Tek olumlu hareket, 90 dakikaya yeter mi?

Soru ve cevabı basittir aslında… Soruyu, daha kolay anlaşılabilmesi için farklı şekillerde de sorabiliriz. Örneğin; “bir oyuncu sahada gezerken, hangi meziyetlerinden dolayı tüm maç boyunca sahada kalır” veya “bir oyuncu takımını eksik oynatırken, niye yedeğe çekilmez?” ya da çok çok basit bir anlatımla; “Şenol Hocam; Visca’yı 90 dakika boyunca niye sahada tuttun?”

Maç öncesi Dolmabahçe’deki İnönü Stadına, (nedense sponsor isimlerine karşı takıntım var. Oranın ruhunu öldürüyormuş gibi geliyor bana) zaman zaman hızlı yağan yağmur, sıkı bir maçın habercisi gibiydi. Beklediğim gibi de oldu açıkçası. Tempolu, iki takımın da zaman zaman dengeyi kendi lehine çevirebildiği bir maç izledik. Her iki takım da, “oynamaya” yönelik sahada olunca, futbolcuların niyeti “top” oynamak olunca, biz futbolseverler, bir gün geç olarak kutladık “Sevgililer Gününü”. Futbolseverler için çok kolay bu işler; kapitalist düzene bir şekilde hizmet etsek de iyi ve dürüst oyun Aziz Valentin Hazretlerini iyi anmaya yetiyor…

Gece iyi başlamıştı aslında Trabzonspor için. Lig yarışına erken havlu atan her iki takımın da camialarına “Sevgililer Günü” hediyesi verebilmek için kazanmaktan başka çaresi yoktu. Beşiktaş’ın oyuna, seyircisi önünde hızlı ve tempolu başlayacağını tahmin etmek müneccimlik değil, malumun ilâmı… Rashica ve Gedson’un getirdiği toplar, Trabzonspor kalesinde tehlikeler yaratırken, 17. dakikada Rafa Silva’nın çevre kontrolü yapmadan arkadaşına göndermek istediği pasın arasına giren Visca, golü yoktan var etti. Trabzonspor ile çok yakın tarihte, 1+1 kontratı da kapan Boşnak oyuncunun, maç içerisindeki tek olumlu hareketi bu oldu. Edin Visca’nın, golü yoktan var etmesi Şenol Güneş’e yetmiş olacak ki, sahada gezmesine rağmen maçı tamamladı. Futbol o kadar garip bir oyundur ki, bir kişinin sahada olup da oyunda olmayışını, diğer arkadaşları bir parça koşarak telafi edilebilir. Ancak Trabzonspor’da bu ayrıcalık, süre aldığı maçlarda –hakkını yemeyelim istisnaları olsa da- Ozan Tufan’da… Hemen hemen her hafta yazıyorum; “takımın kontenjan senatörü” o… Dün akşam, 66. dakikada çıkana kadar, etliye de sütlüye de karıştığını görmedim hazretlerinin. Takım zaten 10 kişi oynarken üzerine- hele ki İstanbul’da – Visca’nın da saha içi gezinmesi eklenince Trabzon, belki de kazanabileceği maçı kaybetti. Bakın Bordo Mavili takımın yediği ilk gole... İlk yarıda açık kapatacağım diye var gücü ile koşan ve biten Mendy ile Visca, Masuaku’nun ortasında topu Rafa’ya buyur ediyorlar… Oyuna müdahale geç olunca ikinci gol de geliyor… Maç bitti, geçmiş olsun…

Şenol Hoca’yı anlayabilmek çok güç. Elbette ki, 1000 maçın üzerinde maça çıkan bir futbol insanına, futbolu öğretme ukalalığı yapacak değilim. Görünen köy de kılavuz istemiyor lâkin… Kariyerini parlattığı Ozan Tufan’ı “kazanacağım” diye, Trabzonspor’un oyun gücünü düşürüyor. Ne Ozan’ı kazanabiliyor ne de Trabzonspor’un kazanmasını sağlayabiliyor. Bunu görmek için 1000 maça çıkmaya gerek yok… “Aynı şeyleri tekrar ederek, farklı sonuçlar beklemek” doğru değil. “Prensiniz”, takımı haftalardır on kişi oynatıyor ve siz seyrediyorsunuz bizim gibi. Dün akşam, “gözdenize” Visca da eklenince –ve siz Visca’yı ısrarla oyundan almayınca- elinizdeki maçı verdiniz hocam.

Trabzonspor’un iyi yönleri yok mu? Elbette ki var… Kaleci Uğurcan, haftalardır takımı ipten alıyor. Dilimizi ısıralım nazar değmesin, bu sezon kariyer sezonunu oynuyor kaptan. Sol kanatta, yeni transfer Danylo Sikan’ı çok beğendim. Oyundan çıktığı ana kadar, Beşiktaş’ın sağ kanadını otobana çevirdi. Aksayan Visca’nın yerine, Zubkov hamlesi zamanında gelmeliydi. Bunu görmek için bini aşkın maça çıkmaya gerek var mı, bilemedim…

Bu mağlubiyet hocaya olduğu kadar, Trabzonspor yönetimine de yazar. Yanlış ve menajerlerle yürütülen transferler, takımın futbol aklı olmaması, hatalardan ders alınmaması Bordo Mavili yönetimin hatası. Takımın, şampiyon olunan sezondan bu yana bu halde olmasının en büyük sebebi Sayın Başkan Ertuğrul Doğan’dır. Ertuğrul Başkan, kulübü iyi idare edemediği için suçludur. Ama Şenol Güneş de inadından vazgeçmediği için suç ortağıdır. Sayın Güneş lütfen cevap verin; “Visca’yı 90 dakika boyunca niye sahada tuttunuz?”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Uğur Temel Arşivi