Ne tadı var ne tuzu…

Lige havlu atmış, başkanı futbolu bırakmış, evindeki maçı Macaristan’da oynamak zorunda kalmış, morali bozuk, kalbi kırık Beşktaş idi sahadaki. Tribünlerde Beşiktaş ve ay yıldızlı bayrağımız vardı ama seyircisiz maçın tadı yoktu.

20. resmi maçına çıkan teknik direktör Giovanni van Bronckhorst’a iki maç zaman tanındığı, kötü gidiş devam ederse yolların ayrılacağı konuşuldu Göztepe maçından bu yana. Yani diken üstündeydi, devre arasında yolların ayrılacağı futbolcular gibi.

Rakibin de morali düzgün değil. Daha puanı olmayan bir takımdı bu maça kadar Maccabi Tel Aviv. İsrail takımlarıyla oynadığı altı Avrupa Kupası maçının hiçbirini kaybetmeyen Beşiktaş, Avrupa’da üst üste üçüncü galibiyetini almak için sahadaydı. Ama maça tutuk başladı. Rafa Silva da sahadaydı, Immobile de Semih de en nihayetinde.

İlk tehlikeli atak rakipten geldi. 11. dakikada Turgeman’ın penaltı noktasının hemen gerisinde uygun durumda yaptığı vuruş direğin dibinden auta çıktı. Ama gol biraz da Masuaku’nun hediyesiyle çok gecikmedi. Golden önce Paulista’nın yaşadığı sakatlık da bunun habercisiydi. Oyunu terk etti yerini Emirhan’a bıraktı. Davida’nın ortasına Kanichowsky’in bomboş pozisyonda vuruşu rakibi öne geçirdiğinde dakikalar 23’ü gösteriyordu.

Ama dedim ya oyunun kaderini değiştirecek adamlar sahadaydı. Rakibin kornerini çeldiğimiz bir anda Semih’in uzun pasıyla orta sahada buluşan Rafa Silva elbette affetmeyecekti. Ancak sevincimiz kursağımızda kaldı. Ceza sahamızdaki lakaytlık ve Emirhan’ın ters vuruşu İsrail ekibini yeniden öne geçirdi.

İkinci yarıya üç değişiklikle başladı Kara Kartal. Rashica, Uduokhai ve Joao Mario’nun yerine Salih, Ndour ve Tayyip Talha sahadaydı. Aslında alınması gereken Masuaku’ydu. Beşiktaş’tan gönlü çoktan geçmiş bu adamın ayrıca bir de sarı kartı vardı. Sanırım, Giovanni van Bronckhorst böyle devam ederse giderken beraberinde götürecek o topçuyu.

Değişiklikler işe yarasa da Maccabi, vazgeçecek gibi değildi. İkinci yarıda da ilk tehlikeyi rakip takım yarattı. Ama Salih’in yaratıcılığıyla hazırladığı pozisyonlarda Beşiktaş şut atmayı yeniden hatırladı. 59’da Beşiktaş, ikinci golü buldu, ama panikle hareketlenme golün ofsayt nedeniyle iptaline gerekçeydi ve karar doğruydu.

Beşiktaş baskıyı arttırdı. Konuk takım değişikliklere gitti. Değişiklikler daha sonuç vermeden Beşiktaş penaltıyı buldu. Semih’in şutu Lamkin’in eline çarpınca hakem tereddütsüz penaltı noktasını gösterdi. ‘Beraberlik geldi’ diyorken hiç kaçırmaması gereken isim, Immobile topu kaleciye nişanladı.

Kaçan penaltının ardından Beşiktaş baskısını daha arttırdı ancak sahasından çıkmakta ilk aşamada zorlanan Maccabi takımı, ani çıkışlarda geniş alanlar buldu. Nitekim 80’de Maccabi üçüncü golü Turgeman’ın sol kanattan geliştirdiği atakta Patati’nin ayağından buldu. Gole uzun süre itiraz edildi. Patati’nin vuruşu öncesinde Emirhan’a yapılan faul VAR hakemi tarafından da orta hakem tarafından da görülmedi.

Beşiktaş Avrupa’daki iki maçlık serisini üçe çıkaramadı. Dedim ya tadı tuzu olmadan Macaristan’a gelen Beşiktaş’ın bu maçı alması zaten zordu. Bu zoru başaramadı.

Peki bu takım nasıl toparlanacak? Türk futbolu ilk kez bir kulüp başkanının futboldan istifasına tanıklık ediyor. Büyük umutlarla, heyecanla seçilen Hasan Arat artık nasıl bir başkanlık yapacak ya da yapabilecek mi? Kongre ateşi şimdiden yakıldı.

Kulüp yönetimindeki bölünme, istifalar ayrı başlık. Ne kadar idare edebilecekler göreceğiz.

En kötüsü kulüp yönetimindeki bu dağınıklığın her ayrıntısına hakim olan teknik adam Giovanni van Bronckhorst ve futbolcuların durumu. Toparlamak kolay değil, tıpkı radikal kararların alınması, taraftarın kaybedilen sezonu hazmetmesi gibi.

“Ne olursa olsun Beşiktaş” demeye elbette devam edilecek.

Yeni yol haritasının çabucak belirlenmesi değil bir an önce yola çıkılması gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Niko Arşivi