EGE KOYLARI YOK OLUYOR

“Burada karayla deniz, tango yaparmış gibi birbirine sarılmış, bir sağa, bir sola girmiş, sayısız burunlar, bükler, adalar bırakmıştır. Bakarsınız, minnacık bir ada, üzerinde çam ağacı: sanırsınız ki mavi denizin ortasına bir çiçek saksısı konmuş. ‘Napoli’yi gör de öl’ demişler; bu da söz mü a canım? Gökova’yı gör ve yaşa. Başka yerde ölünüp nur içinde yatıracağına, Gökova’da nur içinde yaşanılır…”
Bu sözler Bodrum’a sürgüne gidip de dönemeyen Cevat Şakir Kabaağaçlı namı diğer Halikarnas Balıkçısı’na ait. Balıkçı, edebiyatımıza Ege koylarını kattı. Bölge halkı ilerleyen yıllarda bu katıktan büyükçe bir ekmek çıkardı. Cevat Şakir’in mavi yolculuğu oldu mu size turizmin altın yumurtlayan tavuğu…
Şimdi Balıkçı’nın gezdiği dolaştığı koylar bir bir yok ediliyor. 43 koy kayboldu…98’i de risk altında…

MAVİYİ SARAN KOY KOLYESİ

Muğla ülkemizin en uzun sahil şeridine sahip, kıyı uzunluğu bin 480 kilometreyi buluyor. İrili ufaklı 240 koyu vardı bu sahil şeridinin. Muğla kıyıları İspanya’nın Akdeniz kıyılarından daha uzun diyerek büyüklüğünü ortaya koyalım.
Akdenizli Anadolu uygarlıklarının temeli olmuştu bu kıyılar. Kıyılarında savaşlar eksik olmadı, Anadolu’nun bereketli topraklarına açılan kapılardı çünkü. Perslerin, Büyük İskender’in geçtiği yerlerden söz ediyoruz. Kıyılar ne yağmalar gördü ne talanlar, ancak hiçbiri milenyum çağında yapılanlara su dökemez.
Bu kıyıların asıl talanı milattan sonra 1980 yılında başladı. Plansız, hedefsiz, vizyonsuz, doğayı hiçe sayan turizm yatırımları, yazlık konutlar kasabaları, köyleri kıyıları yok etti. Bir zamanların balıkçı kasabası Bodrum, 2016 yılında neredeyse büyük kent ilan edildi. Betonu sevenlere göre Bodrum, ‘çok yakın bir zamanda Türkiye’nin dördüncü büyük kenti olacak’
Beylere artık Bodrum Yarımadası yetmiyor, Milas’taki bataklık alanı da kent yapacaklar. (Keşke asıl yapılaşma zamanında bu bataklıkta olsaydı)
Halikarnas Balıkçısı’nın bölgeyi tanımlarken bir ifadesi var; “burada iklim insan hizasındadır.” İklim değişikliğini yaşadığımız bugünlerde doğa bakalım insan evladını nasıl hizaya getirecek?

KOYLAR NASIL BİTTİ?

Yanıtı basit, gelecek düşünülmeden yapılan otel yatırımlarıyla… Orman alanlarının basit hesaplarla talanıyla… Koylarda gelişi güzel iskele ve imarsız yapılarla… Sadece bu kadar değil. Doğasever bir turizmci şu itirafta bulunuyor; “Binlerce yılda oluşan koylar bir garip anlayışla şekillendirilirken, kıyısındaki yosun ‘müşterinin hoşuna gitmiyor’ diye kesiliyor. Doğal kumunu beğenmiyor, farklı kum getiriyorsunuz. Yetmiyor, önüne duvar çekiyorsunuz.”
Deniz Ticaret Odası Bodrum Şubesi koylarla ilgili envanter hazırlamış. Buna göre, envanterde Ege ve Akdeniz sahilleri beş bölgeye ayrılıyor. 1. bölge Baba Burnu’ndan başlıyor, Kuşadası’nda (Dilek Yarımadası) bitiyor. 2. bölge Kuşadası-Akyaka, 3. bölge Akyaka- Marmaris İçmeler, 4. bölge Marmaris İçmeler-Ölü Deniz, 5. bölge Ölüdeniz-Fasilis arasında yer alıyor.
Marmaris ve Bodrum’da mahkeme kararıyla durdurulan inşaatlara bir şekilde yeniden başlanıyor. Yöre halkı da “bir yere iş makinası girdiyse bir daha çıkmaz” diyerek adeta doğaya küsüyor.
Her şeyin cılkını çıkarma konusunda üstümüze yok. Tekne turizmini de doğrusunu bilmeden öldürüyoruz.
Tekne gezileriyle bağlantılı turizm yatırımlarında en değerli bölge olarak Kuşadası’ndan Ölü Deniz’e kadar uzanan hat, gözden çıkarılacak yerler olarak göze çarpıyor.
Turizm yatırımlarına kimsenin karşı çıktığı falan yok. Tam tersine ülke kalkınmasında öneminin farkındayız. Ancak planla çevre dostu yatırımlar çok mu zor…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Erdil Arşivi