Kanal İstanbul’u nasıl bilirsiniz?

Bilmediğini bilenlere sormak lazım. Üstelik bu çağda her şeyi bilmek zorunda değiliz. Hukuk; işin içinden çıkamayınca bilirkişiye başvurmayı bir kural haline getirmiş. Dünyanın her yerinde böyle. İşte İstanbul’un başına bela olacak Kanal İstanbul saçmalığı böyle bir bilirkişi heyetinden veto yedi.

Kanal İstanbul Projesi’ne Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca verilen beş yıl önce verilen ‘ÇED olumlu’ (Çevresel Etki Değerlendirme… Hangi çevreye bakıldıysa!) kararının iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay 4’üncü Dairesi’ne dava açılmış ve bilirkişi raporu talep edilmişti.

Bu davanın takipçilerinden, özellikle Çanakkale ve İstanbul’da maden şirketlerine, betonculara karşı davaların açılmasına öncülük eden aktivist Cem Tüzün ile konuştum.

Cem Tüzün; “Rapor farklı alanlardan 21 uzman bilim insanının Kanal İstanbul denen projenin doğaya, kamuya, insanlığın kültürel birikimlerine aykırı olduğunun bir belgesi oldu” diyor ve ekliyor; “Bilirkişi raporuna göre: Arkeolojik değerler gözetilmemiş, bu bölgede yaşayan insanların ne olacağı gözetilmemiş, İstanbul'un depremselliği dikkate alınmamış, tarım yok sayılmış, deniz flora ve faunasından bihaber… Böyle gidiyor. ÇED olumlu kararı; Tutarsız ve yetersiz veriler üzerine inşa edilmiş. ÇED raporunun talimatla hazırlandığı çok açık”

Bundan sonraki süreç ne?

“ Danıştay 4. Dairesi acilen yürütmenin durdurulması kararı almalı. İlgili idarelerin bilirkişi raporu hakkındaki görüş ve eleştirilerini beklemesine gerek dahi yok. İdare, rapora itiraz edecektir, hukuken bu hakka sahipler. Fakat itirazlar ve bu itirazlara ilişkin inceleme ve değerlendirmeler öncesinde yürütmenin durdurulması kararı alınması önceliklidir. Aksi takdirde, yargı bilime ters düşmüş olur. Kendi atadığı bu kadar kapsamlı bilirkişi heyetinin bilimsel uyarılarını dikkate almayan bir yargı hukuk devletinde olmaz. Umuyorum ki, 4. Daire bir an önce yürütmeyi durdurma kararı alacaktır.

Kanal ile ilgili onlarca felaket senaryosu çizildi. Herhalde karar vericiler ve hukukçular da bilenlere sormuşlardır. Ne dersin?

“Kanal İstanbul hayata geçerse cehennem bir senaryo olmaktan çıkacak. İstanbul susuz, depremlere karşı kırılganlığı artmış, tarım ve hayvancılık alanları geri dönülmez şekilde yok edilmiş, binlerce yıllık arkeolojik alanlarını yok etmiş, Marmara denizinden vazgeçmiş, Montrö anlaşması ile kazandığı hakları, diplomatik araçları terk etmiş, Rusya ile husumeti artmış bir hale gelecek.

Bunlar bir senaryo değil. Senaryo deyince, sanatsal bir tasarım, olasılık filan akla geliyor. Oysa; bunlar bilimsel gerçekler. Biz bunları diyorduk. Bilim bunları raporladı.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Erdil Arşivi