Kimya

Kimya, basit bir bilimdir aslında. Mantığını kavradığınız zaman, çok rahat çözersiniz. Karmaşık gözükse de iyi anlatan birisinden öğrenirseniz, şiir gibi gelir kulağınıza. Özü; doğa içindeki dengelerdir. Örneğin su; iki hidrojen ile bir oksijenin bileşiminden oluşur, lıkır lıkır içilir bu bileşim… Hidrojen iki yerine üç olursa, asit protonu olur. Bildiğin zehir yani…

Hayat da dengelerden oluşur aslında; çay ile simit, kahve ile kitap, kuru fasulye ile pilav, bal ile kaymak gibi… Metin Akpınar ile Zeki Alasya (Allah rahmet eylesin) mütemmim cüzdür. (Ayrılmaz parça.) Xavi ile Iniesta ise tıpkı rakı ile buz gibidir. Yani her açıdan hayat; bileşenlerden oluşur, kimya gibi…

Sanırım Abdullah Mucib Avcı hocam, kimya dersini çok sevmemiş. Birbirini tamamlayan parçalar üzerine oynamayı, şapkadan tavşan çıkarmayı çok seviyor çünkü. Dün akşam Karadeniz derbisine çıkan Trabzonspor’da, bir önceki maça göre BEŞ (5) değişiklik vardı. Futbol, on bir kişi ile oynanan bir oyun. On bir parçadan, beşinin değişmesinin, sistemi –Trabzon’u- nasıl etkilediğini dün akşam biz gördük. Umarım Abdullah Hoca da görmüştür.

Futbol birliktelik oyunudur. Oyuncular, makinenin parçası gibi, birbirini tamamlarlar. Pası atan oyuncu, arkadaşının o noktaya gideceğini bilir. Devamlılık oyunudur yani. Örneğin bir takımın iki stoperi aynı anda değişmez… Trabzonspor’un geçen haftaki stoper ikilisi Mendy- Denswıl ikilisiyken, bu hafta Fernandez- Baniya oynuyor. Üstelik bu ikili, ilk defa beraber oynuyor… Orta sahada da Umut ile Mendy ilk defa beraber oynuyor… Tekere çomak sokmak deyiminin vücut bulmuş hali diye buna derim ben… Evet, sezon başından bu yana “Mendy stoper oynamaz, Baniya yedek beklemez” diyen benim. İyi de birader; bu şekilde de hiç olmaz, tutmaz… Futbolun ve hayatın doğal akışına ters, bu ikililer…

Abdullah Hoca beş değişikliği maç öncesi röportajında, rotasyon bahanesine bağladı. Bordo Mavili takım dün akşam, ligde 35. maçını oynadı. Türkiye Kupasında da 5 maç oynamış. Toplamda 40 maç. Önümüzdeki çarşamba akşamı kupanın yarı final rövanş maçıyla 41 maç olacak. Ligde üç maç daha var, etti mi 44… Kupada final oynanırsa, eder 45… Normal bir rakam. Avcı’nın yapması gereken, takımını bu döngüye göre hazırlamak. Elbette ki futbolcu makine değil. İnişleri- çıkışları olacak. Hasta olacak, moralsiz olacak, formsuz olacak. Bu gayet normal… Normal olmayan; sezon başından beri bir arada oynamayan oyuncuların yan yana oynaması… Oynarsa ne olur? Dün akşam olduğu gibi olur… Hiç kuru fasulye ile makarna bir arada yenir mi? Ya da çayın yanında kabak dolması olur mu?

Ligin bitimine üç hafta kala Trabzonspor halen üçüncü sıradaki yerini koruyor. Bugün Başakşehir, Kasımpaşa’yı yenerse puan farkı üçe düşer. İki hafta sonra İstanbul’a Başakşehir deplasmanına geliyor Bordo Mavili takım. Ağzımdan yel alsın da olası bir mağlubiyette gitti üçüncülük… “Futbol topunun canı vardır, istemediği zaman gol olmaz.” derler. Çarşamba akşamı, Türkiye Kupası Yarı Final rövanş maçında Karagümrük’e de kaybedilirse, “yandı gülüm keten helva.”.

Ah Abdullah Hocam ah… Hiç Metin ile Zeki ayrılır mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Uğur Temel Arşivi