. Bu düşünsel arayış, Hellenistik dönemin deneysel gözlem ve keşfe olan daha geniş ilgisiyle de uyumludur.

Yolculuğuna hazırlanırken, Pytheas Massalia'da bulunan zengin kaynaklardan ve denizcilik uzmanlığından oldukça faydalanmış olmalı. Deneyimli denizciler ve haritacılarla görüşerek, Akdeniz'in ötesindeki bilinmeyen bölgeler hakkında olabildiğince çok bilgi topladığı tahmin ediliyor. Özellikle, okyanus akıntıları ve rüzgarları hakkındaki bilgileri edinmesi gerekmektedir; çünkü Atlantik Okyanusu’nun bir iç deniz olan Akdeniz’den çok daha farklı ve tehlikeli olduğunun farkındadır genç Pytheas.

Atlantik'in kuzeyine doğru yapılacak bu sefer, okyanusun zorlu dalgalarına dayanabilecek sağlam bir gemi donatmayı ve uzun bir yolculuk için gerekli erzakları stoklamayı gerektirir. Ancak Pytheas'ın kuzey seferine kaç gemi ya da mürettebatla çıktığı bilinmiyor; olası gemi türleri arasında 50 kürekli “pentekontera”, 30 kürekli “triakontera” ya da 20 kürekli “eikosoros” yer alır; ama bunların tümünün açık güverteli olması yüzünden büyük dalgaların, güverte ya da kürek deliklerinden içeriye dolarak gemiyi batırma riski yaratması, Pytheas’ın bu sefere daha büyük ve üç sıra kürekli bir “trireme” ile çıkmış olmasını daha olası kılıyor.

Herkül Sütunları

Pytheas'ın Herkül Sütunları'nın (Cebelitarık Boğazı) ötesine geçtiği an, keşifler tarihinde öncü bir andır. Bu dar geçit, antik Yunanlılar için bilinen dünyanın sınırı olarak kabul edilmektedir; onu aşmak, gizemli Atlantik Okyanusu'na, bilinmeyene doğru korkusuz bir adımdır. Herkül Sütunları’nın ötesi, deniz canavarları ve diğer tehlikelerle dolu kaotik bir dünyayı temsil eder Yunanlıların zihninde.

Pytheas’ın, yolculuğunun başlarında İber Yarımadası'nın batı kıyıları boyunca ilerlediği ve günümüzde Cádiz olarak bilinen Gades'e uğradığı düşünülmektedir. Avrupa kıyı şeridini Britanya'nın ucuna kadar takip ettiği ve ardından Belerium'a (Cornwall'daki Land's End) ulaştığı, burada antik kalay madenlerini ziyaret ettiği bilinir. Bu bölgelerde, Keltlerle karşılaşmış, onların yaşam tarzları, ticaret şekilleri ve maden kaynakları hakkında değerli bilgiler toplamış olmalıdır. Antik kaynaklar, Pytheas'ın Atlantik kıyılarında yaşayan kabilelerin "kabarık deniz”deki balıkçılık geleneklerini anlattığını söyler; Akdeniz'in durağan sularına alışkın Yunanlılar, ilk kez bir gelgitle karşılaşmıştır.

1111.jpg

Pytheas, Palais de la Bourse, Marsilya

Britanya Adaları

Pytheas'ın yolculuğunun en önemli aşamalarından biri, Britanya Adaları'na ulaşmasıdır. Bu adalara Fenikeliler tarafından daha önce gidilmiş olsa da, bu coğrafya Yunan dünyasında tamamen gizemle örtülüdür. Pytheas, Britanya kıyı şeridinin engebeli yapısını, geniş ormanlarını ve kendine özgü iklim koşullarını titizlikle belgeler. Özellikle, gözlemlediği belirgin gelgit değişimleri onu çok şaşırtır; bu, gelgitlerin ilk kez belgelenmesi anlamına gelir aynı zamanda.

Pytheas zamanında Britanya, Keltçe "Ynys Prydein" kelimesinin Yunanca çevirisi olan "Bretannike" olarak bilinmektedir. Pytheas Britanya'nın üç köşesini Kantion (Kent), Belerion (Cornwall) ve Orkas (Orkney) olarak adlandırır.

Pytheas, Britanya'nın önemli bir bölümünü yaya olarak keşfettiğini öne sürmüş ve adanın çevresini yaklaşık 6500 km olarak hesaplamıştır. Kuzey Britanya'dan Massalia'ya olan uzaklığı yaklaşık 1700 km olarak tahmin eder ki bu da gerçek mesafe olan 1800 km'ye şaşılacak kadar yakındır. Tüm bunlar, onun astronomik gözlemler aracılığıyla uzaklıkları hesaplama konusunda son derece bilgili olduğunu gösterir.

