Yaşama sevinci

Kemal Kılıçdaroğlu’nun en değerli vaadi bu. Bizi yaşama sevincimize yeniden kavuşturma vaadi.

23 Nisan’da TBMM kürsüsünden yaptığı son konuşmada “14 Mayıs itibarıyla Türkiye yaşama sevincini geri alacak” dedi. “Türkiye baharını yaşayacak. Türkiye'ye bahar geldiğinde göreceksiniz tüm dünyaya bahar gelecek” dedi.

28 Nisan’da "Bay Kemal'in Tahtası" serisinden paylaştığı videoda da gençlere "Yaşama sevincinizi o kadar hızlı geri döndüreceğiz ki, inanamayacaksınız" diyerek seslendi.

Bay Kemal’in yapacağı en büyük iyiliktir bizi yaşama sevincimize yeniden kavuşturmak.

Siyasal islamcı kimliği nedeniyle hiç desteklemedim bugünkü yönetimi. Ama 21 yıl önce iktidara geldiklerinde sadece ülkede değil, yurtdışında da ilgi gördüler, umut yarattılar. 11 Eylül saldırısının ardından, Batı’nın İslam dünyasıyla sağlıklı bir diyalog kurma ihtiyacı duyduğu bir dönemde Türkiye’de seçim kazanan bir islamcı parti, “demokrasi” diyordu, “insan hakları” diyordu, “özgürlükler” diyordu. “Laiklik” bile demişti.

Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklarla mücadele etmeyi vaat ediyordu. Kafaları karıştırıyordu açıkçası. Fırtına gibi başladılar. Önceki hükümetin Avrupa Birliğine üyelik hedefiyle başlattığı reformlara hız verdiler. “Sessiz devrim” diyordu Batılı dostlarımız olan bitene. 

Uzun sürmedi. 

Gün geldi bir organize kötülük çetesine dönüştü Akape. Harami bir düzen kurdular. Çaldılar, çırptılar. Yolsuzluğun kitabını yazdılar. “Eser siyaseti yapıyoruz” dediler. “Büyük projeler” dediler. “Çılgın projeler” dediler. Hepsi hırsızlığa kılıftı. 

Son günlerde sosyal medyada ardı ardına yayınlanan videolarda ortaya dökülen iddialar o denli vahim ki “Türkiye’nin kanalizasyonu patladı” diyor vatandaş. Savcılar? Onlar 15 Mayıs’ı bekliyor herhalde. Ellerinin kollarının çözülmesini.

Yalan söylediler. Çok yalan söylediler. Devamlı yalan söylediler. Önceki hükümetlerin üniversitelerini, havalimanlarını sahiplendiler. “Bizden önce ambülans var mıydı?” dediler. “Buzdolabı yoktu” dediler. 

“İleri demokrasi getirdik” bile dediler. 

Daha geçen hafta Ordu Cumhuriyet Meydanında “Asırlar sonra devletimizi yeniden güçlü, ülkemizi yeniden mamur, milletimizi yeniden müreffeh hâle getirdik. Bunu da ülkemizin 81 ilinin tamamında gerçekleştirdik. Hayata geçirdiğimiz demokrasi ve kalkınma atılımlarıyla, ülkemizin asırlık kayıplarını telafi ettik” dediler. Aç biilaç mitinge gelen Ordulular da müreffeh olduklarını reislerinden duyunca coşkuyla alkışladılar. 

İftira ettiler. “Cehape camileri ahır yaptı” dediler. “Camide bira içtiler” dediler. Yalanda olduğu gibi iftirada da sınır tanımadılar, Kabataş iftirasını salladılar. “Çaldılar” iftirasıyla seçim yenilettiler.

Vatandaşa hakaret ettiler. Cumhurbaşkanının ağzından ne küfürler işitti bu millet.

Eğitimi rezil ettiler. Deneme tahtasına çevirdiler. İnsanımızın eğitimlisine düşman, eğitimsizine düşkün oldular. Eğitim seviyesi yükseldikçe onlara oy veren azalıyordu çünkü. Kendileri de eğitimsizdi çünkü. Diplomayı bir türlü gösteremiyorlardı çünkü.

Kurumların canına okudular. Kuralların canına okudular. Devlet geleneği olmayan yoz bir hurma cumhuriyetine çevirdiler canım ülkeyi.

Ekonomiydi en iddialı oldukları alan. Paramızı pul ettiler. Vatandaş soğan alamaz oldu. Et yemeyi rüyasında görse hayra yormuyor.

Nitelikli insanlarımız ülkeyi terk etti akın akın. “Varsın gidiyorlarsa gitsinler” dediler arkalarından.

Seçimi kaybedeceklerini anlayınca iyice gemi azıya aldılar. Seçim kampanyalarını kin, nefret, düşmanlık, savaş, işgalcilerden kurtuluş mücadelesi temaları üzerine kurdular.

Biri muhalifler için “Onlar alsa alsa vücutlarına mermi alırlar” derken, öbürü “Sandığı bunlara mezar edin” dedi. “14 Mayıs'ta bunları Cudi'ye, Gabar'a gömmeye var mıyız?” diye de ısrar etti.

Durumdan vazife çıkaran bir çapulcu güruhu İmamoğlu’nun otobüsünü taşladı Erzurum’da. Vatandaşlar yaralandı. Cumhurbaşkanı “Hınıslı kardeşim bu kitapsızlara ‘Haydi buradan’ demeyecek mi?” dedi. İçişleri bakanı “Gitmiş Erzurum’u karıştırmış” dedi. Faturayı İmamoğlu’na kesme pişkinliği, arsızlığı, ahlaksızlığı sergiledi. Yanık Bakan “HDP seçmeniyle flörtleşmeden sonra doğaldır” dedi. Bunların HDP’nin 6 milyon seçmenine de düşman olduklarını öğrendik böylece.

Cumhurbaşkanı ve Akape Genel Başkanı Erdoğan'ın İstanbul mitinginde Kılıçdaroğlu'nun kampanya filmine montajla PKK liderlerinden Murat Karayılan'ı ekleyip vatandaşa gerçekmiş gibi izlettiler. “Bakın burası önemli” diye parmağıyla gösterdi devletin başı. 

“Bize her şeyi Allah yaptırıyor” dediler. “Biz Allah’tan emir alıyoruz” dediler. Gerdiler, kutuplaştırdılar. Ne huzur bıraktılar ne yaşama sevinci.

Bu taraf ise hak, hukuk, adalet diyor. Barış, özgürlük, uzlaşma, kucaklaşma diyor. “Sana söz yine baharlar gelecek” diyor. “Her şey çok güzel olacak” diyor. Bizi yaşama sevincimize kavuşturmaktan söz ediyor. Kalp işareti yapıyor.

Tercih bizim. 

Bu sefer kötülük kaybetmeli. İyilik kazanmalı.

Ve ilk turda bitmeli bu kâbus. 

İyilik kazanmalı. Yaşama sevincimiz geri gelmeli. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kaya Türkmen Arşivi