Hazmedemiyormuş

“Anayasa Mahkemesi’nin almış olduğu bu kararları hazmedemiyorum” diyor. “Danıştay zaman zaman yapıyor, bu tür kararlarla bizi rahatsız ediyor ama Anayasa Mahkemesi’nin sık sık bu tür kararları alması bizi ciddi manada rahatsız ediyor” diye ekliyor Cumhurbaşkanı.

İyi de... Bu mahkemeler sizin hazmedebileceğiniz kararlar vermek için var değiller ki.

Tersine.

Yargının yürütmenin suyuna gitmek gibi bir fonksiyonu yoktur demokratik yani kuvvetler ayrılığının geçerli olduğu ülkelerde…

Yargı yürütmenin Anayasa’ya ve yasalara uygun olmayan eylem ve işlemlerine engel olmak için vardır.

Sen Anayasa’yı, yasaları hiçe sayarak, keyfine göre kararlar alırsan o Anayasa ve yasaları hâkim kılmak için var olan kurumların öncelikli görevi sana sınırlarını bildirmektir.

Hazmedemiyormuş...

Bakın Sayın Cumhurbaşkanı,

Biz sizin iktidarınızı da... İcraatınızı da... Önceleri gizli olduğundan kuşkulandığımız, ama artık apaçık bir şekilde ortaya çıkan gündeminizi de... Sabahtan akşama televizyonlarımızı işgal etmenizi de hazmedemiyoruz. Haberiniz olsun.

Hazmedemiyoruz.

Uydurmasyon ekonomik teorilerinizle milletçe fakirleşmemize neden oldunuz. “Nas” dediniz. “Kitabını yazdık” dediniz.

Canımıza okudunuz.

Tarımı öldürdünüz. Bugün kitleler yarım kilo kıyma alamıyor evine. Meyvenin yanına yaklaşamıyor. Sucuktan, pastırmadan vazgeçtik, peyniri, zeytini, yumurtayı rüyasında görüyor ancak. Kanada’dan mercimek ithal eder duruma düşürdünüz memleketi. Şili’den armut, Meksika’dan nohut, Hollanda’dan kuru soğan, Almanya’dan patates, Rusya’dan salatalık, bezelye, Mısır’dan kuru fasulye alıyoruz.

Asgari ücret yoksulluk sınırının üçte biri. On bin lira maaş alan emeklimiz var. Yıllarca ter dökmüş insanımıza reva gördüğünüz maaşla “Sen artık öl” diyorsunuz.

Hazmedemiyoruz.

Ülkemizi demokrasi, insan hakları, şeffaflık, hukukun üstünlüğü, yolsuzluk ve uygar ülkeleri ölçmeye yarayan diğer bütün ölçülere göre dünyanın dibine batırdınız “buyruklarınızla”. Bir de dediniz ki “Almanya bizi kıskanıyor. Avrupa bizi kıskanıyor”.

Hiç kimse bizi kıskanmıyor.

Biz onları kıskanıyoruz.

En parlak beyinlerimiz oralara kaçıyor. Kimse burada kalmak istemiyor. Çok parası olan ABD’ye, İngiltere’ye, az parası olan Yunanistan’a kapağı atma hesabı yapıyor.

Hazmedemiyoruz.

Şeriat özleminizi, tarikatlara alan açmanızı hazmedemiyoruz.

Dış politikadaki yalpalamalarınızı hazmedemiyoruz.

Ülkedeki bütün kurumları murdar etmenizi hazmedemiyoruz.

Gelin siz mahkemelerin kararlarını hazmedin.

***

Yerli ve milli iktidar. Güleyim bari...

İliç’teki madeni işleten Kanadalı şirket kendi ülkesinde siyanürle altın çıkarabilir mi?

İliç’teki madeni işleten şirket Avrupa ülkelerinde siyanürle altın çıkarabilir mi?

İliç’teki madeni işleten şirket emperyalist ülkelerin sömürgelerde uyguladıkları yöntemlerle maden işletmek için neden bula bula Türkiye’yi buldu?

Türkiye’nin yerli ve milli bir iktidarı olduğu için olmasın?

***

İstanbul bu adamı seçmemeli

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına Akapeden aday olan kişi bundan bir süre önce Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı’ydı. Ve o sıfatıyla Erzincan İliç’teki altın madeninin kapasite artırma talebini uygun gören kararın imzacısı.

“Çevre Bakanlığı’nın kapasite artırma kararı verme yetkisi yoktur” diyor. Kelime oyunu yapıyor.

Arkadaş, senin bakanlığının verdiği ÇED (çevre etki değerlendirme) raporu olumlu olmasa kapasite artırılamaz. Sen yeşil ışık yaktın ki kapasiteyi artırdılar.

Milleti aptal yerine koymayın.

Murat Kurum attığı imzalarla  çevre katliamlarına neden olmuştur.

İstanbul bu kişiyi seçmemelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kaya Türkmen Arşivi