Kültürel olarak, Pytheas Akdeniz'dekilerden belirgin şekilde farklı toplumlarla karşılaşır. Yerel kabilelerin toplumsal yapıları, tarım yöntemleri ve doğal kaynak kullanımları hakkında ayrıntılı notlar alır. Özellikle, tahıl ve baldan yapılan yerel içeceklerle harman ambarlarının kullanımı konusundaki gözlemleri dikkat çekicidir. Örneğin, "Britanya'nın kuzeyinin, tarım için kullanılamayacak kadar soğuk olduğunu, bu yüzden halkın avcılık ve balıkçılıkla geçindiklerini" belirtir.

Gizemli Thule

Pytheas'ın seferinin en büyüleyici ve tartışmalı bölümü, Britanya'nın kuzeyinde olduğunu belirttiği Thule'ye yaptığı yolculuktur. Thule'nin neresi olduğu tam olarak bilinmiyor ama tahminler Norveç kıyılarından İzlanda'ya, hatta Grönland'a kadar uzanıyor.

Pytheas'ın Thule hakkındaki anlatıları fantastik unsurlarla doludur; Thule, yılın bir kısmında güneşin hiç batmadığı, deniz yüzeyinin "deniz akciğeri" olarak adlandırılan, suyla buzun tuhaf bir karışımıyla kaplı bir yer olarak anlatılır.

[Pytheas’ın “deniz akciğeri” olarak tanımladığı şeyin ne olduğu tam olarak bilinmese de soğuk denizlerde yüzeyi kaplayan ve “pankek buzu” olarak adlandırılan yüzer buz parçaları olduğu sanılıyor.]

Pytheas’ın soğuk, sisli sular ve buzla kaplı denizlerle ilgili anlattıkları, Arktik coğrafyaya ilişkin kaydedilen ilk gözlemlerdir ve yüzyıllar sonra Kuzey Kutbu'na yapılan keşif gezilerine esin kaynağı olmuştur. "De Oceano"dan bilinen bir alıntıda Pytheas, "Thule'de günlerin çok uzun, gecelerin ise çok kısa olduğunu; yaz ortasında ise güneşin hiç batmadığını" ifade etmiştir. Bu, onun Kuzey Kutup Dairesi'ndeki yaz gündönümünü doğru bir şekilde gözlemlediğini kanıtlar. Yolculukları onu Baltık Denizi'ndeki Vistula Nehri ağzına kadar kuzeye götürmüş olabilir.

Seyir Dehası

Pytheas'ın seferi, yalnızca coğrafi keşifleriyle değil aynı zamanda çığır açan bilimsel gözlemleri ve navigasyon yeteneğiyle de öne çıkar. Pytheas, zamanının ilerisinde yenilikçi seyir ve ölçüm yöntemleri kullanır. Güneşin yüksekliğini yakın bir doğrulukla belirlemesine yardımcı olan bir tür güneş saati olan “gnomon” kullandığı düşünülmektedir. Yaz gündönümü sırasında yaptığı güneş saati hesaplamaları, kuzeye doğru ilerledikçe günlerin uzadığını fark etmesi, onun bilimsel ilgi alanlarını açıkça göstermektedir. Ayrıca, kutup yıldızının gerçek kutupta olmadığını ilk o gözlemlemiştir. Bu, o zamanki navigasyon için önemli bir ilerlemedir ve Pytheas'ın hem geometri hem de astronomi konusundaki derin anlayışını gösterir. Gelgitler üzerine yaptığı ayrıntılı gözlemler de bilime önemli bir katkıdır. Pytheas, Ay'ın evreleri ile gelgitler arasındaki ilişkiyi doğru bir şekilde tanımlayan ilk kişilerden biridir.

Pytheas’ın seferinden söz eden sonraki yazarlar, onun iddialarının başlangıçta büyük bir kuşkuyla karşılandığını gösterir. Özellikle Polybius, Pytheas'ı abartılı ve hayal ürünü öyküler anlatmakla suçlar. Bununla birlikte, Strabon gibi bazı kuşkucu coğrafyacılar bile, Pytheas'ın gözlemlerinin bir bölümünün sonraki keşiflerle doğrulandığını kabul ederler.

Pytheas'ın mirası, coğrafi bilginin ötesine geçer. O, doğal olguları ve kültürel özellikleri yöntemli bir yaklaşımla kaydederek, sonraki keşif ve bilim geleneklerine esin vermiştir. Deneysel gözlem ve belgelemeye yaptığı vurgu, kendisinden önceki mitolojik anlatılarla büyük tezat oluşturur.

Massalialı Pytheas, bilginin ve keşfin sınırlarını zorlayan öncü bir kaşif ve bilimci olarak ölümsüzleşmiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Oğuz Pancar Arşivi