Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

Hilafetin Kaldırılışının 100.Yılı ve Brezilya’da yeniden Lula

Yakın tarihimizde birbirilerini izleyen önemli olayları, sıradanlaştıran yaklaşım AKP iktidarında resmileşirken, özellikle milli bayram kutlamalarının halktan aldığı destek gözle görünür biçimde artıyor.

Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında kendiliklerinden Anıtkabir’e giden yüzbinler, ülkenin dört bir yanında düzenlenen, “fener alayları” ve daha önemlisi halkta yükselen coşku, AKP iktidarını telaşlandırmışa benziyor.

Parti içinde önemli görevler üstlenmiş bir siyasetçinin, Cumhuriyet ile getirilen alfabe ve dil devriminin, kültürümüzün önemli setlerinin ortadan kalktığını söylemesi, kanımca önemli bir örnek. Kısa süreli Kültür ve Turizm Bakanlığını da üstlenen bu siyasetçinin, istifa etmek zorunda kalması, Cumhuriyetten yana kitlenin sandıkta vereceği tepkiden çekinildiğini gösteriyor.

Dün ise tarihimizdeki önemli bir olayın, “Saltanatın ilgasına dair kanunun” Millet Meclisinde kabulünün 100.yıldönümüydü. Saltanat aynı dönemde tasfiye edilen, Avrupa dahil başka ülkelerdeki hanedanlara uygulananlardan çok farklı biçimde ve uygarca kaldırıldı.

Kısa sürede kişisel eşyalarını toplamaların istenen Osmanlı Hanedanı, başlarında son padişah Vahdettin ile Türkiye’yi terk etmek zorunda kaldılar. Geçici yol belgeleri ile belirli miktarda para verilerek, İtalya’nın San Remo kentine gönderildiler.

Aradan geçen yüzyıl içinde konu tarafsız gözle incelenerek tartışılmadığı için Cumhuriyet ve demokratik ilkelerin hayata geçirilmesinde çok önemli bir aşama olan saltanatın kaldırılması, Türkiye’de coşku bir yana, kutlanmak yerine soyut demeçlerle geçiştirildi.

AKP’nin 20 yıllık iktidar süresi içinde siyasal çizgisini, Osmanlıcı ve Cumhuriyet ile hesaplaşmayı amaçlayan bazı etkin üyeleriyle böyle bir kutlamaya uzak duracağı belli. Üstelik bu davranışlarını siyasal bir tez haline getirmeleri, TBMM Başkanlığı da yapan önemli bir partilinin Kurtuluş Savaşının yapılmadığını, müstevlinin dilediklerini aldığını öne süren sözleri, belleklerimizde canlılığını koruyor.

Ancak çok sık olmasa da ülkenin kurucu siyasal yapısının günümüzdeki varisi konumundaki CHP’nin; “Kuvayı Milliyeci” olduklarını ifade eden Sayın Genel Başkanının, partisinin geleneksel çizgisinin en belirgin göstergelerinden olan saltanatın, kaldırılmasını daha etkin biçimde gündeme getirmesi beklenir.

Üstelik son dönemde savunduğu “helalleşme” yaklaşımı dikkate alındığında, parti tabanının dinamiklerini oluşturan, saltanat ve hilafete karşı kitlenin haklı tavrını önemsediğini de göstermiş olurdu.

Aslında bu yaklaşmıyla; Brezilya’da Lula’nın karşısındaki dış destekli, otoriter ve devlet gücünü kullanan rakibini yenilgiye uğratmasını da açık bir ifadeyle dile getirmiş olurdu.

Lula ilkelerinden ve politik çizgisinden taviz vermeden, geçmişine sahip çıkan siyasal duruşuyla iktidarı almasını bildi.

“Altılı Masayı” oluşturan partilerin, bu gelişmeyi dikkatlice analiz etmeleri ve ülkemizin gerçekleriyle bağdaştırırken, tarafsız bir siyasetçi gözüyle değerlendirmeleri kesinlikle başarıyı getirecektir.

Unutmayalım; Türkiye Macaristan’dan çok farklı bir ülkedir. Orban’ın karşısındaki Macar muhalefetinin, biraz da bizdeki “geliyor gelmekte olan” anlayışına benzer çizgide sürdürdüğü siyasal çizgiyi yenilgiye uğratması, Türkiye’de bu örnekten yola çıkılarak iktidar olunacağı anlamına gelmez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi