Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

Bu kış turist gelecek mi?

AKP yanlış politikalarıyla ülkenin döviz stoklarını tüketirken, Ortaçağ söylemleriyle ekonominin düzeleceğini umdu. Küresel ekonomik gelişmelerin tersine, faizleri indirerek, cari açığı büyüttü. Türk Lirası’nın değerini düşüren kararların, ihracatı artıracağı beklentisi ise tam tersi sonuçlar verdi.

Ülke, tarihinde görülmemiş büyüklükte bir ekonomik krize sürüklendi. Sonuç; döviz yokluğu. Bugünlerde hızla artan yabancı para ihtiyacını karşılamak için son umutları turizmde.

Kültür ve Turizm Bakanı, Merkez Bankası’nın verilerini tersine çevirerek, -TÜİK yaklaşımıyla- yapay bir başarı hikayesi yazmaya çalışırken, Cumhurbaşkanlığı Danışmanlarından birisi, bu kış Antalya başta, görülmedik ölçülerde doluluk yaşanacağı algısı yaratma çabasında. Danışmanın geçmişte dolar kuru tahminini güçlendirmek amacıyla dile getirdiği iddialı sözlerini anımsayınca, “bu kış turizm” başlıklı varsayımlarını ciddiye almak vakit kaybının ötesine geçemez.

Ancak Kültür ve Turizm Bakanı’nın resmi haber ajansı A.A’ya yaptığı açıklama önemli. Ersoy, “İnşallah bu sene 83-84 dolarlık kişi başı gecelik gelirle, bir rekor kırmış olacağız. 42 milyon turist, 35 milyar dolar gelir hedefiyle sezona başladıklarını, fakat şubat sonunda Karadeniz’de çatışma ortamı oluştuğunun” altını çiziyor. Türkiye’nin birçok önlem paketini devreye aldığını sözlerine ekliyor.

Bakanın açıklamasına göre, “Bunun başında Turizm Geliştirme Ajansı geliyor. Turizm Geliştirme Ajansı’nın yoğun tanıtım kampanyalarıyla o zaman da açıklamıştık, ‘Hedefte bir gerileme olmayacak, inşallah hedefin üstüne çıkacağız’ diye. Geçen ay hedefimizi 47 milyon turist, 37 milyar dolar gelir olarak yukarı yönlü revize ettik. Bizim nihai hedefimiz de değil. İnanıyorum ki yıl sonuna daha vakit var, ileriye dönük rezervasyonlar da oldukça iyi gidiyor. İnşallah hedeflerimizi de tekrar yukarı yönlü revize edeceğiz.”

Ersoy, Karadeniz’deki krizden en çok etkilenme ihtimali olan bölgenin, söz konusu iki pazardan (Rusya-Ukrayna) yoğun rezervasyon aldığı için Antalya olduğunun altını da çiziyor. Yaptıkları pazar çeşitlendirmesi ve dünya genelindeki yoğun tanıtım faaliyetlerinin, olumlu sonuçlarının meyvelerini verdiğine dikkati çeken Ersoy, geçen yılın çok üzerinde bir rakamla bu sezonu kapatacağını vurguluyor.

Ne var ki, resmi rakamlar Bakanın açıklamalarını doğrulamıyor. Örneğin TCMB’nın açıklamalarına göz atalım. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın açıkladığı Ödemeler Dengesi Raporu; bu yılın ilk yarısında gelen ziyaretçi sayısının, geçen yılın aynı dönemine göre, yüzde 275 oranında arttığını gösteriyor. Oysa turizm gelirlerindeki artış, bunun ancak yarısı kadar, yüzde 160 oranında; 11 milyar 937 milyon dolar olarak gerçekleşmiş. Bu artış 2021 yılının aynı dönemindeki, 6 milyar 666 milyon dolarlık gelirin iki katından daha fazla. Ancak kişi başına harcanan miktar, Bakanın açıklamalarını doğrulamıyor. 2021 yılının ilk 6 ayında gerçekleşen kişi başına turizm geliri 705 dolar iken bu rakam 2022’nin aynı döneminde 45 dolar azalarak, 660 dolara iniyor. Kişi başına düşen harcama artmıyor, tersine azalıyor.

Sezonun sonlarına gelinirken, Bakanın açıklamalarına yansıtılan, yapay başarı hikayesinin dayanağı; bu kış enerji kısıntısı uygulayacak, Batılı ülkelerde ortaya çıkan potansiyel. Başta Almanya’dan gelecek turistlerin, Antalya’ya akın edecekleri söylemleriyle, kamuoyundaki beklenti canlı tutulmaya çalışılıyor. Kanıt olarak gösterilen örnek ise Almanya’daki bir mağaza zincirinde yapılan, indirim kampanyası.

Sezon sonunda aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bi çok tatili ülkesine yönelik, eldeki boş koltukları da değerlendirmek amaçlı indirim kampanyaları düzenlenir. Sanırım AKP yöneticilerini heyecanlandıran bu sıradan gelişmeydi. Yüzde otuzu bulan bu indirim, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu destinasyonların satışlarını ne kadar etkiledi bilinmiyor. Ama bitti. Henüz kış programları için satışlar da başlatılmadı.

Geçmişte özellikle Körfez Savaşı’nın ardından halı ve mücevher satan büyük mağazaların destekledikleri, maliyetin altında yurt dışı satışlarla, kış sezonunda ilave kapasite yaratılmak istenen dönemler oldu. Şimdi uluslararası piyasalar çok farklı etkenlerle başa çıkmaya çalışıyorlar.

Büyük bir krizden geçmekte olduğumuz doğru. Bu durumdan fırsat yaratarak, turizmi yarım yüzyıl öncesinin yaklaşımlarından uzaklaşarak değerlendirmek ve tasarlamak, kuşkusuz daha yararlı olacaktır.

Turizmi gündelik kısa vadeli görüşlerle bu krizden çıkarmak, hiç kolay değil. Sayılarla oynayarak, belki kısa süreli algı yönetimi mümkün olabilir. Ancak başarı değil, düş kırıklığına yol açma olasılığı daha yüksektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi